Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, TFF'nin Beykoz/Riva'da yer alan idari merkezinde bir basın açıklaması yaptı. Olağan TFF Yönetim Kurulu toplantısının ardından yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle;"Medyamızın değerli temsilcileri... hepiniz hoş geldiniz!
Bugün burada buluşmamızın tek sebebi Galatasaray-Trabzonspor maçında yaşananlar değil.
Sebep sadece bir hakemimizin verdiği kararların, futbol kamuoyunda yarattığı infial de değil.
Futbolcularımızın saha içindeki tutumları da bu toplantının tek sebebi sayılamaz.
Kulüp yöneticilerimizin dile getirdiği şikayetlere cevap vermek de değil amacım.
Meseleyi bunlardan ibaret sanmak yüzeysel kalır, asıl sorunu görmemize engel olur.
Uzun yıllardır futbolun içinde olanlar bana hak verecektir, her sezon tam da bu dönem de aynı tartışma yeniden başlar.
İsimler değişir, hakemler değişir, MHK'lar değişir, yöneticiler değişir, dedikodular, komplo teorileri, iddaalar değişmez, tartışmalar hiç bitmez. Hakem atamalarına şaibe düşürülmeye çalışılır. Büyüklerin kollandığı savunulur.
Bu Merkez Hakem Kurulu bu sezonu bitiremez denir istifa temennileri dile getirilir.
Şu hakem düdüğü assın, bu hakem kokartını atsın!
Bu sene önceki senelerden farklı olarak bunlara bir de bahis iddiası
ve kaos eklendi.
Bütün bunlar Türk futbolunun90'lı yıllardan beri beraberinde taşıdığı güvensizliğin sonucu.
Bu ortamda Federasyondan beklenen de bellidir. Ama ben bunları yapmayacağım.
Mesela; Nasıl ki hakem atamalarına karışmıyorsam, bağımsız kurullarım varken, hakemlere uygulanacak yaptırımlara da şahsen karar vermedim ve vermeyeceğim!
Koparılan gürültü nedeniyle Merkez Hakem Kurulu'muzun istifasını istemeyeceğim.Siz sanıyor musunuz ki Federasyon Başkanı olarak ben yaşananlardan üzüntü duymuyorum?
Benim bir değil iki büyük üzüntüm var. Birincisi Trabzonsporumuzun yaşadığı mağduriyete en az Trabzonlular kadar üzülüyorum.
Ancak bugün Trabzonspor'un canı yandığı için Trabzonspor'u konuşuyoruz. Düzen değişmedikçe yarın başka bir kulübün,başka bir camianın canı yanacaktır. Buna daha çok üzülüyorum. İkincisi , umut vaadeden bir hakemimizi kaybettiğimiz için üzgünüm.
Aynı şekilde davranmaya ve yaşamaya devam edersek, daha çok hakem kaybedeceğiz. Bunu görüyor ve daha da üzülüyorum.
Ama ben üzülmekle yetinecek bir konumda değilim.
Üzüntümün öfkeye dönüşmesine izin verme lüksüm de yok.
Benim görevim, Genel Kurul'un bana verdiği yetkileri kullanarak meseleye çözüm önerileri üretmek uygun ve uygulanabilir olanları hayata geçirmektir.
Şu an çözümle karşınızdayım!
Arkadaşlar,
Deniliyor ki, kurullar kirli ilişkiler içinde, hatta şampiyonu belirliyor. Kurulları da biz atadığımız için, buradan hareketle, Federasyon töhmet altında bırakılıyor.
Sanılıyor ki, atama yetkisinin verdiği güç bizi bu koltukta tutuyor. Hayır, bizim kullanmadığımız kullanılmasına izin vermediğimiz bu güce ihtiyacımız yok. Biz bu gücü Türk Futbolunun gelişimi doğrultusunda kullanılması için paylaşmaya hazırız.
Gelirlerimizi paylaştığımız gibi bu erki de ülke menfaatleri için paylaşırız.
Biz, "futbola" odaklanırız!
Yöneticilerin maç sonu yaptığı açıklamaları dinleyeceğimize genç yeteneklerin hayallerini dinlemeye daha fazla vakit ayırırız.
