MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul’da bir otelde düzenlenen programda muhtarlarla bir araya geldi. Programda açıklamalarda bulunan Bahçeli 31 Mart mahalli idareler seçimlerinden sonra yaptığı “yeni sistem” önerisini hatırlatarak, “Demiştim ki 30 büyükşehir belediye başkanı seçilsin. Seçilenler de alt belediyeleri doğrudan belirlesin direk tayin etsin. Kendi içinde son derece tutarlı olan bu teklifim ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı ve meclis tablosu arasında bariz bir tutarlılık denge ve uyum sağlanmış olacaktır. İstanbul’da 25 ilçede Cumhur İttifakı seçimi kazanmıştır. 25 ilçede başarılı olan Cumhur İttifakını İBB Başkanı seçiminde haksız ve hukuk şekilde de olsa önünün kesilmesi demokrasi açığıdır. İlçelerde yeşeren iradenin büyükşehire yansımaması pek çok soruna davetiye çıkaracaktır. Bunlarda birisi Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Belediye Meclis tablosu arasındaki anormal farklılık ve uyumsuzluktur. Yani CHP büyükşehir belediye başkan adayı seçilmiş kazanmış olsaydı bile İstanbul’da nasıl çalışacak, İstanbullu kardeşlerimize nasıl hizmet edecekti. İstanbullular belediye meclisindeki tartışmalarla, hatta kavgalarla ve gerilimlerle meşgul edilmeyecek miydi. Çoğunluğu Cumhur ittifakında olduğu bir meclis yapısından karalar nasıl alınacaktı. Bizim bu değerlendirmelerimizi maalesef istismar edenler oldu. Bilhassa muhtarlıkların kaldırılmasını istediğimiz iddia eden yalancılar boy gösterdiler. Muhtarlıkların kaldırılması hususunda kesinlikle bir görüşümüz yoktur. Olmamıştır. Muhtarlıkları kaldırılması utanmadan sıkılmadan en küçük pişmanlık duymadan diline dolayanlar müfteri ve kötü niyetlidir. Muhtarlarımız demokrasimizin itibarıdır. Devletin mahalledeki gözüdür kulağıdır nefesidir” ifadelerini kullandı.
“ABD’NİN ŞIMARIKLIĞI, TEHDİT DİLİ ŞİRAZESİNDEN ÇIKMIŞTIR” ABD ile yaşanan S-400 anlaşmazlığına da değinen Bahçeli, “Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor. ABD ile yaşanan S-400 anlaşmazlığı derinleşirken, günden güne boyut değiştiriyor. Müttefiklik hukuku tahrip edile edilerek kırılma noktasına gelmiş bulunuyor. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Bu konuda kuşku ve tereddüdü olan varsa ya cahil ya işbirlikçisidir. Kimden hangi silahı alacağımızın kararını yalnızca biz veririz. Bu kapsamda ABD’nin şımarıklığı, kabalığı, tehdit dili şirazesinden çıkmıştır. Türkiye sömürge ülkesi değildir. Türkiye rica ile minnet ile icazet ve izin ile kurulmuş köhne bir devlet hiç değildir. Büyük bir tarihimiz vardır. Üzerine gölge düşmesine müsaade etmeyeceğimiz egemenlik haklarımız vardır. ABD’nin S-400 üzerinden Türkiye’yi ablukaya alma çabası dostane bir tavır değildir” şeklinde konuştu.
"BU MEKTUBA VERİLECEK EN KALICI CEVAP BURUŞTURUP İADEYİ TAAHHÜTLÜ GERİSİN GERİYE GÖNDERMEKTİR" ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın skandal mektubuna da tepki gösteren Bahçeli, “Bu ülkenin savunma bakan vekilinin milli savunma bakanımıza gönderdiği, ardından da medyaya sızdırılan lekeli mektup, gündemin en önemli konusudur. Bu mektup tepeden tırnağa mahsurlu marazi ve maksatlıdır. Mektup içeriğinin hayal kırıklığı olması şöyle dursun tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak tükenişidir. Anlaşılan mektup diplomasisine yeniden tenezzül edilmiştir. ‘Rusya’dan S-400 alırsanız ağır sonuçların katlanırsınız’ diyor. Devamla ABD ve NATO ile işbirliğinin aksayacağını nezaketsiz, saygısız, sert bir yaklaşımla dile getiriyor. Bu dil emperyalist ve zorba bir dildir. Bu dil küçümseyici, yok sayıcı bir dildir. Bu dile ortaçağda bile tesadüf etmek neredeyse imkansızdır. ABD Türkiye’nin sinir uçları ile oynamaktadır. Bu mektuba verilecek en kalıcı cevap buruşturup iadeyi taahhütlü gerisin geriye göndermektir. 5’inci nesil F35 savaş uçağı üretim zinciri içinde yer alan Türkiye’yi milli güvenliğini temin etmek amacıyla ortaya koyduğu siyasi tercihinde dolayı yaptırım tehdidi ile kuşatmaya alma niyeti düşmancadır” diye konuştu. “Türkiye NATO üyeliği başta olmaz üzere tek taraflı uluslararası tüm bağ ve bağlantılarını sorgulamalı” Türkiye’nin NATO ile ilişkisini sorgulaması gerektiğini savunan Bahçeli, “NATO ABD’nin arka bahçesi, oyuncağı, demir yumruğu değildir. Eğer böyleyse Türkiye NATO üyeliği başta olmak üzere tek taraflı işleyen uluslararası nitelikli tüm bağ ve bağlantılarını derhal sorgulanmalıdır. Bağımlılığı ve tutsaklığı oluşturan bütün oluşumlarla diyaloğunu kesmelidir. ABD’nin hesabı varsa Türkiye’nin de vardır. Onların yaptırımları varsa bizim de olacaktır. Kovboyların bildiği varsa oğuz neslinin de ‘ya istiklal ya ölüm’ diyecek bir inanmışlığı vardır. Milli sabrımızı zorlamanın sonuçları iki ülke açısından da ağır olacaktır. Kindar kalem ile yazılan mektuptan anlamayız. ABD’nin vesayetine ise asla tahammül edemeyiz. Türkiye kimseye mecbur ve mahkum değildir. İttifakı itilafa çeviren bir zulüm ve kibir mihrakına göz yumulamaz. ABD’nin Suriye kuzeyinde yaptığı provokasyonlar, Doğu Akdeniz’de gerilim politikaları, Filistin komploları, kontrollü istikrarsızlıkla ulaşmak istediği amaçlar hepimizin malumudur. Türkiye diz çökmeyecektir. Türk milleti birdir beraberdir. Zalimlere karşı hem kenetlenmiş, hem aşılmaz cephe oluşturmuştur. 82 milyon Türk imanla bekasını savunacaktır. Türkiye S400’ü alacak ve konuşlandıracaktır. Bu iş bitmiş, konu kapanmıştır. Gerisini ABD düşünmelidir. F-35’i vermeyiz diyenler, günü geldiğinde milli silah ve uçakların da tamamıyla kendi imkan, akıl, zeka ve bilgimizle yapıldığını niyazım odur ki, göreceklerdir. Bu kabiliyet bizde vardır” açıklamalarında bulundu. (İHA)