Seminerde Uzman Antropolog ve Tarih Araştırmacısı M. Levent Sevik ve zoom üzerinden Arslantepe Kazı Başkanı ve Roma Sapienza Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Francesca Balossi konuşmacı olarak yer aldı.
Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan, seminerin açılışında yaptığı konuşmada Türkiye’de 19 yerin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığını belirterek, bu sayı ile Türkiye’nin 193 devlet arasında 16. sırada bulunduğunu söyledi.
Özaslan, “Türkiye, 84 aday mirasla da dünyada 1. sırada yer alıyor. Bu 84 aday mirastan biri de İznik. Eğer kabul edilirse Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık'tan sonra İznik, Bursa’mızın 2. dünya mirası değeri olacak. UNESCO’da dünya mirasları kültürel ve doğal olmak üzere ikiye ayrılıyor. Türkiye’deki 19 dünya mirasından ikisi hem kültürel hem de doğal miras statüsünde bunlara da karma miras deniyor. Bunlar da Kapadokya ve Hierapolis. Bu ikisi dışındakilerin hepsi kültürel miras. Bursa’da Nilüfer Misi’de Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi açmayı planlıyoruz” dedi.
Uzman Antropolog ve Tarih Araştırmacısı M. Levent Sevik de seminerde Türkiye’nin UNESCO dünya miraslarıyla ilgili tarihsel hikâyelerini ve ilgi çeken noktalarını katılımcılarla paylaştı.
Seminere zoom üzerinden katılan Arslantepe Kazı Başkanı ve Roma Sapienza Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Francesca Balossi ise Arslantepe kazısının dünya tarihi açısından önemini anlattı.
Balossi, Arslantepe’nin 1961 yılından beri kazıldığını belirterek, kazılarda çalışan işçilerin de 40 yıldır aynı ailenin mensupları olduğunu söyledi.
Arslantepe’nin 4 bin yıllık bir yerleşim olduğunu ifade eden Balossi, şöyle devam etti:
“Arslantepe, tabakalar halinde ve her tabakada yerleşimler var. Tepe, bir Hitit başkenti ve Geç Hitit dönemine ait. Çok güzel bir kapı ve sur duvarları bulduk. Arslantepe Sarayı ile ilgili olarak 4 bin metrekarelik bir alanı açtık. Hâlâ kazılar devam ediyor. Sarayın yanı sıra M.Ö. 3400 yılına ait Arslantepe Saray Tapınağı, Saray Karşılama Avlusu, Saray Silah Odası gibi yerleri ortaya çıkardık. Silah odasından çıkan kılıç ve mızraklar dünyanın en eski metal kılıçları. Bu metal kılıçlar çok büyük ve duvarlara asılıyor. Bunları kullanmak için değil, güçlerini göstermek için yapmışlar. Yine 250 farklı mühür bulduk; bunlar kişi ya da ailelere ait olabilir diye düşünüyoruz. Arslantepe sarayı büyük olasılıkla yangınla yok oldu. Çünkü genelde insanlar yer değiştirirken eşyalarını da beraberinde götürür. Ancak kazıda böyle bir şeye rastlamadık, eşyalar korunmuş. Büyük ihtimalle ateşle duvarlar devrildi ve içindekiler olduğu gibi kaldı.”
Balossi, Arslantepe kazısının dünya tarihi için önemli olmasının nedenini ise eski devlet sistemlerini anlatacak bir kazı olması olarak açıkladı.
Seminerin sonunda Mimarlar Odası Bursa Şubesi Sekreter Üyesi Hasan Ertaş, Uzman Antropolog ve Tarih Araştırmacısı M. Levent Sevik’e teşekkür plaketi takdim etti.