En son 4 Şubat’ta toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, 31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra ilk kez toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan toplantının ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, kabine toplantısının gündemine ilişkin bilgi verdi. Seçim sonuçları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ön değerlendirmeleri olduğunu belirten İbrahim Kalın, seçimlerin Cumhur İttifakının aldığı oy dikkate alındığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvenin tekrar teyit edildiğini gösterdiğini söyledi. Seçim sonuçları ile ilgili devam eden hukuki sürecin olduğunu belirten kalın, nihai kararın YSK’nın olduğunu söyledi. Kabinenin gündeminde iç ve dış güvenlik konularının geniş bir yer tuttuğunu, bununla ilgili İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, MİT Başkanlığının sunumları olduğunu, sunumların ortak paydasının ise terörle mücadelenin kararlı bir şekilde devam edeceği yönünde olduğunu kaydeden İbrahim Kalın, tüm terör örgütlerine karşı yoğun ve kapsamlı mücadelenin süreceğini söyledi. Terörle mücadelenin sadece sınırlar içinde değil, sınırlar dışında da sürdüğünün altını çizen Kalın, MİT’in insani ve teknolojik istihbaratın bütün imkanlarını kullanarak içeride ve dışarıda yoğun çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.
“Bugün itibariyle 42 milyon vatandaşımız e-devlet sistemini etkin olarak kullanmakta” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın bürokrasinin azaltılması ve e-devlet yapısının güçlendirilmesi ile ilgili sunum yaptığını belirten Kalın, “Vatandaşlarımızın kamu işlerini yaparken hem başvuru sayısını hem sunmak zorunda oldukları belge sayısını hem de gezmek zorunda oldukları kurum sayısını azaltan bir dijital dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Daha önce bir işlem için 3,4 belge istenirken bununla ilgili harcanan zaman 1 güne yayılırken bugün belge sayısı ortalama 1,5’lara düşmüş durumda, sarf edilen zaman ise 20 dakika gibi sürelere inmiş durumda. Bugün itibariyle 42 milyon vatandaşımız e-devlet sistemini etkin olarak kullanmakta. 2018 yılında 2,5 milyar hizmet işlemi gerçekleştirilmiştir. 2019 yılında bugün itibariyle yapılan işlem sayısı 1 milyarı aşmış bulunmaktadır” diye konuştu.
“Şuanda beklentimiz anayasa komisyonunun bir an önce kurulması” Suriye ile ilgili sürecin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini belirten Kalın, “Şu anda beklentimiz anayasa komisyonunun bir an önce kurulması, üzerinde ihtilaf edilen birkaç isim vardı, bunların nihai olarak çözülerek anayasa komisyonunun bir an önce çalışmalarına BM çatısı altında başlaması” şeklinde konuştu. Afrin-Cerablus hattında genel anlamda bir sükûnet ve istikrarın hakim olduğunu belirten Kalın, “Bu Türkiye’nin Suriye’de fiilen güvenli bölgenin nasıl olabileceğine dair gösterdiği en önemli başarıdır. Bu bölgeye baktığınızda İdlip’te, Afrin’de, Mümbiç’e kadar olan Türkiye Suriye sınırı içinde güvenli bir bölge aslında fiilen oluşmuş durumda. Burada ne PKK ne DEAŞ ne de rejim unsurları vardır. Burada yerel halk kendi imkanları ve Türkiye’nin desteği ile bizim ve uluslararası toplumun desteklediği bir Suriye ordusu ve diğer Suriyeli unsurlarla kendi yönetimini sağlamakta, kendi ekonomisini yönetmekte. Bu bile kendi başına büyük bir başarı. Bu bölgelere Türkiye’den dönen mülteci sayısı 350 bini aşmış bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Bizim beklentimiz Mümbiç yol haritasının bir an önce hayata geçirilmesi” Münbiç ve Fırat’ın doğusu ile ilgili ABD ile yürütülen müzakerelerin devam ettiğini, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Milli Savunma Bakanı Akar ve kendisinin Washington’a yaptıkları ziyarette bu konuları ele aldıklarını kaydeden Kalın, “Bizim beklentimiz Mümbiç yol haritasının bir an önce hayata geçirilmesi. Fırat’ın doğusunda hiçbir terör unsurunun barındırılmasına müsaade edilmemesi” açıklamasında bulundu. Güvenli bölge meselesinin Türkiye’nin gündeminde olmaya devam ettiğinin altını çizen Kalın, “bizim beklentimiz, önceliğimiz bu güvenli bölgenin Türkiye’nin kontrolünde olmasıdır” dedi.
“Türkiye’nin terör unsurlarından temizlediği yerlere ‘rejim gelsin’ demek fırsatçılık oluyor” Cevat Zarif’in Türkiye ziyareti öncesinde Beşer Esad ile görüştüğü ve o görüşmeye ilişkin bir raporu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğu yönündeki açıklaması ve raporda Şam’dan gelen mesajın ne olduğu yönündeki soruya cevap veren Kalın, “Sayın Zarif’in Şam’dan sonra Ankara’ya gelip görüşmeler yapması bu tür yorumlara sebep olmuş olabilir ama bizim böyle bir arabuluculuk arayışımız söz konusu değil. Suriye’de özellikle Esed rejiminin geleceği konusundaki görüş ayrılığımız zaten biliniyor” dedi. Kalın, çatışmaların sona erdirilmesi ve siyasi sürecin hayata geçirilmesi için İran ile yakın çalışmaya devam edileceğini belirtti. Cevat Zarif’in yaptığı açıklamada Suriye’de sınır bölgelerinin Esed ordusuna verilmesi önerisinin hatırlatılması üzerine Kalın, “Türkiye’nin terör unsurlarından temizlediği yerlere ‘rejim gelsin’ demek fırsatçılık oluyor. Bizim zaten böyle ne bir beklentimiz ne talebimiz ne de bir onayımız söz konusu” diye konuştu.
“Temel mesele Amerikan yönetiminin hala PYD-YPG unsurlarına destek vermeye devam etmesidir” ABD’nin Suriye’den çekilme sürecine ilişkin konuşan Kalın, bu konuda Amerikalılar arasında da tartışmanın sürdüğünü söyleyerek, “Bununla ilgili net bir yol haritasının ortaya konamadığını görüyoruz. Bu kargaşa devam ediyor, Washington’da bizim edindiğimiz izlenimler de bu yönde. Temel mesele Amerikan yönetiminin hala PYD-YPG unsurlarına destek vermeye devam etmesidir. Bizim Suriye’nin herhangi bir bölgesinde güvenliği sağlamak için bir terör örgütüne ihtiyacımız yok. Burada DEAŞ’a karşı bir mücadele verilecekse bunu birlikte yapabiliriz. Birçok unsurun içinden terörle doğrudan irtibatlı bir örgütü seçip buna destek vermek baştan beri Amerikan politikasının en yanlış tarafını teşkil etmiştir” şeklinde konuştu.
“Burada işçi ve işveren çevrelerimizin tedirgin olmasını gerektirecek bir durum söz konusu değil” Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kıdem tazminatı fonu oluşturulacağı yönündeki açıklaması ve bunun işçi ve işverende oluşturduğu tedirginliğin sorulması üzerine Kalın, “Kıdem tazminatı fonu ile ilgili geçmişten beri devam eden bir çalışma var. Burada işçi ve işveren çevrelerimizin tedirgin olmasını gerektirecek bir durum söz konusu değil. Bu fonu en efektif şekilde nasıl kullanabiliriz sorusundan hareketle bir hazırlık yapılıyor. İlgili paydaşların da görüşleri alınacak. Bir mutabakat temin edildikten sonra konu Cumhurbaşkanımıza arz edilecek” ifadelerini kullandı.
“Türkiye F-35 teknolojisinin bir ortağıdır, biz F-35’lerin sadece bir müşterisi değiliz” ABD ile devam eden F-35 ve Patriot müzakerelerine ilişkin sorulara cevap veren Kalın, Washington’da görüşmeler yaptıklarını belirterek, S-400’lerin alınması halinde Türkiye’ye bir takım yaptırımların uygulanacağı, F-35 programının dışına çıkartılacağı, Patriot satışlarının engelleneceğine dair bir takım açıklamaların Amerikan makamları tarafından yapıldığını kaydetti. Türkiye’ye dönük tehdit, şantaj, yaptırım dilinin ters tepeceğini söyleyen Kalın, “İkili ilişkilerimizin dayanması gereken temel ilkeler karşılıklı çıkarların korunması, karşılıklı güven, ortak değerler ve ortak hedefler üzerine inşa edilmelidir. Tek taraflı dayatmacı söylemleri kabul etmemiz mümkün değil. ‘S-400’ler alınırsa F-35’lerle ilgili hassa bilgilere erişim olur, bu da F-35 programını tehlikeye sokar’ şeklindeki argümana karşı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO toplantıları vesilesiyle Washington’da bulunduğu sırada bir teknik heyet kurulması teklifinde bulundu. Bu teknik heyet NATO şemsiyesi altında böyle bir riskin olup olmadığını detaylı bir şekilde inceleyecek. Bizim bu teklifimiz bu konunun bütün boyutları ile aydınlatılmasını amaçlıyor. Amerikaların nezdinde böyle bir endişe varsa bunu gelin NATO şemsiyesi altında uzmanların katılacağı teknik heyetle hep birlikte ortaya çıkartalım. Böyle bir durum varsa bunun gereğini yapalım. Biz de Türkiye olarak parçası olduğumuz F-35 programının üçüncü bir ülke tarafından tehlikeye atılmasını istemeyiz, kabul etmeyiz. Bu riskleri analiz edecek bir çalışmanın yapılması lazım. Bir ön kabul ile bir ön hüküm ile böyle bir çalışma yapılmadan bu sonuçlara varılması doğru olmaz. Türkiye’nin S-400 kararı bir gecede verilmiş karar değildir. Türkiye F-35 teknolojisinin bir ortağıdır, biz F-35’lerin sadece bir müşterisi değiliz, 10 ülke ile birlikte o projenin ortaklarından birisiyiz. Şuana kadar yatırımlarımız var, oradan doğan hukuki haklarımız var. Bu teknolojiyi elde etmek, bunun bir parçası olmak bizim hem öncelikli hedeflerimizdendir hem de en doğal hakkımızdır. NATO’nun ikinci en büyük ordusu olarak operasyonlara katılan, ittifaka destek veren, her tür riski alan, maddi katkı yapan Türkiye’nin teknoloji transferi konusunda dışlanması kabul edilemez. Bu meseleyi çözmek için müzakerelerimiz devam edecek. Umarız konu yaptırım, tehdit gibi mecralara kaymaz” açıklamasında bulundu.
“YSK’nın vereceği karar bizim için nihai karardır” “Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını aldı, hükümet tarafından meşru başkan olarak görülmesi için YSK’daki sürecin tamamlanması mı beklenecek?” şeklindeki soruya cevap veren Kalın, “Bu süreçte YSK’nın kararı nihai karardır. Hukuki süreç devam etmektedir, itirazlar devam etmektedir. AK Parti ve MHP İstanbul’da seçimlerin yeniden yapılması için olağanüstü başvuruda bulunmuştur. YSK’nın vereceği karara göre süreç devam edecek. Burada hukuki süreçlerin kullanılması her partinin en demokratik hakkıdır. Tersi olsaydı, az bir farkla Cumhur İttifakı’nın adayı kazansaydı, Millet İttifakı’nın adayı da muhtemelen benzer bir itirazda bulunacaktı. Bunu da demokratik hak olarak görecektir, gecikme ve hak gaspı olarak görmeyecektik. YSK’nın vereceği karar bizim için nihai karardır. O zamana kadar mazbatasını alan başkanlar başkanlıklarına devam eder, farklı bir durum söz konusu olursa, hukuki durum neyi gerektiriyorsa o süreçler işletilir” dedi.
“Felaket senaryolarının yazıldığını görüyoruz, bunlar hep boşa çıktı” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 657 sayılı Kanun ile ilgili geçmişteki eleştirileri ve bugün Memur-Sen’de yaptığı konuşmada 657 sayılı Kanun ile ilgili yaptığı konuşmanın hatırlatılması ve bu kanunda bir değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Kalın, “657 ile ilgili bir değişiklik taraşı şuanda gündemde yok” dedi. İşsizlik rakamları ile ilgili açıklamada bulunan Kalın, “Yılın ilk çeyreğinde hizmet sektörünün tam devreye girmemesiyle birlikte bu dönemde çıkan rakamlar biraz daha yüksek olabilir, yıl içindeki toplama da bakmak lazım. Türk ekonomisinin bünyesinin sağlam olduğunu ifade etmek isterim. Dönem dönem ‘Türkiye’de bir ekonomik kriz var, tekrar inişe geçildi’ gibi felaket senaryolarının yazıldığını görüyoruz, bunlar hep boşa çıktı. Hatırlayın, 10 yıl içinde kaç defa bu tür senaryolar yazıldı. Bunların hiç birisi gerçekleşmedi. Seçim dönemlerinde ekonomi, piyasalar etkilenir, buna rağmen ne döviz endeksinde beklendiği gibi büyük sapmalar oldu ne de büyüme hedeflerinde sapmalar oldu” diye konuştu.
"Amerikan Başkanına ilettiği bir daveti söz konusu” ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’ye ziyaretinin söz konusu olup olmadığını sorulması üzerine Kalın, “Cumhurbaşkanımızın Amerika’ya planlanan bir ziyareti yok. Fakat kendisinin sıra orada olduğu için Amerikan Başkanına ilettiği bir daveti söz konusu. Mevkidaşlarımla yaptığım görüşmelerde bu konuyu gündeme getirmiştik, Beyaz Saray da buna olumlu baktığını, 2019 yılında bu ziyaretin olabileceğini ifade etmişlerdi. Bugün itibariyle kesinleşmiş bir tarih yok” şeklinde konuştu.
“Bu tavır Türkiye’yi, Mardin’i, Mardinliyi incitmişti” Mardin’de Ahmet Türk’ün başkanlığında yapılan belediye meclis toplantısında yaşanan İstiklal Marşı krizine ilişkin açıklama yapan Kalın, “Bu hadise AK Partili bir belediye başkanı arkadaşımızın ikazı üzerine değiştirildi ve daha sonra İstiklal Marşı okundu. Böyle bir ikaza ihtiyaç duyulması bile Cumhurbaşkanımızın bu süreçte, bu seçimlerin sadece bir yerel seçim meselesi değil, bir beka meselesi olduğunu bir kez daha maalesef teyit etmiştir. İstiklal Marşı hepimizin marşıdır, 82 milyonun marşıdır. Bu tavır Türkiye’yi, Mardin’i, Mardinliyi incitmiştir. Bunun izah edilebilecek bir tarafı yoktur” ifadelerini kullandı. Yeni askerlik sistemiyle ilgili kanun taslağının büyük oranda hazırlandığını beliren Kalın, bunun AK Parti Meclis Grubu tarafından Meclise sunulacağını, komisyonlarda çalışıldıktan sonra sürecin devam edeceğini söyledi. Meclis açıldığında gündemine taktim edilecek.