Anayasa Mahkemesi'nin internet sitesinden duyurulan gerekçede, 19 Ocak 2014'te Adana'da silah yüklü olduğu iddiası ile bazı TIR'ların durdurularak arandığı, TIR'ların durdurulması ve aranmasına ilişkin olaylar ile TIR'larda taşınan malzemelerin ne olduğu ve nereye götürüldüğünün kamuoyunda uzun süre tartışma konusu olduğu anlatıldı.
Bu kapsamda Aydınlık Gazetesi'nin 21 Ocak 2014 tarihli nüshasında yayımlanan haberde, TIR'larda silah ve mühimmat olduğu iddiasına ve buna ilişkin bir fotoğrafa yer verildiği belirtilen gerekçede, bu yayından yaklaşık 16 ay sonra Cumhuriyet Gazetesi'nin 29 Mayıs 2015 tarihli nüshasında Can Dündar tarafından Adana'da durdurulan ve aranan TIR'larla ilgili, TIR'larda bulunduğu iddia edilen silah ve mühimmata ilişkin fotoğraf ve bilgilere yer verildiği aktarıldı.
Erdem Gül tarafından yapılan söz konusu olaya ilişkin başka bir haberin ise aynı gazetede 12 Haziran 2015 tarihinde yayımlandığı hatırlatıldı.
Dündar'ın haberinin yayımlanmasından sonra Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, terör örgütünün propagandasını yapma" suçlarından soruşturma başlatıldığı anımsatılan gerekçede, bundan yaklaşık altı ay sonra 26 Kasım 2015 tarihinde Dündar ve Gül'ün ifadeleri alınmak üzere çağrıldığı ve örgüte üye olmadan yardım etme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme ve bunları açıklama" suçlamasıyla tutuklandıkları belirtildi.
''TUTUKLAMA KARARININ TEK NEDENİ YAPTIKLARI HABERLER''
Dündar ve Gül'ün, tutuklama kararına yaptıkları itirazın reddedilmesi üzerine AnayasaMahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunduğu aktarılan gerekçede, başvurucuların, hukuka aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları, tutuklanmalarını gerektirir herhangi bir nedenin bulunmadığı, haklarında verilen tutuklama kararının tek nedeninin yaptıkları haberler olduğu, yayımlanan haberler dışında aleyhlerine herhangi bir delil gösterilmediği iddialarında bulunduğu bildirildi. Gerekçede, başvurucuların, tutuklama kararının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürdüğü de kaydedildi.
Gerekçede şu ifadelere yer verildi:
"İsnat edilen suçlamalara temel olarak gösterilen tek olgunun başvuruya konu haberlerin yayımlanması olduğu gözetildiğinde hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, tutuklama için aranan 'kuvvetli belirti' ve 'gereklilik' koşullarının gerekçelendirilmemiş olması nedenleriyle Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar vermiştir.
TUTUKLAMANIN NEDEN GEREKLİ OLDUĞU ANLAŞILMAMAKTADIR
Kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olan bir olaya ilişkin benzer haberlerin aylar önce yayımlanmış olduğu gözetilmeksizin, başvuru konusu haberler üzerine soruşturma başlatılmasından yaklaşık altı ay geçtikten sonra başvurucular hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının neden 'gerekli' olduğu, somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır.
SOMUT HERHANGİ BİR DELİLDEN BAHSEDİLMEMİŞTİR
Tutuklama kararlarında isnat edilen suçlara ilişkin olarak mevcut delil durumunun tutuklama için yeterli olduğu belirtilmiş ise de anılan haberler dışında somut herhangi bir delilden bahsedilmemiştir.''