Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında açılan FETÖ çatı davasının 14’üncü celsesi başladı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen davaya tutuklu sanıklar İlhan İşbilen, Alaattin Kaya, Dilaver Azim, Hidayet Karaca, Kazım Avcı, Ali Çelik ve Abdülkadir Aksoy ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Cemaatin eski üyelerinden olan Hüseyin Gülerce, tanık sıfatıyla mahkemede ifade verdi. Yalova’da yaşadığını ve eğitimci olduğunu anlatan Gülerce, bir dönem Zaman Gazetesi Genel Müdürlüğü yaptığını kaydetti.
Gülerce, Gülen’e mali işlerle ilgilenmeme ve sorumluluk almama şartını iletmesi ve Gülen’in bunu kabul etmesi üzerine genel müdürlük görevine başladığını kaydetti. Zaman Gazetesi’nin gerçek genel yayın yönetmeni ve patronunun Gülen olduğunu vurgulayan Gülerce, Adem isimli birinin gazete baskıya gitmeden önce Gülen’e sayfaları faksladığını ve bunun Gülen’in emri olduğunu öğrendiğini söyledi. Gülerce, "Sayfalar Fetullah Gülen’in kontrolünden geçiyor ve istediği yazıları çıkarıyor. Benim de 5-6 yazım sansüre uğradı. 1997-1998 gibi Fehmi Koru ve Alaattin Bey her hafta Ankara’dan Altunizade’ye geliyordu. 5 kişi olarak Altunizade’de Gülen’le bir araya geliyorduk. Gülen’in bana Alaattin Kaya ve Fehmi Koru’ya davranışı, Abdullah Aymaz veya İsmail Büyükçelebiye davranışı gibi değil. Hukuk farklı. Her hafta bu şekilde toplantı yapıyorduk. Yine Altunizade’de oturuyoruz Gülen, ben, İsmail Büyükçelebi, Naci Tosun ve Abdullah Aymaz var. Bizimle konuşurken birden bir şeye kızdı ve Naci Tosun’a döndü ’sen ulusal kanalın genel müdürüsün. Başka bir TV kanalına gitsen seni kapıdan alırlar mı?’ dedi. Ben şaşırdım. İsmail Büyükçelebi’ye döndü ’sen ilahiyat mezunusun ne anlarsın iktisattan’ dedi. Herkes başını öne eğdi. Abdulah Aymaz’a ’sende ilahiyatçısın. Sen hiç gazeteciliğin ’g’sinden anlıyor musun? Gazetenin genel yayın yönetmenisin’ dedi. Bana dönünce ’Hüseyin Bey’e bir şey diyemem’ dedi. Onlar çocukluğundan beri Gülen ile görüştü, ben 45 yaşımdan sonra görüşmeye başladım. Bana daha farklı davranıyordu" ifadelerini kullandı.
"GÜLEN’İN TEMELİ DERSHANELERLE ATILDI"
Gülerce, cemaatin safhalarının olduğunu söyleyerek, safhalardan ilkinin dershanenin temeli atılacağını zaman önemli kişilerin açılışta yer aldığını ve bu şekilde oranın önemli bir yer olduğunun kabul ettirilmesi olduğunu belirtti. Dershanenin açılmasıyla başka bir safhaya geçildiğini vurgulayan Gülerce, "Altın nesil denen, tamamen Gülen’in hipnotize ettiği bir nesil yetişmeye başladı. Bu Gülen’in temeli dershanelerde atıldı. Dershaneye gelenlere hep Gülen anlatılırdı. Ben dershanecilik yaptım. Bütün öğrencilere üniversite tercihi yapılacağı zaman onları önce rahat bırakırdık ne istediğini belirlesin diye. Ondan sonra puanına göre tercihleri yapardık ve birinci tercihine en sevdiği mesleği eklerdik. Cemaatin dershanelerinde ise abiler, ablalar karar veriyor. Sonradan öğrendik ki hep hukuk yazmışlar. Zekeriya Öz ile ilgili gerçeği bir televizyon kanalında konuşunca öğrendim. Emniyet mensuplarında uzun yıllar çalışan bir polis, Fetullah Gülen’in Zekeriya Öz ile hukuk fakültesi döneminde tanıştığını söyledi. Gülen, kozmik oda elemanlarıyla özel ilgilenmiş. Mustafa Özcan’dan gelen kuşak 5 yıl boyunca ’molla’ diye tabir edilen kişiler tarafından özel bir şekilde ilgilenildi. Asker, yargı, emniyet gibi hassas kurumlardaki en tepedeki kozmik adamlar bu gruptan çıktı. Mustafa Özcan hareketin kara kutusudur. Cemaatin parasını Gülen adına o kullanır. Gülen’in örtülü ödeneğini o kullanır. Mustafa Özcan’a toslayan hep gitmiştir" diye konuştu.