Penaltı mıydı değil miydi, top mu ele, el mi topa gitti, tartışmalarıyla uğraşacağımıza gençlerimiz hangi şampiyonaya gitti hangi şampiyona Türkiye'ye geldi onunla uğraşırız.Yani kulüplerin gelişimine altyapıya, oyuncu yetiştirme misyonumuza, tesisleşmeye, antrenör eğitimlerine Milli takımlara, organizasyonlara, engelli sporuna çocuklarımızın esenlik içinde futbol oynamasına daha da yoğunlaşırız.
Hep hayalini kurduğumuz yeni bir futbol kültürünün yeşermesi için canla başla çalışmaya devam ederiz.
Bugün 24 Şubat 2016. Bu tarihi bir kenara not edin!
Bugün uzun süredir ilgili organlarımızla üzerinde çalıştığımız, yeni sistemin kapılarını, işleyiş planını görüşlerinize ve uygulama sürecine açıyoruz. Daha önce bu sistemin ipuçlarını vermiştik.
Avrupa Şampiyonası sürecinden hemen sonra da kamuoyuna sunmayı planlıyorduk.
Yönetim Kurulu olarak adalet dağıtan Merkez Hakem Kurulu'nun Genel Kurul'un özgür iradesiyle ve üyelerin oylarıyla seçilmesinin hakem ataması ve uygulamalarıyla ilgili gereksiz soru işaretlerini ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Yani artık kurulları Federasyon atamayacak. Futbol ailesinin üyeleri seçecek.
Bu seçim olası bir etkileşimi de önlemek için Yönetim Kurulu seçimleriyle aynı yıl yapılmayacak.Dolayısıyla Yönetim Kurullarının hiç bir etkisi olmayacak.
Üstelik bu sistem sadece Merkez Hakem Kurulu ile sınırlı kalmayıp Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulları için de uygulanmaya müsaittir.
Bunun için Merkez Hakem Kurulu eski üyelerinden, Kulüpler Birliğine kadar futbolun tüm paydaşlarını bir araya getiren, uygulanabilir, özgün ve adil bir çözümün kurgulanması için Ortak Aklı harekete geçirecek bir çalıştay yapacağız.
Futbol adamlarının, yöneticilerin, sporcuların, hakemlerin katkılarını alarak, hukukçularımızın görüşlerine başvurarak yönetmeliklere yeniden şekil vereceğiz. Bu sistemin tüm ayrıntılarını netleştirip zaman kaybetmeden önümüzdeki sezon hayata geçirmeyi istiyoruz.
Evet, bu kararı şimdi açıklamamızda son dönemde yaşanan tartışmaların payı yok değil ama krizler aynı zamanda değişimi başlatmak için fırsattır.
Yani kriz; çözümü değil, takvimi etkilemiştir.
Gelin bu fırsatı daha da ileri götürelim biraz önce bahsettiğim çalıştayda sadece kurullarımızı değil paydaşlarımızı gerektiği gibi yansıtmayan Genel Kurul yapısı ve delege sistemini de gözden geçirip revize edelim.
Böylece bütün bu gündelik tartışmalar, güvensizlikler, gerginlikler son bulacak, hakem hataları Kurullarımızın kararları Türk futbolunun temel sorunu gibi görünmekten çıkacaktır.
Buradan futbol ailemizin tüm üyelerine, kişi ve kurumlarına sesleniyorum;
Gelin sorunun parçası olmaktan şikayet etmekten vazgeçelim.
Gelin kişisel ve kurumsal tüm kısa süreli çıkarları göz ardı ederek çözümün aktörleri olalım.
Gelin futbol kültürünün gelişimi için taraftarlarımızdan istediğimiz hoşgörü ve anlayışa önce biz örnek olalım.
Gelin hep birlikte futbolda uzlaşma kültürünü inşaa edelim.
Farklı görüş, yaş, cinsiyet, kültür, din, mezhep ve sosyal sınıftan insanı gönülden ve koşulsuz bir araya getiren futbola daha fazla zarar vermeyelim.
Tam tersine gelin bu güçlü bağ kurucu unsura sahip çıkalım.
Gelin birlikte daha güzel günlere yürüyelim.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım."