Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından her yıl düzenlenen Türk Mutfağı Haftası çerçevesinde gastronominin duayen isimlerinden dünyaca ünlü yiyecek ve içecek danışmanı Osman Serim, Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün konuğu oldu. Üniversitenin uygulama mutfağında gerçekleştirilen “Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya; Türk Mutfağının 2 Bin Yıllık Yolculuğu” isimli seminere İzmir Kültür ve Turizm İl Müdürü Murat Karaçanta, Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Murat Komesli, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Seda Genç ve çok sayıda davetli katıldı.
Türk Mutfağının 2 bin yıllık tarihini anlatan Osman Serim, “Mutfak, bir milleti tanımlayan bayrak, dil ve kültür kadar önemli bir unsurdur. Türkler, göçer bir toplumdur. Bu nedenle tarım yapacak vakti yoktu. Mutfağın en önemli kaynağı da et oluyor. Gıdayı muhafaza edemezseniz ayakta kalamazsınız. Eti, kendi yağında kavurarak kurutuyorlar. Türk mutfağı, en pratik mutfaktır. 2 bin yıllık geçmişine baktığımız zaman Türk mutfağının iyi bir koleksiyoner olduğunu görüyoruz. 2 bin yıl önce ne yeniliyorsa bugün de aynı şekilde o yiyecek ve içecekler tüketiliyor” dedi.
“5 farklı dönem var”
Türklerde bitkilerin kurutularak yapıldığı aktarlık geleneğinin olduğunun da altını çizen Serim, “Türk mutfağının 5 evresi vardır. Bunlar Orta Asya’ya gelinen ‘Göçer Dönem’, Orta Asya’dan Afganistan ve Arap coğrafyasına girişi kapsayan ‘Büyük Yolculuk’, Anadolu coğrafyasına girişle birlikte ‘Türk Mozaiği’, Osmanlı Devleti’nin ‘İmparatorluk’ dönemi ile son olarak ‘Cumhuriyet’ dönemidir. Türkler, göçer toplum olarak her geçtiği toplumdan bir şeyler almış ve bir şeyleri de o coğrafyalara bırakmıştır. 2 bin yıllık süreç böyle ilerlemiştir” diye konuştu.
“Köfte sayısı artıyor”
Dünyada en fazla köfte çeşidinin Türk mutfağında olduğunu belirten Osman Serim, “Türk mutfağının en yaygın yiyeceklerinden bir tanesi köftedir. Özellikle Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu topraklara bakıldığında, bugün hala o coğrafyalarda çok sayıda köfte çeşidinin olduğunu görebilirsiniz. ‘Türkiye’nin Köfteleri’ isimli kitabımı yazarken 86 farklı köfte çeşidi vardı. Her geçen gün köfte çeşitleri artıyor. Şimdi bu sayı 100’ü geçer. Mutfakların gelişmesi durmaz. Hayatımıza fast-food kültürü girdi. Türk mutfağını dünyaya tanıtıyoruz. Bunu da Türk mutfağının fast-food’u olarak kabul edilen döner ve lahmacun gibi yiyecekler ile yapıyoruz” şeklinde konuştu. Seminerin ardından gerçekleştirilen kokteyl ve fotoğraf çekimi ile etkinlik sona erdi.