Dünya Gazetesi'nden Okan Altan'ın yazısında şunları aktardı:
20 yıl öncesinde Megane II’nin Oyak-Renault fabrikasında üretime hazırlandığı dönemden itibaren Türkiye’nin otomotiv üretim gücünü ve tedarik zincirinin sağlamlığını çok yakından öğrenmiş olan Carlos Tavares, şimdi Stellantis’in küresel CEO’su olarak, giderek parçalanan dünyanın çok kırılgan şartlarına rağmen tam 14 marka ve iki mobilite şirketinin taahhütlerinde ilerleme kaydederken Türkiye için de verimlilik ve kârlılık başlıklarına odaklanmış.
Usta otomotiv yöneticiliğinin yanında gerçek lisanslı yarışçı kimliğiyle de tanıdığımız Tavares’in rekabetçi tavrı, entegre, sürdürülebilir ve teknoloji odaklı bir mobilite sağlayıcısı olma vizyonu Dare Forward 2030 stratejisiyle de gelecek ve değer üretmeye başladı. Hatta, şu anda belki batmış olacak olan bazı markaların bile hayatta kalmasını sağladı.
Tofaş’ta mevcut Fait Doblo üretiminin 2023 yılı sonuna kadar uzatılmasına dair değerlendirmeler de devam ederken; Paris Mondail de l’Auto salonlarında AutoBest jürisine özel söyleşide kendisine hemen çok merak edilen, Tofaş ve Stellantis Türkiye’nin yakın vadeli planlarını sordum. Tavares’in verdiği cevabı, yorumsuz paylaşmak istiyorum:
“Öncelikle çok kârlı olduğumuz fakat çok da maliyet rekabetinin olduğu Hafif Ticari Araç işimizde, Türkiye’de bu alanda üretim yapan Ford gibi çok güçlü rakiplerin karşısında, verimliliğimizi korumaya çalışıyoruz.
Bu yönde rasyonel bir kararla yeni nesil Doblo’yu da, güncel Peugeot, Citroen ve Opel versiyonlarının bir türevi olarak üretme imkanını değerlendirdik. Tofaş’ın kesinlikle çok iyi yöneticileri olan çok iyi bir fabrika olduğunu çok iyi biliyorum. Bildiğiniz gibi; uzun yıllar önce Bursa’da ben de çalıştım ve oradaki üreticilerin yüksek niteliklerini çok yakından tanıyorum. Türkiye’nin çok çalışkan bir rekabetçi tedarik üssü olmasına da ayrıca saygı duyuyorum. O sebeple Türkiye ve tedarikçileriyle ilgili hiç bir sorunuz olmadığını da söylemeliyim.
Elbette, yeni kararlarımızı sonuçlandırmadan önce oradaki ortaklarımızla bazı meseleleri görüşmemiz gerekiyordu. Türkiye’de satış ve pazarlama alanları dahil olmak üzere daha da iyi yapabileceğimiz çok iş olduğunu konuşuyoruz.
Ne kadar zaman alacağını tahmin edemesek de, Bursa için planlarımız olacağından eminiz. Ancak, görüşmelerimiz tamamlanmadan planlarımız hakkında açıklama yapmayacağız. Türkiye’de olabilecek sinerjiler için ortak bakış getirmek istiyoruz. Tüm markalarımızın büyük başarıyla çalıştığı ülkenizin çok sevdiğimiz pazarında kolaylıkla yüzde 35 pazar payına ulaşabiliriz. Fakat, sadece üretim tarafında değil satış ve pazarlama tarafında da çok sağlam bir temel bütünlüğü oluşturmamız gerekiyor. İşbirlikçilerimizle tüm bu görüşmeler, bir kaç hafta daha sürecek… Çok olumlu sonuçlara ulaşacağımıza fazlasıyla inanıyorum.
Sinerjileri maksimize edip, Türkiye’de istikrarlı liderliği oluşturacağımız, yapabileceğimiz her şeyle ilgili net bir anlaşma sağlanıncaya kadar planlarımızı açıklamayacağız…”
Böylece Tavares’in sözlerinden, Türkiye’nin dinamizm ve motivasyonla çalışanlarına duyduğu güveni ve memnuniyeti anlıyoruz. Ayrıca, Bursalıların üretim kaliteleri, yetkinlik, işlerini tutkuyla ve özveriyle en iyi şekilde gerçekleştirdiklerinden de başka konuşmalarında bahsediyordu.
Sadece 2021 Ocak ayında kurulmuş olan Stellantis’in tüm dünyadaki operasyonları birleşirken ve tüm paydaşlarının birlikte hareket edeceği XXL boyutunda bir otomotiv devi olurken; pandemi, ekonomik krizler sonrasında da savaş sıkıntılarına rağmen bu kadar ileriye gitmeleri, tüm finans çevrelerinin beklentilerinin üstünde bir başarıyla gerçekleşiyor.
Son olarak bir ekleme yapayım; Türkiye’de de tüm Stellantis markalarının yüzde 31’lik pazar payının yüzde 35’e çıkmasının da, Tofaş’a gelecek yepyeni bir modelin üretimiyle kolaylaşacağını da, şahsen düşünüyorum…