Seçim sonuçları 4 partili bir meclis yapısı ortaya çıkarmıştır. Seçim sonuçlarına herkesin saygı göstermesi gerekmektedir. Gerilimden beslenen odak ve çevreler 7 Haziran’da millet tarafından ikaz edilmiştir. Türk milleti tek adamlık zihniyetini kızağa çekmiştir. Yalan ve iftira ile temellenen siyasi üslup kesin bir darbe almıştır. 7 haziran ile demokrasi nefes almıştır. siyasetteki alternatifsizlik rafa kaldırılmıştır.
Türk milleti MHP’ye ana muhalefet görevi vermiştir. Bize verilen ana muhalefet görevi koalisyon arayışlarına karşı durmak demek değildir. 46 yılık mazimizi hiçe sayarak temel görüş ve eleştirilerimizi sırf koalisyon için görmezden geleceğimizi bekleyenler beyhude bir çaba içindedir. Mili duruşlumuzdan taviz verirsek bunu bize gönül veren milyonlara anlatamayız. Kötümser olmaya karamsarlık aşılamaya kimse tevessül etmemelidir.
Karanlık kampanyalarına arasından sıyrılarak verdiğimiz mücadele sonucu bugün MHP TBMM’de 80 vekil ile temsil edilmektedir. İç ve dış uzantılı siyasi tanzim ve planları görüyoruz. Partimizi hedef alan siyasi mühendisliği fedakarca görev yapan teşkilatımız elinin tersi ile itmiştir. Yandaş medyanın tezvirat ve tuzaklarını yararak iktidarın kullandığı devlet imkanlarına göğüs gererek TBMM’ye geldiniz.
Partimizin aldığı sonuçları eleştiren bazı mihraklar türemiştir ki bunların milliyetçi harekete ne katkı sağladığını sormak gerekir. Bizler reel politik bir disiplin içinde her eleştiriyi dinlemeye ve sonuç çıkarmaya hazırız. Ama bunun siyasi vicdana uygun olmasını bekleriz. Partimiz üzerinde oynanan oyunları unutmayız. Koltuk hevesiyle inançlarımızı pazarlık konusu yapmayız.
Türkiye AKP’nin neden olduğu tahribatın sancılarını yaşamaktadır. MHP’nin tutumunu gizli niyetleri için fırsat zannedenlerin bu eğilimlerini bir kez daha gözden geçirmelerini istiyorum. MHP’nin uzlaşmacı tavrı üzerinden yıkıcı faaliyetlere meşruiyet kazandırılması durumunda en sert cevabı yine MHP verecektir. Cumhuriyetin kuruluş ilke ve yapısını tartışmaya açmanın, etnik köken tartışmaları başlatmanın bize göre adı ihanettir.
“TÜRKİYE AYRILIK KABUL ETMEYEN BÜTÜNDÜR”
Türkiye Cumhuriyeti adıyla ve üniter devlet çatısı altında beraberce yaşayabilmemizin asgari kuralları 29 Ekim 1923 tarihinde kurulmuştur. Başkentimiz Ankara, dilimiz Türkçe bayrağımız al bayrak olduğu Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tektir ve üniter bir devlettir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen bir bütündür.
“SORUNU ÇÖZMEK İÇİN İKİ YÖNTEM MEVCUT”
Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandağı temeller tek bayrak tek devlettir. Bunlar milliyetçi hareketin varlık nedenidir. Bizim uzlaşmamızın ana omurgası ancak bunlarda uzlaşma ile olur. Dağılmada, parçalanmada mutabakat aranması asla ve asla mümkün değildir. Mevcut anayasa içinde iktidar sorununu çözmek için iki yöntem mevcut. Bunlar da azınlık ya da koalisyon hükümetleridir.
Çok partili sistemlerde yaygın olarak koalisyon hükümetleri temsil edilmektedir. Koalisyon iki veya fazla partilerin, bir protokolle anlaşmayla yürütme yetkisini paylaşmayı ifade etmektedir. Üç temel bakış açısında yaklaşmakta büyük fayda vardır. Birincisi, dünyanın içinde bulunduğu şartlar, uluslararası sistemde meydana gelen değişiklikler, bölgesel ölçekte yaşanan sıcak gelişmelerdir. İkincisi, iç siyasi dinamiklerin seyri ve ana muhtevasıdır. Üçüncüsü ise, aziz milletimizin tercihiyle birlikte toplumsal taleplerin yön ve çerçevesidir.
