İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İstanbul’da ağırlanan Arap gazeteciler, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İBB Başkanı Mevlüt Uysal ile buluştu. 18 ülkeden yaklaşık 60 Arap gazetecinin katıldığı programda konuşan Bakan Uysal, Türkiye’nin dış politikası ve ortadoğuya bakışı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin başkanlığını yaptığı İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) İslam dünyasından yaşanan sorunlara çözüm bulabilmesi için daha etkin çalışması gerektiğini savunan Bakan Çavuşoğlu, “İlk defa İİT bünyesinde kadın konseyi kuruldu. İİT polis merkezini kuruyoruz. Yine İİT’nin de reforma tabi tutulması gerektiğini söylüyoruz ve bunu hep birlikte yapacağız. Kendi aramızda yaşanan sorunlara İİT’nin çözüm bulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“TARİH BUNU AFFETMEZ, ÜMMET BUNU AFFETMEZ”
Bakan Çavuşoğlu Filistin konusunda ABD’nin aldığı kararının Ortadoğu’daki sorunun çözümüne değil tırmanmasına katkı sağladığını belirterek “İİT Olağanüstü Zirvesi ve BM Genel Kurulu’ndan aldırdığımız kararlar, AB gibi birçok örgütlere yaptığımız işbirliği ile beraber Ortadoğu sorununa barışçıl bir çözüm bulunması, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için yoğun çaba sarf ediyoruz. ABD’nin aldığı bu karar yanlıştır. Bu yanlış karara da ortak duruş sergilememiz lazım. Son zamanlarda İslam dünyasının içinde, özellikle de Arap Ligi içinde bu konuda tereddütler görüyoruz, hatta geri adımlar görüyoruz. ABD’den çekinen bazı ülkelerin Filistin davasını savunmakta geri adım attığını görüyoruz. Bu vahim bir hatadır, tarih bunu affetmez, ümmet bunu affetmez. Bu ülkeler Ürdün ve Filistin’e de baskı yapmasınlar. Kudüs ve Filistin konusunda herkes sussa bile Türkiye susmaz” diye konuştu Yemen’deki durumu “içler acısı” olarak nitelendiren Çavuşoğlu, 2018 yılında Yemen sorununun çözüme kavuşmasının Türk dış politikasının önceliklerinden biri olduğunu vurguladı.
“TÜRKİYE’NİN TEK GÜNDEMİ VAR: SURİYE’DE BARIŞ”
Suriye’de yaşananlara da değinen Çavuşoğlu, “Hemen yanı başımızda Suriye’deki soruna bir çözüm bulmazsak, terörle mücadelemiz de başarısız olur, ülkenin istikrarının tekrar geri getirilmesi konusunda herkesin endişeleri devam eder, kaos, iç savaş devam eder. Özellikle teröristler için bulunmaz bir ortam olmaya devam eder. Türkiye olarak siyasi çözüme önem veriyoruz. Astana süreci, Soçi süreci ve Cenevre süreçlerine en çok katı sağlayan ülke Türkiye’dir. Her 3 platformda var olan Türkiye siyasi çözümün en önemli çözüm olduğunu Suriye’deki aktörlere anlatmaya çalışıyor. Bu konuda bir hareketlenme var ama maalesef Cenevre’de herhangi bir müzakere başlamadığı için soru işaretleri devam ediyor. Farlı ülkelerin farklı gündemi olabilir ama Türkiye’nin bir gündemi var o da Suriye’de barış, Suriye’nin istikrarı, Suriye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğüdür” şeklinde konuştu.
“IRAK’IN YENİDEN İNŞASI İÇİN 5 MİLYAR DOLAR TAAHHÜTTE BULUNDUK”
Irak’ta yapılacak seçimlere de değinen Çavuşoğlu, “Irak’ta yanlış bir referandum girişimi oldu ve başarısızlıkla sonuçlandı. İnşallah bu seçimler Irak’a istikrar getirir. Hem Suriye hem Irak’da terörle mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor. Her iki ülkede de terörün tamamen bittiğini söyleyemeyiz. Oralarda PKK var, YPG var DAEŞ ve diğer terör örgütleri vardır. Bunlarla mücadeleyi devam ettireceğiz. Irak’ın yeniden inşası önemlidir. Kuveyt’teki konferansta Irak’ın yeniden inşası için 5 milyar dolar taahhütte bulunduk. Seçimden sonra Irak’ın her bir tarafının yeniden inşası için Türkiye olarak en büyük katkıyı sağlayan ülke olacağız” dedi.
“ZOR DURUMDAKİ ÜLKELERİN SİYASİ ÇIKARLAR İÇİN KULLANILMASI ADALETLİ BİR YAKLAŞIM DEĞİL”
Bölgedeki ülkelerin güvenliği ve istikrarının Türkiye için çok önemli olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Bu bölgelerde kardeşler arasında yaşanan sorunların da aşılması gerektiğine düşünüyoruz. Örneğin Körfez krizi. Katar ve diğer ülkeler arasında yaşanan sorunlar, maalesef tüm Arap ülkelerini huzursuz ediyor. Sadece Arap ülkelerini değil tüm Müslüman ülkeler rahatsız ediyor. Özellikle ülkelere taraf tutulması konusunda yapılan baskılar, Somali gibi ülkelerin zor duruma düşürülmesi, esasen yanlış olan bir körfez krizi üzerine eklenen diğer yanlışlardır. Zor durumdaki ülkelerin siyasi çıkarlar için kullanılması, taraf tutulmaya zorlanması adaletli bir yaklaşım değildir. Tüm bu sorunları kendi aramızda çözmemiz lazım. Başka ülkelerin dışarında gelen dayatmacı yaklaşımıyla sorunun baskıyla çözülmesi yerine kardeşlerin kucaklaşması ile çözülmesi tercih ettiğimiz yöntemdir. (İHA)