AA muhabirine, hastalık sürecini anlatan 55 yaşındaki Temizaş, koltuk altında beze oluştuğunu fark ettiğini ve şüphe duyarak KETEM'e başvurduğunu söyledi.
Bezeyle ilgili olumsuzluk çıkmadığını ancak gaita testinde kan görüldüğünü belirten Temizaş, "Beni yönlendirdikleri hastanede yapılan taramalarda erken evre rektum kanseri olduğumu öğrendim. İlk olarak kapalı ameliyat oldum. Ameliyatın ardından ışın tedavisi ve kemoterapi aldım. Şu anda tedavim bitmiş durumda ve 7'nci ayın içindeyiz. Kanseri yendim, çok mutluyum." dedi.
KETEM'in ve erken teşhisin önemini bir kez daha anladıklarına dikkati çeken Temizaş, 40 yaş ve üzerindeki kadınlara mutlaka KETEM'e başvurup testlerini yaptırmalarını önerdi.
Bursa Şehir Hastanesi Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Yalkın da hastanın rutin taramalarını gastroskopi ve kolonoskopiyle yaptıklarını aktardı.
Rektum olarak adlandırılan, bağırsağın çıkış tarafına yakın bir bölgede erken evrede kanser oluşumu belirlediklerini dile getiren Yalkın, şöyle devam etti:
"Görüntülemelerini yaptıktan sonra ameliyata uygun bulduk ve kapalı (laparoskopik) kalın bağırsak ameliyatı yaptık. Ameliyattan sonra herhangi bir problem yaşamadık. Hastamız daha sonra evrelendirmesine göre uygun kemoterapisini ve radyoterapisini aldı. Şu an karnıyla ilgili herhangi bir problemimiz yok. Bu dönemde biraz kilo vermişti ama şimdi eski kilosuna geri döndü."
Kanser hastalarına "en hızlı ve etkili yöntemlerle" tedavi
Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Nidal İflazoğlu ise tedavinin uygulandığı Bursa Şehir Hastanesinde, Cerrahi Onkoloji Kliniği olarak, multidisipliner yaklaşım gerektiren ve "çağın vebası" diye tanımlanabilecek kanseri tedavi ettiklerini belirtti.
Hastaları olabilecek en hızlı ve etkili yöntemlerle tedavi etmeye çalıştıklarını kaydeden İflazoğlu, "Bunun için yaptığımız ameliyatlar çoğu zaman laparoskopik, minimal invaziv cerrahi dediğimiz yöntemlerle olabiliyor. Hastanemizde özofagus, mide, kalın bağırsak ve ince bağırsak kanserlerini pek çok hastamızda kapalı yöntemlerle tedavi edebilmekteyiz." diye konuştu.
İflazoğlu, kapalı yöntemle yapılan ameliyatların açık cerrahiye göre hastaya büyük avantaj sağladığını vurguladı.
Açık cerrahide kesilerin (insizyon) büyük olduğunu, bunun da yara enfeksiyonları ve ayrışmaları ile fıtıklara yol açabildiğini anlatan İflazoğlu, "Kapalı ameliyatın bir diğer avantajı, hastaların ameliyat sonrası ağrılarının çok daha az olması, çok daha erken ayağa kalkmaları şeklindedir. Onkolojik olarak, hastalığın tedavisi anlamında açık veya kapalı ameliyat arasında hiçbir fark yoktur. Bu konuda hastalarımızın endişe etmesine gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.
İflazoğlu, hastane bünyesindeki Onkoloji Konseyinde her kanserli hastanın durumunun ayrı ayrı görüşüldüğünü ve ortak kararla tedavi algoritması belirlenerek hastalara bu tedavilerin uygulandığını sözlerine ekledi.