Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Sözlerime Cuma günü bizzat yerinde sevinçlerini paylaşacağım, İzmirli kardeşlerimle başlamak istiyorum. 30 Ekim'de İzmir'de acı bir deprem yaşadık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Depremi ilk anından itibaren hükümet olarak tüm imkanlarımızla vatandaşlarımızın imdadına koştuk.
Deprem anından itibaren Bakanlarımızla, AFAD'la Kızılay'la ilgili tüm kurumlarımızla sahadaydık.
İzmir Depremi'nde evleri yıkılan vatandaşlarımızı yeni yuvalarına kavuşturmak için harekete geçtik.
Bu konutları 26 Kasım'da vatandaşlarımıza bizzat teslim edeceğiz.
Türkiye 19 yılda demokrasi ve kalkınmada değişim yaşanmıştır. Bu değişim, vatandaşlarımızın yaşantısında ülkemizin uluslarası alandaki yerine kadar görülmektedir. Çok partili hayata geçişimizden bu yana tek parti faşizminden beslenenler hep olmuştur.
Yıllarca dünya ortalamalarının üzerinde borçlandırılan bir ülke olduk. Parlamenter sistemde hiç bir hükümetin şantaja engel olamadığı için ülkemiz bataklığa mahkum edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde bu şantaja karşı çıkabildik. Enflasyon ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbetteki vardır. Enflasyonun olduğu yerde üretimin azalacağı için dengeler bozulur. Sadece kura bağlı olarak fiyatı artan ürünler üretimi etkilemez.
Kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar.
Kimi bu noktada faizi arttırmış, kimi enflasyon hedeflemesine gitmiştir. Tek bir enflasyonla mücadele yöntemi yoktur.
Düşük faiz ve ucuz dolar çılgınlığının ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki sonucu 2008 krizinde ortaya çıktı.
Dünya borsalarındaki şişkinlik basılan fazla paranın kendisine gidecek bulamamasından kaynaklanıyor.
Karşımızdaki tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya üretimden, istihdam vazgeçecektir ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam edecektir. Her zamanki gibi mücadeleyi tercih ettik.
Türkiye belki de ilk kez kendi ihtiyaçlarına uygun ekonomik yönetim anlayışı edinme fırsatı bulmuştur. Ülkemizi hep yaptıklaı gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin oyunları görüyoruz, kendi oyunumuzu oynayarak karşı veriyoruz.
Biz aynı oyunu terörle mücadelemizde gördük, karşı atağımızı yaptık ve başardık.
Ülkemizde istihdamı arttırmanın yolunun büyümeden geçtiği konusunda kimsenin şüphesi olmasın.
Biz geçmişte uzun süre denenmiş, yüksek faiz yüksek kur döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat büyüme odaklı politikalarımızda kararlıyız.
"EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞINDAN MİLLETİMİZİ ZAFERLE ÇIKARACAĞIZ"Gelişmiş ülkelerin parasal genişleme, küresel ekonominin işleyişini daha da bozdu. Araştırmalar, ABD'deki şirketlerin aldıkları kredilerin bırakın parasını faizlerini bile ödeyemeyeceklerini gösteriyor. Dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor. Üretici fiyatları, enflasyonu, Çin'de %13,5, AB ortalaması %16,2'yi gördü. ABD'nin bir yandan aylık 15 milyarlık parasal daralma açıklarken diğer yandan 1,5 trilyonluk yatırıma izin vermesinin nedeni de işte bu durumdur. Çin'in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasını düşük tutmayı amaçlıyor. Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Her zaman ki gibi biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetiminde ciddi tecrübe sahibi ülke olarak dünyanın zor dönemden geçtiği dönemde fırsatlardan yararlanmakta kararlıyız. Ülkemizi eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin, kur, faiz fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelede gördük. Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelede gördük. Karşı atağımızı yaptık başardık. Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız.
"FIRSATÇILARA GÖZ AÇTIRMAYACAĞIZ"Ülkemizde önceliğimiz olan istihdamın yolunun yatırımdan, büyümeden geçtiğinden kimsenin şüphesi olmasın. Biz geçmişte uzun dönem denenmiş, yüksek faiz düşük kur yerine, yatırım, üretim, istihdam politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Kurun piyasa hareketlerini takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, ihracatı, bunun için önemsiyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için tamah etmiyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız. Bu politikayla biz niçin yaptığımızı, sonun da ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Üstelik bu politikayı da hemen hayata geçirmiş değiliz. İnşa ettiğimiz yollar, köprüler, havalimanları, demir yolları ile Pekin'den Londra'ya kadar uzanan en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir.
Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle kendi ülkesini soymaya çalışanların önlerini kestik. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor. İşte önemli olan burası. Dünyanın bizden örnek aldığı yap-işlet-devret modeli sayesinde devam eden büyük projelerimiz de kamu finansmanına yük getirmiyor. Savunma Sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden biri haline dönüşüyor. Karadeniz'de bulduğumuz doğalgaz en önemli döviz giderimiz olan enerji çözümündeki umutlarımızı güçlendirdi. Hep söylüyorum faiz sebeptir enflasyon neticedir. Bu tespitimiz bu güne kadar yaşadığımız derslerden kaynaklanmaktadır. Yeni küresel sisteme arayışları, ülkemizin sahip olduğu altyapı. Böyle bir mücadele için geçmişte olmadığı kadar uygun bir zemin hazırlamaktadır. Ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız, bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Önümüzdeki aylardan itibaren bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki olumlu yansımalarını inşallah göreceğiz.''