Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi’ne sahip olan Bursa, bugün sayıları 24’ü bulan OSB’lerde üretimin başkenti olarak ülke ekonomisine büyük katkı yapıyor.
Üretimin yanı sıra, istihdam sağlayan emek-yoğun sanayi tercihiyle de iş potansiyeli olarak en önde geliyor.
Gerçi…
İstihdamın cazibesi iç göçü tetiklediği için bu durum kentleşme problemleri yaşanmasına yol açıyor, ama kent ekonomisi için de sanayi çok değerli kaynak.
Ne var ki…
Bursa’da sanayi üretim ve pazarlama olarak kendini geliştirmekte zorlanıyor.
Daha açık söylemek gerekirse, nitelikli üretimleözel pazarlama yerine hala eski yöntemler kullanılıyor.
Örneğin…
Dünyada üretim yapan firmalar için vazgeçilmez olan Ar-Ge merkezleri, üretimin başkenti kabul ettiğimiz Bursa’da henüz yeterli seviyede değil.
Nitekim…
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay’ın verdiği rakamlar da işin ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
Dedi ki:
“Bursa’da fabrika içinde çalışan 22 Ar-Ge merkezi vardı. Bu sayı bir ara 11’e indi. Fakat BTSO olarak özel gayretlerimizle 50’ye çıkmasını sağladık. Hedefimizi de 100 olarak belirledik.”
Bunun nasıl olacağını da söyledi:
“Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde Mükemmeliyet Merkezi kurduk. Bu merkezde firmalara yer tahsis ediyoruz. Tüm firmalar fabrika içinde çalışmak yerine gelip burada Ar-Ge çalışmalarını yürütsünler istiyoruz.”
Resmi açılışı henüz yapılmayan, ancak geçen hafta Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin gezdiği Mükemmeliyet Merkezi’nin hedefini açıkladı:
“Dünyada her şey değişiyor. İnsanların ihtiyaçları ve tercihleri değişince, bu da üretimin değişmesini gerektiriyor. Mükemmeliyet Merkezi’ndeki Ar-Ge çalışmalarıyla Bursa’nın sanayi üretimi anlayışı değişecek.”
Söylediği şu:
“Ürün geliştirme planları yapıyoruz. İleriye yönelik öngörebilir olmalıyız. Örneğin 10 yıl sonra insanların ne giyeceğini öngörüp planlamalıyız.”
Yani…
“Yani, nitelikli ürün çok önemli. Yoksa sıradan ürünlerle uluslararası pazarda rekabet edebilme şansı kalmadı.”
Ardından…
BTSO öncülüğündeki çalışmaların adını koydu:
“Yaptığımız şu: Farklılaşma ve yeni iş modelleri. Dünya da buna döndü. Onun için Bursa’nın eskiyen sanayi anlayışıyla üretimini farklılaşma ve yeni iş modelleriyle değiştiriyoruz.”
Görünen o ki…
Yaşama yansıyan inovasyon artık sanayinin en önemli değişim aracı.
DEGU'NUN MÜKEMMELİYET MERKEZİ BURSA İÇİN ÖRNEK OLDU..
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde yapılan Mükemmeliyet Merkezi projesi nasıl doğdu? Soruya, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay şu cevabı verdi:
“Bu modeli Bursa’ya çok benzeyen Güney Kore’nin Degu kentinde gördüm. Degu sanayi kenti, hem de tekstilin yoğun olduğu bir kent.”
Şunu vurguladı:
“Orada, tüm firmaların gelip Ar-Ge çalışması yaptıkları bir yer görünce şaşırdım. Dahası, merkezin yöneticisi firmalardan birinin CEO’suydu, şaşkınlığım daha da arttı.”
Bakışı şu:
“Firma rekabeti elbette gerekli. Ama üretimde birbirlerine destek olmaları ve yeni üretim için model geliştirirken ortak akıldan yararlanmaları da çok önemli. Oturup işbirliği yapacaklar. Formül bu.”
Şunu ekledi:
“Hatta, firmalar deneme üretimlerini bile kendi merkezlerinde değil, gelip burada üretecekler. Degu’da onu gördüm.”
Bu noktada…
İnsanın aklına şu soru geliyor:
“Firmalar arasında zaman zaman üretim benzerliği sorunları yaşanıyor. Ya da bir firmanın piyasada tutan ürünü ya da modeli hemen taklit ediliyor. Bu nasıl engellenecek?”
Şu cevabı verdi:
“Nitelikli ürüne yoğunlaşınca, hele akademinin aklını sanayiye vererek ortak akılla değişim sağlanınca sanayi için bu tür sorunlar da aşılacak.”
Artık ‘farklı üretmek’ önemli
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay’ın sanayici olarak farklı bir tespiti var:
“Eskiden üretmek çok önemliydi. Şimdi herkes üretiyor. O nedenle artık farklı üretmek gerekiyor. Bunun için de farklı iş modelleri geliştirecek merkezler açmamız gerekiyor.”
Bugün Bursa’nın bu değişimi yaşadığını vurguladı:
“Yüzde 78 üretimi tekstil olan DOSAB’daki Mükemmeliyet Merkezi’nde 13 firma Ar-Ge çalışmasına başladı. Hedefimiz 50 firmaya ulaşmak.”
Şunu da ekledi:
“Firmalar hem rekabet edebilecek ürünleri geliştirecekler, hem de ortak akılla işbirliği yapacaklar. Amaç da bu.”