Gazeteci ve Yazarlar Vakfının kurulmasıyla hareketin ikinci safhasının başladığını vurgulayan Gülerce şunları kaydetti:
"Bir nesli yetişti. TSK’ya, emniyete, yargıya adam sokuldu, şimdi sahneye çıkma zamanıydı. O döneme kadar Gülen pek tanınmazdı. Gazetede bir fotoğrafı bile yoktu. TBMM, FETÖ konusunda askeriyeye öğrenci yetiştiren bir doktoru dinledi. Orada komisyondakiler beni soruyor, ’Gülerce neydi?’ diye. Arkadaş açık yüreklilikle ’Biz Gülerce’ye dış kapının eşiği derdik. Hiçbir toplantıya alınmayan, aylık toplantılara hiç çağrılmayan birisiydi. Gülen’in artık kamuoyuna çıkartılması kararlaştırılmış. İşin içinde CHP eski sekreterlerinden Kasım Gülek’te var. İstanbul’da Gazeteci ve Yazarlar Vakfının tanıtım günü var ve Fetullah Gülen’in de oraya gelmesini istiyorlar ama Gülen gelmiyor. Devreye Kasım Gülek’i soktular. O yaşta gitti ricacı oldu öyle geldi. Bana da ’Abi sizde vakfın kurucuları arasındasınız, Altunizade’ye çağrıldınız’ dediler. Kurucular arasında Gülen de ilk defa var. Resmi olarak ilk defa bir yerde ismi geçiyordu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bu yüzden çok önemliydi. Gülen’e ’Bugün vakıf senedini notere vereceğiz mütevelli heyet başkanının ismini istiyorlar’ dedik. 15 dakika baktı düşündü ’Mütevelli heyeti başkanı Hüseyin Bey olsun’ dedi. Kendisinin olduğu bir yerde beni mütevelli heyeti başkanı yapıyor. Meğerse bu görüntü içinmiş. Vakfa bir müdür tayin edildi, işleri o yürüttü. Kendisinin yetiştirdiği hiç kimseyi diğer kanallara göndermedi, hep beni gönderdi. Televizyonda varım, Zaman Gazetesi’nde genel müdür oldum. Bana aradığımız yüzsün dediler. Ben illegal yapının legal görünümlü yüzü oldum."
"GÜLEN, İNSANLARLA KEDİNİN FAREYLE OYNADIĞI GİBİ OYNUYOR"
Gülerce, Gülen’in talimatı ile kendisinden televizyonlarda bir konu hakkında konuşmasının istenildiğini, daha sonra da Gülen’in avukatının ’Hüseyin Gülerce’nin Gülen ile bir bağı yoktur’ açıklamasını yaptığını söyleyerek, "Pensilvanya’ya gidip Gülen ile görüştüğümde bana ’Avukat benden habersiz bir şey yaptı, hakkını helal et’ dedi. Gülen’in en büyük numaralarından biri bu. En büyük numarası tavşan kaç tazıyı tut. Gülen, insanlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Beni Pensilvanya’ya çağırdılar. 5 gün boyunca odaya hapsettiler. Canım sıkılıp dışarı çıktığım zaman koridorda Gülen ile denk geldim. Bana ’Burada ne arıyorsun’ diye sordu. Beni Gülen’den başka oraya kim çağırabilir? Benim orada olduğumu bilmiyor gibi davrandı. Böyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor" şeklinde konuştu.
Örgütün yapısının Gülen’den ibaret olduğunu vurgulayan Gülerce, Gülen’in kendisini mehdi zannettiğini, örgüt üyelerinin de buna inandığını ifade etti. 15 Temmuz’da vatandaşların üzerine bombalar atan darbeci askerlerin Gülen’in kurtarıcı olduğuna inandığı için bunu sorgusuz sualsiz yaptığını belirten Gülerce, "Onlar, kendilerine komutan talimat veriyor buna bakmıyor. Onlar için bunlar sıradan insanlar. Bugün varlar yarın yoklar. Ama onlar Gülen’e Peygamberimizle istişare eden seçilmiş bir insan diyorlar. 15 Temmuz’a rağmen bu beyinleri tamamen Gülen’e çiple bağlı olan insanlar çözülmeyecek. 25 Aralık’tan sonra bu hareketin içinde olan ilk 10 kişiden birisiyle görüştüm. Ona ’Ya Gülen seçilmiş insan değilse’ dedim. O da ’Benim bütün ömrüm o zaman boşa gitmiştir’ dedi. Bir müminin hayatı bir insana bağlanmaz" dedi.
"GÜLEN’İ ANLAMAK, BÖYLE BİR ŞEMAYA OTURTMAK GÜLEN’İ KONUŞTURMAKLA MÜMKÜN"
"Legal sahada çalışıp illegal iş yapanlar var. Gazetecilik yapıyor ama Gülen talimat veriyor. Onun talimatı doğrultusunda gazetecilik mesleği dışında işler de yapıyor" diyen Gülerce şöyle devam etti:
"Başyüceleri ben sonradan duydum. Altunizade’de bunun esprisi oldu. Oradan biri ’Burada yer boşalmadı, birisi ölürse ilk sırada sen varsın’ diye espri yapılmıştı bana. Gülen’in CIA ile bağlantısını kuvvetlendirdiğim bir durum var. 7 bölgenin sorumlusu Türkiye’den Pensilvanya’ya gidiyordu. THY’den belirli yıllara ait yolcu kayıtlarını alın itirafçıya gerek kalmaz. Belli dönemlerde, belli günlerde ABD’ye gidenlerin listesini çıkarsınlar. Türkiye’yi yöneten asıl kadro onlardır. Bunlar aynı anda, aynı ayda hep oraya gidiyorlar. CIA’nın bunu fark etmemesi mümkün değil. Neden bunu araştırmadılar. Çünkü Türkiye’de bir hazırlık yapılmasını istiyorlar. Gülen’i anlamak, böyle bir şemaya oturtmak Gülen’i konuşturmakla mümkün. Çünkü bu insanlar konuşmazlar. Tutuklu olan sanıklar da her şeyi söylemezler. İtirafçıların anlattıkları ile bu yapıyı şemaya oturtabilirsiniz. Ancak bu puzzlenin en hayati parçaları Fetullah Gülen’dir. Bütün sırlar Gülen’den sonra Mustafa Özcan’da. İstişare heyetindekilerinin yapamayacağını yapan taşeron isimler var. Gülen’in doğrudan doğruya talimatını alıp işleri yapanlar var. Bana göre bunlardan biri Alaattin Kaya’dır. Alaattin bey Papa ziyaretinde yanında, 28 Şubat sürecinde Çevik Bir’e gidilecek, ona da Alaattin Bey gidiyor. Çevik Bir’e Alaattin Bey’den başkası gidemez. Alaattin Bey de tek başına gitmedi. Bir eski bayan bakanımızla birlikte gitti. Gülen’in Hitler ile çok benzer yanı var. Fetullah Gülen bir bedende iki kişi."