Sosyal zeminden kopuk bir siyaset olamayacağına göre, kurulacak her hükümet bu üç faktöre dayalı olmak durumundadır. Siyasi hedefi müktesebatı ve ana fikri pek farklılık göstermeyen, koalisyona vücut vermeleri hem ülke menfaatleri hem istikrar açısından elzemdir. AKP tek başına iktidar olma vasfını kaybetmiştir. Türkiye’nin önüne koalisyon zorunluluğu çıkmıştır. Artık siyasette yeni bir durum vardır. Bundan sonra ülkemizin koalisyon hükümetlerine alışması lazımdır. Siyasi tarihimizdeki tecrübeler yeteri düzeyde vardır ve ortadadır.
Genel seçimin sonuçları belli olduğu andan itibaren görüş ve düşüncelerimizi açıklamıştık. MHP’nin tecelli eden milli iradeyi nasıl yorumladığını gözler önüne sermiştir. Uyum ve işbirliği temelinde bina edilmesini dikkate aldığımızda, ilk formül AKP ve HDP’nin bir araya gelmesi akla en yatkın seçenektir. Toplam 338 kişilik vekil sayısı, belirledikleri siyasi amaçları için
Çözüm isimli ihanet sürecinde aynı kareye girmişlerdir. Oslo’dan İmralı’ya terörle müzakerelere birlikte omuz vermişlerdir. 28 şubat 2015 günü İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metnini beraberce onaylamışlardır. Çözüm isimli ihanet sürecinin amaç kapsam ve uygulamasını aşama aşama görmek bizlerin ve aziz milletimizin en doğal hakkıdır.
MADEM ÇÖZÜM SÜRECİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ!..
Madem çözülme süreci her şeyin önündedir, madem Erdoğan çözüme başını koyacak kadar inanmıştır, o zaman AKP ile HDP’nin önüne geçen yoktur. Eğer samimiyseniz, yürekliyseniz işte size fırsat işte size imkan. Haydi durmayın beklemeyin çözüm koalisyonunu kurun da görelim. Bu 63’lükler niçin konuşmaz? 12 kötü adam Abant toplantılarında boy gösteren, sözde yazar ve gazeteciler nerelerdedir? Bunlardan niçin ses çıkmaz? Çözüm şakşakçıları, çözüm baronları, kiralık kalem ve zihniyetleri konuşmak için daha neyi beklemektedir? AKP ile HDP arasında çoktandır fiili koalisyon zaten vardır. O zaman beraberliklerini bir koalisyon protokolüyle tescillemeleri, makul ve yerinde olacaktır.
MERAKIMDAN SORUYORUM KILIÇDAROĞLU!
AKP ile HDP ayak sürmeyi tercih ederlerse, Türkiye seçeneksiz değildir. AKP HDP olmazsa, toplam yüzde 65,82 oy oranı 382 milletvekiliyle, AKP CHP koalisyonu kurulabilecektir. CHP genel başkanı, hükümete açık kapı bırakmıştır. AKP genel başkanı atılan pası almıştır. Zeytin dalları ile AKP ile CHP arasındaki buzlar eritilmeye başlanmıştır. Seçim beyannameleri birbirine benzeyen bu iki partinin koalisyonda buluşmaları da Türkiye’nin de hayrına olacaktır. Küresel sermaye göz kırpmaktadır. İş alemi koalisyon tembihinde bulunmuştur. ABD ve AB ise bu ortaklığa dünden razıdır. CHP genel başkanı, AKP dışındaki koalisyon seçeneklerini sıfırlayarak kendi önünü açmıştır. Koalisyonun kurulması da an meselesidir. Sayın Kılıçdaroğlu, şahsıma Başbakanlık teklifinde bile bulunmuş, bizi HDP ile yan yana koymuştur. Merakımdan soruyorum Kılıçdaroğlu? Başbakanlık makamına şahsıma lütfetme yetkisini kimden ve nasıl almıştır? Milletin bize vermediği yetkiyi Sayın Kılıçdaroğlıu nasıl sunmaktadır? Tuzak kuracak başka parti bulamamıştır da gözünü bize mi dikmiştir?