Çin’de ölümler ve vakalar nasıl gizlendi? 5 büyük skandal…Çin'in salgının ilk günlerinde gizlediği iç yazışmalara ulaşan CNN, vaka ve ölüm sayılarının gerçeği yansıtmadığını ortaya çıkardı. Vaka tespitindeki şeffaflıktan uzak yaklaşımın, ülkemizde son günlerde yaşanan krizle gösterdiği benzerlikler de dikkat çekti. İşte belgelere göre 5 büyük skandal...Korona virüsünün ilk görüldüğü yer olan Çin’in sürecin başında hastalığı ele alışı hakkında CNN’in ele geçirdiği belgeler dünya gündeminde şok etkisi yarattı. 1 Aralık tarihinde yayınlanan belgelerle göre Pekin, salgını yönetmekte şeffaf davranmadığı gibi kamuoyuyla ve dünyayla yanlış bilgiler paylaştı. Vaka ve ölüm sayılarının düşük gösterilmesinden kimlerin “vaka” sayılacağına, yapılan yanlış testlere kadar skandallarla dolu belgeler ışığında “Süreç ilk etaptan itibaren şeffaf yönetilseydi ne olurdu” sorusu ne yazık ki akılların bir köşesine yerleşti.
Çin'in gizli belgeleri ortaya çıktı: Dünyayı yanlış yönlendirmişlerSKANDAL 1: TARİH DE YALAN, ÇIKTIĞI YER DETam 117 sayfalık şoke eden belgelere göre salgın, Aralık ayının sonunda Hubei eyaletinin başkenti Wuhan’da değil, Aralık ayının başında yine Hubei eyaletinde ancak, Yichang ve Xianning kentlerinde ortaya çıktı. 2 Aralık’ta Yichang'da 6 bin 135, Xianning'de ise 2 bin 148 vaka rapor edilmişti, Wuhan'da ise aynı gün 2 bin 032 vaka tespit edildi. Gizli yazışmalarda geçmiş yıllarda görülene oranla 20 kat daha güçlü bir influenza ile karşı karşıya olunduğu ifade edilirken salgının başladığı ve iyice yayıldığı Şubat ayında da başka bir skandal ortaya çıkarıldı.
SKANDAL 2: ‘VAKA’ SAYILARI10 Şubat'ta Çinli yetkililer ülke genelinde 2 bin 478 yeni corona virüsü vakası tespit edildiğini dünyaya duyurmuştu. Hubei’deki yazışmalarda ortaya çıkan skandala göre sadece 10 Şubat'ta tespit edilen vaka sayısının 5 bin 918 olduğu kayıtlara geçti.
CNN, kendilerine kimliğinin paylaşılmasını istemeyen bir sağlık çalışanı tarafından ulaştırılan belgelerin altı farklı uzman tarafından doğrulandığını belirtti. Hubei’den gelen 10 Şubat raporuna biraz daha detaylı bakıldığında aslında kamuoyundan gizli olarak Çin’de o dönemde vakaların nasıl tespit edildiğine dair sonuçlar da ortaya çıkıyor.
Belgeye göre “onaylanmış vaka” sayısı 2 bin 345, “klinik olarak teşhis edilmiş vaka sayısı” bin 772 ve “vaka şüphelisi” sayısı ise bin 796. 5 adet de pozitif test bulunuyor. Halka açıklanan Hubei rakamlarına göre ise 10 Şubat’ta 2 bin 97 vaka ve bin 814 de vaka şüphelisi paylaşılmıştı.
O dönemde vaka şüphelilerini hastadan saymayan yetkililer aslında durumun ne kadar vahim olduğunun anlaşılmasının da önüne geçmişlerdi. Hatırlanacağı üzere Türkiye’de de “vaka” ve “hasta” ayrımı ciddi tartışmalara yol açmış ve sürecin şeffaflığı üzerine gölge düşmüştü. Tartışmaların ardından yakın dönemde açıklanmaya başlayan toplam vaka sayıları ile Türkiye’deki durumun da vahameti ortaya çıkmıştı. Türkiye’deki sürecin detaylarına ‘Vaka sayılarında sis perdesi hâlâ kalkmadı’ haberimizle değinmiştik.
Vaka sayılarında sis perdesi hâlâ kalkmadı
Peki “şüpheli vaka” ifadesinde ne kastediliyor?
Bir vakanın onaylanmış olarak etiketlenmesi için PCR ve genetik dizileme testinin sonucunun pozitif gelmiş olması gerekiyor. Pandeminin başında bu süreç oldukça yavaş işliyordu. Eğer bir kişi onaylanmış bir vaka ile temas ettiyse ve ateş ile zatürre belirtileri taşıyorsa bu kişi “şüpheli” olarak kayıtlara geçiyordu. Bu şüphelinin röntgen veya bilgisayarlı tomografi sonucuna göre ise kişiye “klinik olarak teşhis edilmiş vaka” deniyordu.