"O AYILMALAR BAYILMALAR HOLLYWOOD OYUNCULARI GİBİ"
Gülerce, Gülen’in vaazlarında sık sık ağlamasını değerlendirerek, Gülen’in bu konuda CIA’dan psikolojik destek aldığı ihtimalinin olduğunu vurguladı. Gülen’in ayılma bayılmalarının Hollywood oyuncuları gibi olduğunu ifade eden Gülerce, Gülen’in bu şekilde insanlar üzerinde etki yaratmayı amaçladığını kaydetti. Gülerce, 2009’dan 2013’e kadar ’organize suç örgütü üyesi’ olmak suçlamasıyla kendisinin dinlenildiğini ifade ederek, örgütün herkesi dinlediğini, dinlemeleri kaydettiğini ve şantaj yaptığını söyledi. Şantajın kimler eliyle yapıldığının bilinmediğini anlatan Gülerce, "Nuh Mete Yüksel’in kayıt işinde 20 polis yer almış. Ama bu emri Gülen’den kim getirdi belli değil" dedi.
Molla ekibinin çok önemli olduğunu vurgulayan Gülerce, 5 yıllık dönemlerle 3-4 kuşağın olduğunu söyledi. Adil Öksüz’ün ikinci ya da üçüncü molla ekibinden olduğunu ifade eden Gülerce, Ahmet Durucan isimli şahsın birinci ekipten olduğunu ve onlardan tek bir kişinin yakalanamadığını anlattı. Gülerce, bu yapıyı çözmede en esaslı bilgileri verecek kişilerin kaçtığını kaydetti.
"GÜLEN BANA ’BEN NURCU DEĞİLİM’ DEDİ"
Fetullah Gülen’e ’Nurcu’ demenin doğru olmadığını ifade eden Gülerce, "Gülen, Nurculuğun bir kolu değil. Başbaşa görüştüğümüzde bana çok enteresan bir şey söyledi. ’Hüseyin Bey ben Nurcu değilim ancak benim arkadaşlarım içerisinde Nurcu olanlar var’ dedi. Bana göre Abdullah Aymaz’ı tarif etti Nurcu olarak. İkiyüzlülüğü burada da var. Sırası geliyor Bediüzzaman’dan bahsedip kendisinin bir Risale-i Nur terbiyesi aldığını söylüyor. Gülen’e tepki geldiği zaman ’Biz kendiliğimizden bir şey yapmıyoruz. Bir duvar örülmüş, biz de örülmüş duvarın üstüne taş üstüne taş koyuyoruz. Biz onlardan sonra geldik’ diyorlar gevşetmek için. Kendisi diğer cemaatlere karşı çok katıdır. Cemaat içinde de buna tepki gelmeye başlamıştı. ’Papa ile görüşüyorsun, Haham ile görüşüyorsun da neden Türkiye’deki cemaatlerle görüşmüyorsun’ diye" ifadelerini kullandı.
