İspanyol Hastalığı, internet kaynaklarına göre tüm zamanların en korkunç hastalığı:
“İspanyol gribi veya İspanyol nezlesi, 1918 - 1920 yılları arasında H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıdır. İspanyol Gribi, 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın (o dönemde yaşayan nüfusunun % 5'i) ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgın olmuştur. İspanyol Gribinin bir özelliği, zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıdır.
Salgın İspanya'da başlamamıştır. İspanyol nezlesi olarak adlandırılmasının nedeni, İspanya'nın Dünya Savaşı'nda yer almamış olması ve askeri sansür nedeniyle diğer Avrupa devletlerinde salgından söz edilmezken İspanyol basınının salgın konusunu ilk kez gündeme getirmiş olmasıdır.
İspanyol Nezlesi vakalarına 1922 veya 1923'ten sonra rastlanmamıştır.”
Yazan: Operatör Doktor Emin
Bursa Mecmuası, Sayı:26 sayfa: 408-411, 1336-1920
Çeviren: Sevgin KARAOĞLU İNCE
Alelâde ism-i fennisi influenza (nöbetli ve şiddetli nezle suretinde yeni bir hastalık) iken geçen seneki istîlâsına İspanya’dan başlaması itibâriyle İspanyol hastalığı namını alan bu bulaşık ve sırnaşık hastalık iki haftadan beridir şehrimizde de icrâ-yı hükm etmeye başladı. Bu hastalık ile hastalığa yakalanmak çareleri hakkında pâyitaht matbûâtında maa-ziyadetin (fazlasıyla) pek kıymetdâr ve pek dakik izâhât mevcûd olduğu için bu hususta tatvil-i kelâm’dan sarf-ı nazar ederek (sözü uzatmaktan vazgeçerek) hastalığın yalnız Bursa’da ki sûret ve seyri hakkında bazı malûmât i’tâsı (bilgilerin verilmesi) muvâfık görülmüştür.
Az çok sıhhatlerine i’tinâ edenlerce, bilhassa hıfzıssıhhâ kitablarını karıştıranlarca malumdur ki herhangi bir hastalığın vuku’u için esbâb-ı mûcibe ve esbâb-ı müheyyi’ diye ayrılan iki sebebin vücuduna ihtiyaç vardır.
Denebilir ki hemen ale’l-umûm hastalıkların esbâb-ı mûcibesi kendilerine mahsus mikropların ağız, burun, boğaz veyâhud cild gibi aksâm-ı vücudun bir veya bir ikisinden dâhil-i beden olmasından ileri gelir. Esbâb-ı müheyyi’ ise soğuk algınlığı, gıdasızlık, yorgunluk, zayıflık, keder vesâire gibi ba’zı ifrâtlardan ibârettir. İşte İspanyol hastalığının da kendine mahsus olan mikrobu ağız veya burun vasıtasıyla vücuda girer. Esâsen bu mikroplar hasta olanların burun ve ağız ifrâzâtında mebzûl (çok) olarak bulunduklarından bu ifrâzât ile temâsa gelenler ekseriyetle İspanyol hastalığına yakalanırlar. Temâs keyfiyeti hastanın aksırmasıyla karşısına tesâdüf eden şahsın yüzüne ve gözüne gözle görülmesi mümkün olmayan tükürük ve burun ifrâzâtı habbelerinin isâbet etmesi veya hastanın bardağından bir şey içilmesi suretinde hâsıl olur. Ancak bâlâda (yukarıda) zikreylediğimiz sebeb-i mühimi olmadıkça İspanyol hastalığına tutulmak imkânsız gibidir. Bilhassa soğuk algınlığı hastalığın tekvîni (var olması) hususunda en büyük bir ameldir ve bize de en ziyâde nazar-ı dikkati celb etmek istediğimiz nokta budur.
Bursa’mıza tabiatın bahşeylediği sıcak maden suları bir vâsıta-i şifâ olduğu kadar hüsn-ü isti’mâl edilemedikleri takdirde bir vâsıta-i marazdır da. Binâberin (bundan dolayı) bu noktaya bervech-i zîr (aşağıda olduğu gibi) nazar-ı dikkati celb ederim.
Kaplıca ve hamamların soğuklukları daha doğrusu soyunup giyinecek mahalleri behemehâl soba ile mütemâdî surette ısıtılmalıdır. Hiç olmazsa İspanyol hastalığının hüküm-fermâ olduğu şu sıralarda herkes hamama veya kaplıcaya girmekten ihtirâz etmelidir (kaçınmalıdır). Yahud hamama girecekler hiç değilse istihmâmlarına (yıkanmalarına) kifâyet edecek kadar yani 5-10 dakika kadar hamamda kalmakla iktifâ ederek ve havuzlara girmeyerek hemen çıkmalı ve giyinmeli ve mahfuz bir surette yani elbisesine sarınarak ve bürünerek hanesine avdet etmeli ve o gün hanesinden çıkmamalı ve sıcak bir odada oturmalıdır. Hamamcıların müşteriye verecekleri takımların behemehâl kaynamış veya etüv’den geçmiş olmasına i’tinâ edilmeli yahud ki herkes kendi hamam takımı ile hamama gitmelidir. Hamamdan çıktıktan sonra süratle giyinmeli ve giyindikten sonra sıcak bir çay bilhassa tarçın kabuğu ile hazırlanmış bir çay içmelidir. Hatta her hamamda tarçın çayı ihzârı ve sermayesine az bir kâr ilavesiyle müşterilere (fakat gayet temiz bir halde) sattırılmasının taht-ı mecburiyete alınması şâyân-ı temennidir.Hulâsa lehü’l-hamd (ona hamdolsun) bu sene hastalık hafif bir şekilde seyreylediği için bilâ-lüzûm ve yalnızca mekteplerin tatili cihetine gidilerek hastalığı vahim bir şekle sokabilecek olan kaplıcaları nazar-ı itibara almamak muvâfık fenn-ü maslahat olamaz. Ahâlimizin kaplıcaya olan inhimâk ve i’tiyâdları ile kaplıca ve hamamlarda tedâbir-i mahmiye’ye (korunma tedbirlerine) katiyen riâyet etmemeleri ve hassaten ta’ab derecesine (eziyet derecesine) kadar yıkanmaları hamamdan çıktıktan sonra açık saçık bir halde vakit geçirmeleri herkesçe malumdur. Bu haller ise soğuk algınlığı ve yorgunluk gibi hastalığı tehiyye eden iki mühim sebebi teşkil eylediklerinden İspanyol hastalığının şehrimizde intişârına (yayılmasına) ve vehim-i ihtilâtât (yersiz korku) yapmasına yegâne sebebdir. Nitekim aynı mütâlaâ alelâde zamanlarda husûle gelen zatürre; zatülcenb ve böbrek iltihabları hakkında da vâriddir. İddia edebilirim ki Memâlik-i Osmâniye’nin hiçbir yerinde Bursa’da tesadüf edildiği kadar zatülcenb, zatürre ve böbrek hastalıklarına tesadüf edilmez. Tedkik olunsun, İspanyol hastalığına tutulanların yüzde sekseni ve belki ziyâdesi bir iki gün evvel hamam ve kaplıcaya girip çıkanlar teşkil eder. İlk nazarda pek basit görünen fakat hakikatte pek mühim bir hastalık âmili olan hamam ve kaplıcaların İspanyol hastalığını i’tibâra alacaklarını ümid etmek isterim.