Şimdi tatil dönemindesin ve eylül ayına kadar çalışmayacaksın. Neler yapacaksın tatilde?
- Eylül ortasında yayına girmiş olacağız. Ayın başında çekimlere başlasak, o zamana kadar tatildeyim yani. Bu yıl hiç iş koymadım yaz aylarında. Normalde arada sırada yaz gecesi programları olurdu, onları sunardım. Yani tam bir tatil durumu yoktu. Hayatımda ilk kez aralıksız iki ay tatil yapacağım. Önce İspanya’da 10 gün geçireceğim. Sonra da Çeşme’ye gideceğim.
Çeşme’de evin var sanırım, değil mi?
- Evet, çok seviyorum Çeşme’yi. Magazin basınının izin verdiği kadar Çeşme’de yaşamaya çalışıyorum. Normalde özel hayatını gizleyen biri değilim. Sevgilim varsa elinden tutup çıkıyorum sokağa zaten. Beni tek üzen, magazinden kaçmama neden olan şey çevredeki insanları rahatsız etmek. Sen sevgilinle baş başa yemek yiyorsun mesela, bir anda kamera ordusu ortaya çıkıyor. Ortalıkta bir kaos, sandalyeler itiliyor falan... Ben çevredeki o insanları rahatsız etmekten korkuyorum. Yoksa magazin basını beni rahatsız etmiyor.
Bir kadın sence hayatı boyunca birçok kez âşık olabilir mi?
- Bence bir kadın istediği kadar âşık olabilir. Bunun sayısı olmaz... “Sen bugüne kadar kaç kişiye âşık oldun?” dersen, iki diye cevap veririm. Fakat şimdi yani bugünlerde, bu durum değişmiş olabilir. (Gülüyor)
Bu cevaptan hayatında biri olduğunu çıkarabiliriz.
- Tek bir şey söyleyeyim... Çok mutlu olduğum bir dönemdeyim.
Peki, aşk Burcu’yu nasıl değiştiriyor?
- Yok, ben hep olduğum gibi oluyorum ama gerçekten doğru insansa, kendimi daha rahat, daha güvende, daha huzurlu hissediyorum. Normalde hissetmediğim duygular bunlar. Yani rahat olmak, sırtını bir yere yaslama hissi... Genelde eksiklik duyduğum şeyler. Çünkü ben sırtımı hep duvara yaslarım, başka birine değil. O yüzden hayatımda biri olduğu zaman rahatım. O hisse sahip olunca da daha iyi bir insan oluyorum.
Erkek arkadaşınla arkadaş gibi misin? Kendin olur musun yani yanında?
- Şimdi bakıyorum da eskiden yanında rahat edemediğim insanlarla birlikte olmuşum. Daha doğrusu yanında kendim olamadığım insanlarla. Bunun çok yanlış olduğunu fark ettim. Bir insanın yanında kendin gibi olamıyorsan, rahat davranamıyorsan, ne anlamı var? O yüzden son dönemde özellikle yanında kendim gibi olduğum insanları hayatıma alıyorum.
İlişkiler de yaşla birlikte değişiyor mu sence?
- Tabii değişiyor. 20’li yaşlardayken bir şey için emek sarf etme ihtiyacı duymuyorsun. Ama 40’lı yaşlara geldiğin zaman emek sarf etmek gerektiğini, karşındakinin de emek sarf etmesi gerektiğini biliyorsun. Daha sağlıklı düşünüyorsun. Bazı şeyleri daha sağlıklı görüyorsun. Eskiden mesaj atmadı diye kara kara düşünürken şimdi direkt söylüyorsun “Neden mesaj atmadın?” diye. O kafaya gelmek, bence 40’lı yaşlara gelmek. Karşındaki de senin gibi tecrübeli oluyor. Daha eğlenceli bir oyun hâline geliyor. Eskiden o ilişkileri yıpratan, kötü taktik oyunları, tatlı oyunlara dönüşüyor.
Daha önce bir evlilik yaşadın ama genel anlamda sormak istiyorum. Evlilik, çocuk gibi konulara sıcak bakıyor musun?
- Bence evlilik çok zor ama bütün kadınların mutlaka bir kere evlenmesi lazım. İnşallah doğru insan olur ve evlilikleri devam eder ama devam etmiyorsa da üzülmemeleri lazım. Çünkü o gazın alınmış oluyor. Hani arkadaşların evleniyor, herkes beyaz gelinlik giyiyor ya... Sen de evlenmek istiyorsun haliyle. Herkes o beyaz gelinliği giyip hayatının en güzel gününü yaşamalı bence. Sonraki ilişkilerinde bir beklenti içine girmiyorsun. Bence evlenip ayrı evlerde yaşamalı insanlar. Ya da arada sırada yalnız kalabilecekleri bir ortam olmalı. Aynı evde yaşamak dünyanın en zor şeyi. Ev ne kadar büyük olursa olsun, o evde kocan bile sana batıyor.
Çocuk konusunda ne düşünüyorsun? İster misin çocuğun olmasını?
- Ben âşık olduğum erkekten çocuk yapmak istiyorum. Onun dışında illa çocuğum olsun diye delirmiyorum. Evlendiğim zaman ikimiz de çocuk istiyorduk. Ben zaten evlenir evlenmez hamile kaldım, maalesef düşürdüm. Ondan sonra da zaten boşandım. Ama dediğim gibi, âşık olduğum erkekten bir parça, aşkımızın meyvesini istiyorum tabii ki.