Gülerce, cemaatin himmet işlerini ’al karayı bul parayı’ oyununa benzetti. Himmet toplantılarında bazı kişilerin fiyatı arttırmak için yüksek miktarlar verdiğini söyleyen Gülerce, örgütün bu şekilde kişileri gaza getirmeye çalıştığını belirtti. Gülerce, "27 Aralık’ta bir HSYK üyesiyle iki saate yakın görüştük. Bana HSYK’nın içerisindeki 13 kişinin doğrudan cemaatin elemanı olduğunu söyledi. Siz bunu başkalarına da anlatacak mısınız diye sorduğumda ’evet’ dedi. Birinci randevusunun yargının en tepesindeki kişi ile olduğunu, ikinci randevusunun ise Cumhurbaşkanıyla olduğunu öğrendiğim. Bunları anlatacak diye rahatladım. Bunu takip eden Çarşamba günü Mehtap TV’de Gülen’e mesaj vermek için HSYK’nın 13 kişiyle ele geçirilmesi bağımsız yargıya giriyor mu dedim. Kendi kanallarında söyledim bunu. Bu bana çok dokunmuştu. Sonra öğleden sonra tweet attım ’bu ülkenin Başbakanını yabancılar götüremez. 17-25 Aralık yabancıların operasyonu’ diye yazdım. Ertesi gün 28 Aralık’ta Başbakan ile görüşmek için Ankara’ya geldim. Görüşmemize aracı olabilecek biriyle görüştüm. O bana ’Hüseyin Bey 17-25 Aralık olmuş. Bu saatten sonra böyle bir teklifi kabul etmez. Ama kabul ederse senin Pensilvanya’ya gidip Gülen’e Başbakanın ultimatomu gibi bir şey vermen lazım’ dedi. Görüşme sırasında kardeşim de yanımdaydı. İki saatlik görüşmenin sonunda mekanın bahçesine çıktığımızda 5 dakika sonra Ekrem Dumanlı aradı. Dinlemenin alasına bakınız. ’Abi Ankara’da olduğunu biliyorum. Lütfen sen bu işlerin içerisine girme, biz uğraşıyoruz zaten’ dedi. Uğraştınız da ne oldu? Olan ortada. Nasıl uğraşmak bu. Onu reddettim kapattım. 5 dakika sonra Şerif Ali Tekalan Pensilvanya’dan arıyor. ’Hüseyincim bir tweet atmışsın onu siler misin?’ dedi. Demek ki Gülen’e çok dokunmuş. 5 dakika sonra Alaattin Bey aradı. Dedi ki ’Şuanda ne yapıyorsan orada kal. Bir adım daha atma. Kendisinin yanından arıyorum.’ Kendisi kim, Fetullah Gülen. Bu işin çok büyüdüğünü anladık. 15 dakikada 3 telefon geldi biri Gülen’in yanından. Daha sonra kardeşimle konuştum ve Başbakanla görüşmekten vazgeçtim. Aracı olacak kişiyi aradım ve görüşme talebimi iptal etmek istediğimi söyledim" dedi.
"Mustafa Yeşil, ’bak Ahmet Taşgetiren Bugün gazetesinden ayrıldı, Star’a geçti. Batan gemiye atladı’ dedi. Devamında da ’Zaten Başbakan yerel seçimleri göremeyecek’ dedi" ifadelerini kullanan Gülerce şunları söyledi:
"Mustafa Yeşil’i dinlerken Gülen’i dinlediğimi biliyorum. O ne dediyse onları aktarıyor. Bana son kez ’Başbakan ya intihar edecek ya da akıl hastanesine gidecek’ dedi. Mustafa Yeşil’e neden intihar etsin ki diye sorduğumda ’evinin bodrumunda dolarları yüklerken çekilmiş kaseti var. Bizim arkadaşlar çekti’ dedi. Açıkça her şeyi söylüyorlar. Mustafa bey bizim arkadaşlar nasıl çekiyor dedim. Ben safa çekiyorum. Mustafa Yeşil, Başbakanın 40 korumasından 25’inin kendilerinden olduğunu söyledi. 6 Cumhurbaşkanı yaverinden 5’i FETÖ’cü çıktı. Fuat Avni’ye bilgiler verende bunlar çıktı. Sonrasında daha açık konuşmaya başladı. Hoca efendi diyor ki ’asıl önemli olan koldur. Bu kol emniyet, yargı ve TSK’dır’ dedi. Dershaneler, vakıflar, yurtlar ve üniversitelerin hepsi bu kolu korumak içindi."
Cemaatin görünmeyen önemli kişilerinin olduğunu söyleyen Gülerce, "Adil Öksüz’ü darbeden önce bana sorsaydınız ilahiyatçı, sadece örgütün bir üyesi derdim. Ama şimdi görüyoruz ki darbenin bir numaralı ismi. Bunu onunla aynı okulda olan öğretmenler de bilmez. Sorsalar onlara sünepe, boynu aşağıda, vur ensesine al ekmeğini gibi bir tip derler. Ama görüyoruz ki generallere emir veriyor bu kişi. Gülen’in bu şekilde çok adamı var" diye konuştu.
(Abdullah Sarıca/İHA)