İran’ın Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) tarafından 2023 yılının turizm başkenti seçilen Erdebil eyaletinde “Uluslararası Göçebe Festivali” düzenlendi. Göçebelere ait yöresel yemekler ve geleneksel el sanatları ürünleri sergilendi, Türkmen atları ile Moğan bölgesine özgü develer büyük ilgi topladı.
Türkiye’nin de yer aldığı Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) tarafından 2023 yılının turizm başkenti seçilen İran’ın Erdebil eyaletinde ülkede göçebe olarak hayatlarını sürdürenler tarafından “Uluslararası Göçebe Festivali” düzenlendi. Erdebil’e bağlı Parsabad-Mugan kentinde bulunan Mugan Ovası’ndaki festivale İran Kültürel Miras, Turizm ve El Sanatları Bakanı İzzetullah Zergami, ECO Genel Sekreteri Hüsrev Nazıri, ECO üye ülke büyükelçileri ile ülke temsilcileri ve Erdebil Eyalet Valisi Hamid Amoli katıldı. Festivale Mugan Ovası’ndaki Türk göçebeler ev sahipliği yaparken, ayrı bir göçmen Türk topluluğu olan Kaşkay Türkleri ile Kürdistan, Huzistan, Loristan, Kohgiluyeh ve Boyar Ahmed bölgelerinde yaşayan Arap ve Kürt göçebe aşiretleri de katıldı. Yöresel yemekler ve el sanatları ürünleri sergilendi, develer ilgi çekti
İran’daki en büyük göçebe topluluğunu oluşturan Türkler, Orta Asya’daki konargöçer yaşamlarıyla elde ettiklerini, yaylalara göç etme geleneklerini festivalde tanıttı. Festival kapsamında göçebelere ait yöresel yemekler ve geleneksel el sanatları ürünleri sergilendi. İranlıların yoğun ilgi gösterdiği festivalde göçebeler hünerlerini tanıtırken, Türkmen atları ile Erdebil eyaletinin Moğan bölgesine özgü develer de büyük ilgi topladı. "Kilim üzerindeki semboller göçü ve hareketi temsil ediyor"
Festivale İran’ın Kürdistan eyaletinden katılan ve el dokuması halı ile kilimlerini sergileyen Kürt göçmen Mehrnuş Khamoshi, konargöçer yaşantılarını nesilden nesile aktardıklarını söyledi. Kendi el dokuması olan kilimi tanıtan Khamoshi, “Bu kilim üzerindeki semboller göçü ve hareketi temsil ediyor. Dokunan her kilimin üzerine kalıcı olması için benzer nakışları işleriz” ifadelerini kullandı.
Koyun yününden yapılan boz çadırın içerisinde yaşayan Erdebil eyaletinin Mugan Türkü olan Fatma Gahramani, kendisini bildi bileli göçebe olduklarını ve evlerini sırtlarında taşıdıklarını belirterek, “Biz koyun yününden yapılan bu çadırlara alaçık diyoruz. Her zaman dışarıda hareket halindeyiz ve yaylalara giderek bu çadırlarda kalıyoruz” dedi. "Konargöçer yaşamak hiç kolay değil"
Konargöçer yaşayan ve boz çadırını evi olarak gören Zehra Gahramani ise Erdebil eyaletinin Moğan bölgesinde göçebe yaşadıklarını, hayvancılıktan geçimlerini sağladıklarını söyledi. Gahramani, “Erdebil’in Mişkin üstü bizim yayla alanımız. Alaçıklarımızı, çadırlarımızı o bölgeye kurarız. Koyun sağarız, peynir ve tereyağı yaparız” şeklinde konuştu. Konargöçer yaşamanın hiç kolay olmadığını, gençlerin işsiz olduğunu ve göçebeler için gerekli devlet desteğini alamadıklarını belirten Gahramani, “Eskilerin deyimi ile yememiş kaz eti bilmiyor lezzetini. Şimdiki gençler çadırlarda 1 ay yaşasınlar da neler çektiğimizi görsünler. Yaz ve kış her zaman çadırlardayız. Gençlerimiz ise işsiz ve çalışamıyor. İstediğimiz desteği de alamıyoruz” ifadelerini kullandı. "Bugün kimse göçebe yaşamaya kendisini alıştıramaz"
Festivale İran’ın güneyinde yer alan Huzistan eyaletinden katılan ve Bahtiyari göçmenlerinden olan Hamid Banderi, diğer göçebe aşiret ve topluluklar ile festivalde bir araya gelmekten mutlu olduğunu ve yöresel el sanatları ile ürünlerini tanıtmaya geldiklerini söyledi. Göçebe yaşama alışmanın kolay olmadığını ve zorlukları olduğunu belirten Banderi, “Bugün kimse göçebe yaşamaya kendisini alıştıramaz. Ancak atalarımız bu şekilde yaşadı. Gerçekten zorlukları var. Her zaman göç halindeyiz. Kendi ürettiklerimizi satarak elde ettiğimiz kazanç ile yaşamak bu pahalılıkta yeterli değil” şeklinde konuştu.
Kış aylarında “kışlak” olarak adlandırılan bölgelerden ayrılan göçebeler, temiz havası, doğal su kaynakları ve yeşilliği bol olan bölgelere göç ediyorlar.