Sinema ve dizi oyuncusu Şükrü Özyıldız, Erasmus+ programının 30. yıl dönümü vesilesiyle AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Lise eğitiminin ardından girdiği ilk üniversite sınavında İstanbul Teknik Üniversitesinde (İTÜ) bir mühendislik bölümünü kazandığını, ikinci senesinde Ege Üniversitesi İşletme Bölümüne yerleştiğini söyleyen Özyıldız, yaşadıkları maddi sıkıntı nedeniyle ikinci sınıfta yarı zamanlı çalışmaya başladığını anlattı.
Aynı yıl arkadaşlarının yönlendirmesiyle Erasmus programından yararlanarak Portekiz’in Porto kentinde bir dönem öğrenim gördüğünü belirten Özyıldız, bunun kendisine çok faydası olduğunu ve Porto'da çok güzel günler geçirdiğini anlattı.
Özyıldız, "Orada katıldığım bir atölye çalışmasının ardından yaşadığım vizyon genişlemesinin neticesinde ben buradayım. Oyuncu olmaya orada karar verdim. Herkese tavsiye ederim." diye konuştu.
Erasmus+'dan yararlanarak Portekiz'e gittiği süreci "hayatının en güzel dönemi" olarak tanımlayan Özyıldız, üzerinden 8 yıl geçtiğini ve programın geri dönüşlerini yavaş yavaş anladığını dile getirdi.
Yabancı dilin her zaman insanın yararına olduğunu ancak yanı sıra başka bir ülkede yaşama vesilesiyle edinilen deneyimler, oradaki insanların yaşayışlarına tanık olmanın bile insanın hayata bakış açışını değiştirdiğini belirten Özyıldız, bu deneyimin geri dönüşlerinin olgunlaştıkça fark edildiğini ifade etti.
"EN İYİ EĞİTİM UYGULAMALI EĞİTİMDİR"
Erasmus yararlanıcısı olarak Porto'da bulunduğu dönemde özellikle Türklere karşı bir ön yargı olduğunu gözlemlediğini vurgulayan Özyıldız, şunları kaydetti:
"Tabii ki akademik başarı önemli ancak gittiğiniz yerde sosyal hayatta takındığınız tavır, duruşunuz, nezaketiniz, her şeyin ötesinde bilgeliğiniz de bir o kadar önemli. Ne kadar kendimizi lafla anlatmaya çalışsak da nezaket ve misafirperverliğimizi onlara göstererek öğrettik. Ve o genç nesil bunu alıyor. Benim dönemimde en çok farkında olduğum durum buydu. Yani aslında en iyi eğitim uygulamalı eğitimdir. Erasmus'ta kendimizi tanıtmak gibi bir misyonumuz da var aslında. Ben bunun geri dönüşlerini de şu an alıyorum. Birçok yabancı arkadaşım İstanbul'a gelip gidiyor.
Ben Erasmus öğrencisi olduğum dönemde 'Biz Türkleri böyle bilmezdik' cümlesini çok sık duydum. Bunun da haklı gururunu yaşıyorum şu an açıkçası. Ve herkesin sırf bunun için bile Erasmus'a katılmasını tavsiye ederim. Sonuçta kendimizi tanıtmamız, aslında ne kadar güzel bir ırk olduğumuzu göstermemiz için. Lafla değil, uygulamayla."
AA