İstanbul
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, "e-Devlet Kapısı'nda kullanıcı sayımız 62 milyona ulaştı, geçen sene 3,5 milyar işlem yapıldı. Bu anlamda e-Devlet Kapısı'na sahip olup bu kadar kullanıcısı olan başka bir ülke yok." dedi.
Türkiye'de farklı düzey ve alanlarda eğitim alarak dünyanın çeşitli ülkelerinde kariyerlerine devam eden "Türkiye Mezunları", Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından düzenlenen Türkiye Mezunları Forumu'nda bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Koç, moderatörlüğünü yaptığı "Teknolojik Dönüşüm ve Kalıcı Değerler" panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dijital dönüşümü hakkında bilgi verdi.
Dijital ve teknolojik dönüşüm denildiği zaman akla gelen en önemli konulardan birinin kamunun dönüşmesi olduğunu belirten Koç, "Çünkü kamu dönüşmediği zaman ne yazık ki özel sektör de dönüşemiyor. Bizim de dönüşümde en önemli paydaşlarımızdan birisi hepimizin de çok yakından kullandığı e-Devlet Kapımız. e-Devlet Kapımıza baktığımız zaman bu bir süreç. 1990'larda başlayan çalışmalar, 2000'lerde hızlanıyor. 2010'lara doğru daha da hızlanan bir süreç ve sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı zamanında 2008 yılında bizim için bir milat diyoruz. 2008 yılında açıyoruz biz e-Devlet Kapısı'nı..." ifadelerini kullandı.
"e-Devlet'te 6 bin 700'ün üzerinde hizmet var"
Ali Taha Koç, dijitalleşmenin bir süreç olduğunu ve hemen bir anda gerçekleşmediğini aktararak, şunları kaydetti:
"2008 yılında e-Devlet Kapımız açıldığında sadece 22 dijital hizmetimiz vardı. Birçok Bakanlığımızın bile daha fazla hizmeti var şu anda. e-Devlet, 15 yaşında ve her sene üstüne ekleye ekleye geldi. Şu anda 6 bin 700'ün üzerinde hizmeti olan bir kapımız var ve dünyanın en büyük partalına sahibiz. Burası niye bizim için değerli? Çünkü e-Devlet sayesinde artık vatandaşlarımız kağıt basmıyorlar, bürokrasiyle uğraşmıyorlar, kurumlara gitmiyorlar, 7/24 istedikleri hizmetleri alabiliyorlar. e-Devlet Kapısı'nda kullanıcı sayımız 62 milyona ulaştı, geçen sene 3,5 milyar işlem yapıldı. Bu anlamda e-Devlet Kapısı'na sahip olup bu kadar kullanıcısı olan başka bir ülke yok. Yani 3,5 milyar kez vatandaşlarımız kamu kurumlarına gitmedi. Bunun sayesinde de kamu kurumlarımız daha rahat işlerini yapabildiler."
Koç, dijital dönüşümün sadece teknolojiyi kapsamadığını, insan, süreçler ve teknolojinin bütüncül dönüşümünü içerdiğini belirtti. Bu anlamda YTB'nin bugünkü etkinliğinin değerli olduğunu ifade eden Koç, "Burada YTB ile yapılan çalışmalardan en önemli unsur olan insanı konuşuyoruz. Çünkü insan aynı zamanda süreçlerin kararını veren kişi, teknolojiyi yazan ve kullanan kişi… Bu 3 sacayağının hepsinde etkisi olan bir faktör; insan. Bu anlamda burada YTB tarafından eğitilen ve geliştirilen arkadaşların gittiği ülkelerde ve kurumlarda bu dijital dönüşümü hayata geçirmek için çalışmalar yapacağına eminiz." diye konuştu
"Türkiye'nin Yüzyılı'nı Dijital'in Yüzyılı yapmak istiyoruz"
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Koç, insanın olmadığı ve insan odaklı olmayan bir teknolojinin kimseye faydası bulunmayacağını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yapay zeka dediğimiz teknolojiyle konuşma bile hazırlanabiliyor, ödev yapılıyor. Artık bunların yapıldığı bir dünyada insani değerlerimizi nasıl ayakta tutacağımızı konuşacağız. En önemlisi de bizim için Türkiye'nin Yüzyılı, Dijital'in Yüzyılı olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde biz Türkiye'nin Yüzyılı'nı Dijital'in Yüzyılı yapmak istiyoruz. Artık çağı yakalayan bir ülke olmaktan çağa yön veren bir ülke olmak istiyoruz. Bu anlamda da çok başarılı örneklerimiz var. Özellikle savunma sanayinde yaptıklarımız bize ilham kaynağı oluyor. Savunma sanayinde şu anda nasıl paradigmaları değiştiren ürünler üretebiliyorsak aynı şekilde dijital teknolojilerde de paradigma değiştiren ürünler üretebileceğimize inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde inşallah Türkiye'nin Yüzyılı'nı da Dijital'in Yüzyılı yapma amacıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz."
