YÜZ VE ÇENE KEMİKLERİNDE DEFORMASYONA BİLE YOL AÇABİLİR
Geniz eti çocuklarda ve nadiren erişkinlerde burnun arka bölümünde oluşan, nazofarenks olarak adlandırılan geniz bölgesinde yer alan lenfoid bir dokudur. Çocuklarda genellikle 2 yaşından itibaren büyümeye ve nefes almada zorluk yaratmaya başlar. Geniz eti 7-8 yaşlarına kadar büyümeye devam eder, sonra küçülmeye başlar. Ancak erken dönemde 15-24 ay arasında veya geç dönemde 11-12 ve daha büyük yaşlarda da geniz eti büyümesine bağlı sorunlar görülebilmektedir.Geniz etinin burundan arkaya doğru hava geçişini tıkaması nedeniyle; uykuda horlama, solunum sıkıntısı ve hatta nefes durması gibi sorunlara yol açabilmektedir. Yeterli nefes alamayan hastalar, derin uykuya geçemezler. Derin uykuya geçemeyen çocuklarda bir süre sonra kilo ve boy artışında yavaşlama hatta durma, aşırı hareketlilik ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca geniz eti biyofilm denilen, antibiyotiklere dirençli bakterileri barındırdığından bir bakıma bakteri rezervuarı olmaktadır. Bu durum, sık tekrarlayan veya uzun süren sinüzite, yine sık tekrarlayan orta kulak enfeksiyonlarına ve gece öksürüklerine yol açmaktadır. Bunların yanı sıra uzun dönemde ise yüz-çene kemiklerinde deformasyona ve diş bozukluklarına neden olabilmektedir.
EN ÖNEMLİ TANI KRİTERİ ÇOCUĞUN UYKU SIRASINDA NEFES ALMA ŞEKLİ
Geniz etinin tanısı burundan yapılan endoskopi yöntemi ile rahatlıkla konulabilmektedir. Ancak en önemli tanı kriteri, çocuğun uyku sırasında nefes alıp verişine dair anne-babadan alınan bilgidir. Her bireyin yüz yapısı farklı olduğundan, bir çocukta nefesi tıkayacak kadar büyüklükteki geniz eti, başka bir çocukta aynı ölçüde sıkıntı yaratmayabilir. Muayenede nefesi tıkayacak başka bir sorun olup olmadığına bakılır. Bazen iri bademcikler de büyümüş geniz etine eşlik edebilmektedir. Böyle durumlarda bademciğin de geniz eti ile birlikte alınması gerekebilir.Alerjisi olan çocuklarda da büyümüş geniz eti mevcut sorunu daha da ağırlaştırmaktadır. Geniz etinin alınması alerjik çocuğun üzerindeki solunum sıkıntısı yaratan yüklerden birini ortadan kaldıracak ve hastanın alerji ile daha kolay mücadele edebilmesini sağlayacaktır.
GENİZ ETİ ALINAN ÇOCUKLAR DAHA AZ HASTA OLUYOR
Ailelerin en çok merak ettikleri konulardan biri de geniz etinin alınmasının bağışıklık sistemine bir zararı olup olmadığıdır. Artık kesin olarak bilinmektedir ki; ne geniz eti, ne de bademciğin alınmasının bağışıklık sistemi üzerine herhangi bir negatif etkisi yoktur. Bu iki organın bağışıklık sistemi üzerindeki etkinliği %1’den daha azdır. Sanılanın aksine, çocuklar veya erişkinler geniz eti alındıktan sonra çok daha az hastalık geçirmektedir. Daha az hastalanmak daha az antibiyotik kullanımına ve daha az antibiyotik kullanımı da bağırsak sisteminin zarar görmemesini sağlamaktadır. Vücut bağışıklık sisteminin yaklaşık %70’i bağırsakla ilişkilidir. Sık ve gereksiz antibiyotik kullanımı bu sisteme zarar vermektedir.
GENİZ ETİ PLASMA YÖNTEMİYLE KANAMASIZ VE AĞRISIZ ALINABİLİYOR
Geniz etinin alınmasında kullanılan eski teknikte “küretaj” denilen yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemde ameliyat sahası doğrudan görüş alanında olmadığından, hem geniz eti tam olarak çıkarılamamakta, hem de kanamayı durdurmak için tampon konularak beklenilmesi gerekmektedir. Ayrıca işlem sırasında geniz eti tam olarak çıkarılamadığı için, ilerleyen dönemlerde yeniden büyüyerek ameliyatın tekrarlanmasına yol açabilmektedir. Geniz eti ameliyatlarını bir anlamda ameliyat olmaktan çıkaran “plasma yöntemi”nde ise; ileri teknoloji kullanılarak geniz etleri buharlaştırılarak alınabilmektedir. Bu yöntem deneyimli ellerde doğru uygulandığında; geniz eti tamamen çıkarılabilmekte ve tekrarlama riski çok daha düşük olmaktadır. İşlemin en büyük avantajlarından bir diğeri de; geniz etinin tampon konulmasına gerek kalmadan ve kanama olmadan alınabilmesidir. Çevre dokulara zarar vermeden uygulanan bu yöntemde ağrı olmamakta ve işlem çok daha kısa sürmektedir. Böylelikle daha az anestezi alan çocuklar, kısa sürede okul ve sosyal hayatlarına dönebilmektedir.
PLASMA TEKNOLOJİSİ ÖNEMLİ KONFOR SAĞLIYOR
Radyofrekans enerjisinin yüksek seviyelerde kullanılması ile oluşturulan “Plasma enerjisi”, doku üzerinde ve havada bulunan su buharının iyonize hale getirilerek iyon bulutu yani plasma topu oluşturulması olgusudur. Ortamın ihtiyacı olan sodyum (Na) iyonu izotonikten yani tuzlu sudan sağlanır. Tuzlu su içindeki sodyum iyonu hem plasma bölgesinin gereksinimi olan sodyumu, hem de operasyon sahasının temiz kalması sağlamaktadır. Bu iyon yumağı yani plasma topu içine giren doku buharlaşarak alınabilir. Böylelikle adenoid dokusu buharlaştırılarak birkaç dakika içinde, kanama olmadan tamamen alınır. Buharlaştırılan doku vakumla çekilirken, aynı anda damardan olabilecek sızıntılar da durdurulmaktadır. Aynı işlem bademcik için de uygulanabilmektedir. Küretaj yöntemiyle yapılan işlem sırasında ameliyat bölgesi görüş alanında değilken, yani körlemesine yapılan bir işlemken, plasma yöntemiyle tüm operasyon sahası ameliyat mikroskobu ile 10 kez büyütülerek görülebilmektedir.Geniz eti tam görüş altında alınabildiği için tekrar oluşma olasılığı da, kanama riski de küretaj tekniğiyle uygulanan cerrahiye göre çok daha düşüktür.