Onaylanmış vakalar dışındaki hiçbir sayısının kamuoyuna paylaşılmadığı dönem hakkında Vanderbilt Üniversitesi’nde enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. William Schaffner, “Belli ki Çinli yetkililer o günlerde epideminin etkilerini minimalize etmeyi düşünüyorlarmış. Ancak eğer enfeksiyon şüphelisi olarak belirlenmiş kişiler de açıklanan verilere ve sayıları eklenseydi, patlak veren durumun boyutları hakkında daha sağlıklı bir bakış açısına kavuşur ve enfeksiyonun doğasını daha iyi kavrayabilirdik” dedi.
SKANDAL 3: ORTALAMA 23 GÜN SÜREN TESTLER!Aynı zamanda Çin’in bunu yaparken bir başka skandal ile hareket ettiği de tespit edildi. Belgeler arasında yer alan ve Mart ayının başlarına dair bir raporda, semptomların başlangıcından tanının doğrulanmasına kadar geçen ortalama sürenin 23.3 gün olduğu belirtiliyor. Uzmanlar bu sürenin hastalığın yavaşlatılmasını adeta imkansız kılan çok çok uzun bir süre olduğunun altını çiziyor. Dr. Amesh Adalja bu durumu, “Üç haftalık bir veriye bakarak bugün için karar vermeye çalışmışlar” şeklinde özetleyerek sağlıklı sonuca bu yolla erişmenin mümkün olamayacağının altını çizdi.
Çin’de ise belki de iş işten geçtikten sonra da olsa, raporlama sistemi daha düzgün bir hal aldı. Şubat ayının sonlarına doğru “şüpheliler” de vakalara eklendi. Hubei’deki yetkililer görevlerinden alındı. Vaka tespit süresinin hızlanması için çalışmalar başlatıldı. Ancak semptom göstermeyen vakaların açıklanan sayılara eklenmeme durumu ise devam ediyordu.
SKANDAL 4: GİZLENEN ÖLÜM SAYILARISkandalın diğer bacağını ise ölümler ile ilgili yapılan açıklamalar oluşturuyor. Vakalarda olduğu gibi “şüpheli”, “klinik olarak teşhis edilmiş” ve “onaylanmış” ifadeleri iç yazışmalarda ölümler için de kullanılırken skandala örnek olarak 7 Mart tarihi gösteriliyor. Halka açıklanan sayı 2 bin 986 olarak söylenirken belgede toplam sayı 3 bin 456 olarak verilmiş. Bunların 2 bin 675’i onaylanmış, 647’si klinik olarak teşhis edilmiş, 126’sı şüpheli, 8’i ise testi pozitif çıkmış vakalar.
SKANDAL 5: TESTLER YANLIŞ SONUÇ VERDİSkandallar silsilesinin bir diğer ayağı da yapılan testlere dair… Sonucu için ortalama 23 gün beklenen testler, sürecin başlarında SARS için kullanılan testlerdi. 10 Ocak’ta yapılan bir iç yazışmada “kullanılan SARS testlerinin etkisiz olduğu ve düzenli olarak yanlış bir şekilde negatif sonuç verdiği” aktarıldı.
Testlerin sürekli olarak yanlış sonuç vermesi ve elde edilen yaklaşık yüzde 50’lik başarı oranı nedeniyle tespit süreci çok daha uzun sürdü, hastalık gün geçtikçe daha da çok yayıldı ve kontrol edilemez bir hal aldı.
Klinik olarak teşhis edilmiş de ne demek?
Şubat ayının ilk günlerinde Hubei’deki laboratuvarlarda günde 10 bini aşkın insan teste tabi tutuluyordu. O dönem için oldukça yüksek sayıya ulaşılırken rakamlarda paylaşılmayan “klinik olarak teşhis edilmiş” vaka detayı da dikkat çekiyor.
Bilgisayarlı tomografi gibi farklı klinik teşhis yolları da kullanmak zorunda kalan doktorlar bu yolla kişinin Covid-19 olduğunu tespit ediyorsa bu gizli raporlarda “klinik olarak teşhis edilmiş” vaka olarak yer alıyordu.
1 Aralık günü Lancet’in çalışmalarına göre Wuhan’da ilk hastanın semptom gösterdiği tarih. Yani hastalık ortaya çıkalı tam bir yıl oldu da diyebiliriz. Bu skandallar ve ülkemizde de zaman zaman hatta yakın zamanda bir yenisine rastladığımız şeffaflıktan uzak uygulamalar riski artırırken çözüm sürecini de yavaşlatıyor. Belki de Çin’in şeffaflıktan uzak tavrı günler, aylar kaybettirdi, sayısız canın yitmesine neden oldu… Virüs ise tüm gerçekliğiyle ve şeffaflık takıntısı içinde olmadan gezegende varlığını sürdürmeye, kabus yaşatmaya devam ediyor.