Müzekker SUBAŞI/BURSA.COM
Uluabat Gölü’nde çok sayıda peri balığı yaşadığını söyleyen sevimli minikler, “Hepimiz peri balığını gördük ama bir türlü yakalayamadık. Rengarenk gökkuşağı gibiler. Hepsi bir araya geldiğinde göl tamamen renkleniyor. İşte o peri balıklarından yakalayacağız. Ama hepsini değil, bu göl onlarla güzel. Hepimiz bir tane yakalayacağız. Yoksa yok olurlar. Geri kalanı ailelerimizin geçimini büyük oranda sağlayan Uluabat Gölü’nü renklendirmeye devam edecekler” sözleriyle adeta duyanlara çevre dersi veriyorlar.
Gölyazı’nın minikleri peri balığının peşinden ilk dışarıdan gelen akranları güle oynaya adayı gezerken onlar gölden elleriyle tuttukları küçük türdeki balıkları yakalarken kendi deyimleri olan ‘Akvaryum Balıkçılığı’ işine başladıklarında koşmaya başlamışlar.
Yakaladıkları balıkları Bursa’dan ve çevre illerden gelen ziyaretçilere satarak ailelerinin maddi yükünü biraz olsun azaltmak amacıyla yaratıkları bu yeni iş alanını kendi renkli ve masum duyguları ile genişleten ve hayal dünyasının eşsiz güzellikleri ile süsleyen küçük girişimciler boylarına ve yaşlarına bakmaksızın Uluabat Gölü’nün kıyı kesiminde cesurca dolaşıyor. Minikler zaman zaman hayata geçirdikleri bu yeni mesleklerin de çalışırken ufak tefek kazalarda geçiriyor. Kıyı boyunca yosun tutmuş parke taşların üzerinde ayakta durmak için adeta buz dansçılarının yaptığı figürlerin bir benzerini dizlerine kadar gelen göl suyunda yapan miniklerin bu çabasına birde güneşin pırıltıları da eşlik edince ortaya eşsiz görsel bir manzara çıkıyor.
Küçük cins balıkların nerelerde yuva yaptığını, nerelerde avlandığını nasıl yaşadıklarını adeta ezberlemiş olan minikler, yakaladıkları balıkların boylarını da itina ile ölçerken kendi standartlarına uymayan yani kendi kelimeleri ‘miniminnacık’ olanları Uluabat Gölü’ne geri bırakırken balıkların yuva yaptığı yerlerde bulunan balık yumurtalarına dokunmayacak kadar da çevre bilincine sahip. Kendilerine siz burada ne yapıyorsunuz diye soranlara ise ‘Biz burada akvaryum balıkçılığı yapıyoruz. Babalarımız abilerimiz annelerimiz büyük balıkları tutarken bizde yenmeyecek kadar küçük olan balık türlerini yakalayarak akvaryumda beslemek isteyen konuklarımıza satıyoruz’ diye konuşarak yeni ürettikleri bu meslek dalına da son derece kararlı bir ifade ile sahip çıkıyorlar.
Yaptıkları işin ciddiyetinin farkında olan Gölyazı’nın minikleri, yakaladıkları balıkların minik parmaklarına attığı ufak ısırıkları ise, bir saklambaç oyunu, sanki bir ip atlama oyunu gibi gördüklerini dile getirirken saf çocuk ruhlarınla özdeşleşen oyun oynamanın cazibesini de farkında olmadan yaptıkları iş ile birleştiriyorlar. Bursa-İzmir karayolunda Uluabat Gölü (Apollont gölü) kıyısında küçük bir yarımada olan Gölyazı’nın kendileri küçük ama buna inat bir o kadar da yüreği büyük olan bu sevimli çocuklar, yörenin zeytincilikten ve turizmden sonra, tabağınızda kızarmış olarak, ya da kah orda kah burada sık sık karşınıza çıkan seyyar tezgahlarda görebileceğiniz yörenin başlıca gelir kaynağı olan balığa yeni bir misyon üstleniyorlar farkına varmadan.