Av. Özgür Aksoy Konferans Salonu’nda düzenlenen törende konuşan Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, hukuka katkı ödülünü bugüne kadar 4 kez verildiğini hatırlattı.
GÜRKAN ALTUN: DAĞDEVİREN’IN KARARLARI UMUT OLDU
Bursa Barosu’nun 110 yıllık tarihinde hukuk ve çevre mücadelesinin yanı sıra pek çok acı olay da yaşandığını belirten Altun, “Mesleğimiz her geçen artan saldırılarla karşı karşıya. 3 Temmuz 2017 tarihinde bir yürüyüş gerçekleştirdik. Çünkü bir meslektaşımız öldürülmüş, pek çok meslektaşımız da görevlerinden ötürü silahlı ve bıçaklı saldırıya uğramışlardı. Buna dikkat çekebilmek için bir günlük iş bırakma eylemi ve sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdik. Gerçi sessiz planlamıştık ama pek de sessiz olmadı. Çünkü her halükarda avukatların sesini kesmek biraz zor. O gün bir şey oldu. Biz yaşam hakkımız için yürüyüş yaparken, duruşması olan meslektaşlarımız mesleki mazeretleri nedeniyle duruşmalara girmediler. Avukatların duruşmaya girmedikleri bir mahkeme de Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesi idi. O mahkemenin hakimi Sayın Levent Dağdeviren o gün avukatların duruşmaya çıkmadıkları bir dava dosyasında örnek bir karar verdi. Yaşam hakkına ve Bursa Barosu Yönetim Kurulu kararına vurgu yaptı ve meslektaşlarımızın yaşam hakkına dikkat çekmek için yaptıkları eylem nedeniyle duruşmaya gelmedikleri düşüncesiyle her iki tarafı da mazeretli sayarak duruşmayı sonlandırdı. Zabıt kısaydı. İçerik iki üç cümleden ibaretti ama hukuk camiasında etkisi bir anda çığ gibi büyüdü, görevini yaparken saldırıya uğrayan hakim, savcı ve avukat olmak üzere tüm Hukukçuların ve hatta doktorların umudu oldu. Yönetim kurulumuz da bu çerçevede bu yıl beşincisini verdiğimiz hukuka katkı ödülünü kendisine vermeyi uygun buldu” dedi.
DAĞDEVİREN: KENDİMİ SANIĞIN, MAĞDURUN YERİNE KOYARIM
Altun’un ödülünü sunmak üzere sahneye davet ettiği Bursa 17. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Levent Dağdeviren de, mesleğini icra ederken her zaman adalet ve vicdan duygusundan uzak kalmamaya çalıştığını ifade etti. Empati yapmaya özen gösterdiğini belirten Dağdeviren, “Bazen kendimizi sanığın yerine koymamız, bazen mağdurun yerine koymamız gerekiyor. Bazen bir sanığa görünüşe göre az ceza vermek vicdanlı bir yaklaşım oldu, bazen de fazlaca ceza vermek daha vicdanlı oldu. Çünkü bazen o eylemin karşılığı olan cezayı vermediğimizde kamu vicdanı daha ağır yara alabilir ve asıl vicdansızlık o olurdu” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmıştı ve “Takdir büyük Türk milletinindir” dediğini hatırlatan Dağdeviren şöyle konuştu:
“O zaman bir şey yapmak lazımdı. FETÖ’cü hainlerin, kumpasçıların tavırlarına biz de tamamen hukuki çerçevede cevap verebilirdik. İçim içimi yiyordu. O zaman o suçları irdeleyen dairesinin vermiş olduğu bozma ilamını değerlendirdim. İlker Başbuğ Paşa ile ilgili Yargıtay ilamı da emsal olabilirdi. Mahkemenin onu yargılama yetkisi yoktu. Bu doğrultuda bir yazı yazdım. Gazetelerde İlker Başbuğ’a umut ışığı olacak karar şeklinde yayınlandı. Benim çocuklarıma mirasım olacak iki üç şeyden biridir bu.”
“ÖZGÜR AKSOY SON DERECE ÖZEL KİŞİLİKTİ”
Gemlik’te görev yaptığı sırada tanıdığı Av. Özgür Aksoy ile ilgili anılarını anlatırken duygulanan Levent Dağdeviren, “Son derece özel bir kişilikti. Tiyatro sanatçısı, şair. Hukuku son derece zarif icra ediyordu. Mesleğine saygısı çok fazlaydı” dedi.
“Duruşmalarda ‘ben avukat olsam hakimin nasıl davranmasını isterdim’ diye düşünürüm hep” diyen Dağdeviren, ödülden ötürü Bursa Barosu Yönetim Kurulu’na, kendisini bugünlere getiren ve o an salonda bulunan annesine ve ailesine de teşekkür etti.
Konuşmanın ardından Dağdeviren’e ödülünü Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi savcılarından Muhammet Zeki Bayraktar birlikte verdi.