Sinop'ta bir işletmede basın mensuplarıyla bir araya gelen Öztürk, bugüne kadar yaşadıklarını ve gelinen sonucu aktardı. Eşi Hayriye Öztürk ise 43 yıllık evliliklerini, 5 çocuk annesi olduğunu ve Eşi Öztürk'ün acı haberini almaktan korktuklarını, markete, pazara veya çarşıya çıktığında devamlı etrafa baktığını, yanından geçen bir arabanın korna sesinden bile korkar duruma geldiğini dile getirerek yaşadığı durumları anlattı.Telefonunun her çalmasında bayılacak gibi olduğunu kaydeden Hayriye Öztürk, arayanın eşi Fehmi Öztürk olduğunu görse bile başına bir şey gelebileceğinden veya onun telefonundan birisinin arayarak acı haber verebileceğinden korkar halde yaşadığını söyledi."Çocuklarıma bir şey olacak korkusuyla, anlatamıyorum"
Hayriye Öztürk açıklamasında, “Eşim Fehmi Öztürk ve 5 çocuğumuz ile kendi işinde, gücünde çalışan sakin, mutlu bir aile iken yıllar önce bir girdabın içine çekildik. Eşim tüm yaşananları, kurulan kumpasları, sahte kararları ne var ne yoksa birkaç yıldır sizlerle paylaştı. Telefonumun her çalmasında bayılacak gibi olmamı nasıl izah edebilirim? Arayan ekranda Fehmi Bey bile gözükse, acaba başına bir şey mi geldi de onun telefonundan biri mi arıyor acaba diye saniyeler içindeki korkum beni her gün defalarca öldürüyor. Kayıtsız bir numara aradığında açana kadar ölüp ölüp dirilmenin ne demek olduğunu ancak yaşayan bilir. Ortada hiçbir şey yokken bile her an her saniye eşime, çocuklarıma bir şey olacak korkusuyla anlatamıyorum. Kapı çalındığında başıma bir şey mi gelecek, ya da birileri eşimden, çocuklarımdan kötü bir haber mi getirdi diye korkuyla kapıyı açmamı nasıl anlatayım. Bunlar bir iki günlük değil, yıllardır yaşadıklarım. Bir yere ya da bir markete gittiğimde çevremdeki insanları gözlemek, her yüksek sesten hatta yanından geçen bir arabanın kornasından bile korkarak bayılacak gibi olmayı en azından düşünmenizi rica ediyorum” dedi.Kendi dünyamızı hapishaneye döndürdük
Ailesinin ortadan kaldırılınca mı harekete geçeceklerini sorarak yetkililere seslenen Öztürk, “Kısaca söylemem gerekiyorsa, son 7-8 yılımın her anı kâbus dolu geçiyor. Malına mülküne çökülen bizleriz. Saldırıya uğrayan, darp edilen bizleriz. Kumpaslara kurban edilen, bindiğimiz arabaya bile güvenemeyen, her gün tehditler alan yine bizleriz. Tek bir isteğimiz var, o da yaşanan bu kâbusun artık bitmesi. Suçluların bir an önce ve bize bir daha zarar veremeyecek şekilde cezalandırılmaları. Sadece bunu istiyoruz. Devletin devlet olmasının en önceliği vatandaşının canını, malını, namusunu koruyabilmesidir. Maalesef devletimiz bu görevini bize karşı şu ana kadar yerine getirebilmiş değildir. Buradan bir kadın olarak devletimin tüm kademelerine feryat ediyorum. Ailemiz ortadan kaldırıldıktan sonra mı harekete geçeceksiniz? Şu ana kadar bu davalar süresince iki ölü, onlarca da darp var. Hırsızlar, azmettirici katiller dışarıda geziyor. Bizler ise kendi dünyamızı hapishaneye döndürdük. Bu feryadı duyun artık” ifadelerini kullandı.Fehmi Öztürk ise “Bu davada sorumlu ya da haksızsak bunun cezai karşılığını görmek istiyoruz. Eğer biz haklıysak da yargının içine sızmış iş birlikçilerle bu işin engellenmemesini istiyoruz” diye konuştu."Adalet Bakanı'na anlattım"
Geçen yerel seçimlerde bir dizi ziyaretler için Sinop'a gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a Sinop Barosunda başından geçen olayları aktardığını kaydeden Öztürk, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:"Adalet Bakanı bana söz verdi. Sizin dosyalarınızla adil bir şekilde ilgilenilecek. Ben kendim için yardım istemedim kendisi için yardım isteyenler kapı arkalarında yardım istiyor. Biz kamu düzeni adına yetkililerden yardım istiyoruz. Feryat ediyoruz, çığlığımızın duyulmasını istiyoruz.”