Dr. Mustafa Çağlar çocukların büyük bir çoğunluğunun altını istem dışı ıslattığını belirterek önemli bilgiler paylaştı. Dr. Çağlar, “Altını ıslattığı için çocuğa bağırmak, hakaret etmek, suçlamak, cezalandırmak, çocukta özgüven kaybı, içine kapanma, sosyal izolasyon, okul başarısında düşüklük, depresif eğilimler, suçluluk duygusu gibi oldukça ciddi psikososyal sorunlar ortaya çıkarabilir. Hemen ve önemle belirtmeliyim ki altını ıslatmanın kendisinden çok, bu çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar vermektedir. Bilinçli ya da bilinçsiz eğer bir çocuk altını ıslatıyorsa rahatsız olduğu bir durum var demektir. Alt ıslatma davranışının yaygın olması bunun önemsiz olduğu anlamına gelmez. Eğer çocuk 5 yaşını doldurmasına rağmen hala altını ıslatmaya devam ediyorsa profesyonel yardım almalıdır. Tedaviye başlamadan önce çocuğun motive edilmesi gerekir. Bunun içinde anne babanın çocukla sıcak bir iletişim kurması, problemin çözüleceğine dair çocuğa güven vermesi gerekir. Her çocuk sabah uyandığında kuru kalkmak ister. Yatağını ıslattığı zamanlarda bu durumdan dolayı sıkıntı ve utanç duyar. Bu sorunu düzeltmek için su içirmemek ya da gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak hastalığın tedavisi için kökten bir çözüm değildir. Sadece yatağın o gece kuru kalmasını sağlar” dedi
ALTINI ISLATAN ÇOCUKLARA NASIL YAKLAŞILMALI?
Altını ıslatan çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğine değinen Opr. Dr. Mustafa Çağlar şunları söyledi:
“Çocukların gün boyu okulda az sıvı alıp çok terleyerek su kaybetmelerinden sonra akşama doğru eve gelince içtikleri sıvı miktarını kısa sürede artırmaları ve özellikle akşam saatlerinde çok sıvı almaları birçok yatak ıslatma olayının temel faktörüdür. Sadece buna yönelik bir yaşam tarzı değişikliği bile birçok çocukta gece altına ıslatmayı önleyebilir. Çok erken ve baskıcı tuvalet eğitiminin yatak ıslatma ve idrar kaçırmada rolü olduğu savunulur. Özellikle, çocuklara idrar tutmaya alışacağı zannıyla ceza ve baskı uygulamak son derece sakıncalıdır. Gece idrar kaçırma tedavisinde kısa sürede inanılmaz bir tedavi metodu yoktur. İlgi, sabır, anlayış ve tedavi eden doktor ile aile ve çocuk arasındaki işbirliği başarının püf noktasıdır. Hiç su içirmemek ve gece rastgele saatlerde çocuğu uyandırmak, hastalığı tedavi etmez, sadece yatağın o gecelerde kuru kalmasını sağlar. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır. Bunun yerine ödüllendirme, motivasyon ile çocuğa destek olunmalıdır. Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gerekmektedir.”
(İHA)