"Uluslararası varlık fonlarının yönetimindeki varlıklar 11,4 trilyon doları aştı"
Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetimi AŞ Genel Müdürü Salim Arda Ermut ise "Küresel Ekonomi ve Yeni Trendler" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye mezunları ile birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Varlık fonlarının küresel ekonomik etkilerine değinen Ermut, "2002 sonunda uluslararası varlık fonlarının yönetimindeki varlıklar, dünyada 11,4 trilyon dolar seviyesini aştı. Uluslararası varlık fonlarının halka açık şirketlerdeki yatırımları ise geçtiğimiz yılın aralık ayında 4,84 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Gelişen teknoloji ile birlikte metaverse, blockchain gibi kavramlar da hayatımıza girdi ve bunlarla beraber bu yapılan yatırımların özellikle yapılış şekilleri, risk getiri yapıları ve beklentiler de değişmeye başladı." dedi.
"Varlık fonlarının yaptığı ve yapacağı yatırımlar biraz daha önem kazandı"
Salim Arda Ermut, ekonomik ve sosyal alanda dünyada olumsuz etkilerin yaşandığı bir zaman diliminde bu tip varlık fonlarının yaptığı ve yapacağı yatırımların biraz daha önem kazandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Özellikle pandeminin en kötü, en ağır yaşandığı dönemlerde aynı zamanda Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yapmaktaydım. Bütün sektörler arasında en doğrudan ve en ağır şekilde etkilenen sektörlerden birisiydi havacılık sektörü ve o dönemde 'zarardan en az etkilenecek şekilde bu şirketimizi nasıl geleceğe taşırız, bu dönemden nasıl sağ çıkmasını sağlarız' diye konuştuğumuz zor bir dönemden geçmiştik. Fakat şimdi baktığımızda pandeminin etkisi azalmaya başlar başlamaz Sayın Cumhurbaşkanımız ve devlet büyüklerimizin de politik irade ve siyasi kararlılıkla verdiği destekler sayesinde Türk Hava Yolları, dünyada krizin etkilerini en hızlı şekilde atlatıp en yüksek karlılık seviyelerine, en başarılı performans değerlerine ulaşan şirketlerden biri haline geldi."
Stratejik olarak o dönemdeki risklerin pek çok başka fırsat kapısını açtığını aktaran Ermut, Türk Hava Yolları örneğinde olduğu gibi dünyadaki pek çok şirketin de bu dönemde bu dönüşümlerle birlikte kendine yeni stratejiler, yeni hedefler belirlediğini söyledi.
"Portföyümüzde toplam 7 sektörden 29 şirket var"
Varlık fonu olarak ortaya çıkan yeni hedefler ve stratejilere uygun olarak yol haritalarını çizdiklerini belirten Ermut, "Portföyümüzde toplam 7 sektörden 29 şirkete sahip olan bir varlık fonuyuz. Toplam olarak özetlediğimizde, varlıklarımız iki lisans ve ayrıca 46 gayrimenkulden oluşuyor ve bu varlıkların değerini üst seviyeye çıkarmak, Türkiye içindeki stratejik yatırımlara destek sağlamak, yurt dışı stratejisini ve rekabetçi şirketleri destekleyen sermaye yatırımları yapmak, özellikle finansal piyasalarda iyileşmeyi, derinleşmeyi desteklemek ve bu doğrultuda stratejik adımları atmak bizim öncelikli görevlerimiz." diye konuştu.
"İstanbul Finans Merkezi yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir yatırım olacak"
Salim Arda Ermut, İstanbul Finans Merkezi'ne ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu yatırım yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir yatırım olacak. Özellikle regülatif tarafta sağlanan bazı avantajlarla da finans alanında faaliyet gösteren uluslararası şirketler için üs olacak bir yer, bir ekosistem olmasını planladık. Bu tip yatırımlarla ilgili yapılan en büyük hatalardan biri bunları bir gayrimenkul yatırımı gibi görme eğilimi... Özellikle Türkiye'de en başta bu vizyon ortaya konulurken bununla mücadele edildi fakat burada aslında önemli olan birbirini destekleyecek ekosistemin eksik parçalarını tamamlayıp, buradan bir katma değer ve büyüklük oluşturup, Türkiye'nin finansal piyasalarındaki bu derinliğine de katkı sağlayacak, ülkemizin ekonomik anlamdaki stratejik hedeflerine de katkı sağlayacak bir yapı oluşturmaktı.
Türkiye Varlık Fonu olarak, fiziki olarak bu yatırımın altyapısını yapmış olduk. Bundan sonra da doğru kurumların orada konumlanmasını sağlayarak Türkiye'nin, İstanbul'un halihazırda oluşmuş olan finans merkezi potansiyelinin artık somut bir projeyle yatırım ortamına daha çok katkı vermesini hedefliyoruz. İstanbul Finans Merkezi, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasına ve finansal piyasaların gelişimine katkı sağlarken, yerli ve uluslararası şirketlere ve yatırımcılara da çeşitli yatırım ve iş imkanları oluşturacak. Şu anda bitme aşamasında. İnşallah önümüzdeki aylarda buranın faaliyete geçmiş olduğunu göreceğiz."