Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Oya Mortan Sevi, genetik faktörler, alkolün beyin üzerinde oluşturduğu keyif ve ödül duyguları, kişinin alkolden beklentileri, kendini baskılamada zorluk gibi bazı kişilik özellikleri, stres, medya etkisi gibi pek çok faktör, bağımlılığa giden yolda önemli etkenler. Alkolizmi olan bireyler tarafından büyütülen çocukların çok erken dönemlerde kendini suçlama, çaresizlik, kaygı, depresyon, alt ıslatma sorunları yaşayabildiğini söyledi. Dr. Sevi, “Bu çocuklar işlevsel sorun çözme becerileri geliştirmekte zorlanırlar, ileride alkol ya da başka bağımlılıklar geliştirmeye de birer aday olurlar. Karşı cinsle ilişkilerinde de bağımlılığı ya da psikolojik sorunları olan bireyleri seçme, yani aynı senaryoyu tekrarlama olasılıkları yüksektir.” dedi.
ALKOLE EN SIK BAŞVURULMA SEBEBİ SOSYAL NEDENLER Araştırmalar, erkeklere oranla kadınların daha az alkol tükettiğini gösterse de, son yıllarda kadınlarda da alkol kullanım oranının giderek arttığını söyleyen Sevi, “Kadınların alkol nedeniyle tedavi başvurularının erkeklere kıyasla daha az olduğunu biliyoruz, ancak bu durum tüketimlerinin daha az olduğunu kanıtlamıyor. Kadın örnekleri içeren çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Daha önceki çalışmalar alkolden beklentilerin cinsiyetler açısından farklılık gösterdiğini işaret etse de, aslında son yıllarda her iki cinsiyetin de sosyal nedenlerle alkole daha sık başvurduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu. Alkolizmin hem kısa süreli hem de uzun süreli pek çok olumsuz etkisi olduğuna değinen Sevi, “Alkol, aile hayatını, iş hayatını, sosyal yaşamı ve cinsel yaşamı bozar. Bireyin öfkesi artar, saldırgan davranışlar sergileyebilir, sıklıkla moral bozukluğu, intihar düşünceleri ve kendine zarar verme davranışları olabilir. Alkol kullanımına bağlı pek çok ruhsal ve fiziksel rahatsızlık gelişebilir” ifadelerini kullandı.
“BAĞIMLILIK ÇOCUKLARIMIZIN YETİŞTİRİLMESİNE OLUMSUZ YANSIYABİLİR” Alkol bağımlılığı olan bireyin aile sorumluluklarını sıklıkla ihmal ettiğini, fiziksel ya da cinsel şiddete başvurabildiğini belirten Sevi, “Alkolizmi olan bireylerin eşlerinin de ruh sağlığı tehdit altındadır, sürekli bu durumla baş etmeye çalışmak psikolojik sorunlar oluşturabilir. Ayrıca bu koşullarda eşlerde de alkol tüketiminin daha fazla olduğunu ve alkolizm gelişebildiğini görmekteyiz. Tüm bunlar anne ve babanın çocuk yetiştirme tarzına yansıyacaktır. Çocuk yetiştirmede en önemli faktör, ebeveynlerin aynı tutarlı ve kararlı şekilde davranabilmeleridir. Oysa ki ebeveynlerden birinin sürekli alkol kullanıyor olması durumunda çiftler arasında iletişimin sürdürülmesi dahi zordur” açıklamasında bulundu. Anne ve babanın ruhsal durumunun çocukları doğrudan etkilediğini vurgulayan Sevi, “Çocuklar hem ruhsal olarak sağlıklı olmayan bir ebeveyn ile hem de olasılıkla çatışmalı bir ev ortamında büyüyeceklerdir. Alkolizmi olan bir annenin bebeğinde fiziksel ve nörogelişimsel sorunların oluşma riski daha fazladır. Ayrıca bebeğin ihmal edilme, psikolojik olarak ihtiyaç duyduğu aidiyet, güven, süreklilik mesajlarını alamama olasılığı yüksektir. Dolayısıyla güvenli bir bağlanma stili geliştirebilmesi de güç olacaktır. Bu saydıklarımın hepsi bir çocuk için travmadır” diyerek cümlelerini tamamladı. (İHA)