KAMUOYUNA…
Öncelikle Mersin’deki Polis Evi’ne yapılan hain saldırıyı lanetliyor, şehit olan polisimiz Sedat Gezer’e Allah’tan rahmet diliyoruz. Şehidimizin ailesine ve tüm ülkemize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bursaspor’umuz da 25 Eylül Pazar günü Diyarbakır’da, TFF 2.Lig temsilcilerinden, aslında ismini anmak istemediğimiz ancak yaşananlardan dolayı deklare etmenin daha iyi olacağına inandığımız Amed Sportif Faaliyetler takımı ile bir müsabakaya çıkmıştır.
Geçmişten gelen ve Bursa’nın ve Bursaspor’un vatanperver duruşuna yönelik düşüncelerinden dolayı nefret duyduğunu her ortamda belli eden bu takımla aynı grupta mücadele edilmesinin yanlış olduğu, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından açıkça bilinmesine rağmen, bu özel durum görmezden gelinmiş, talepler reddedilmiş ve sadece polisiye önlemler alarak, deplasman taraftarını yasaklayarak, yaşanılası olayların önüne geçilebileceği düşünülmüştür.
Merkez Hakem Kurulu’nun, Milli maçlar sebebiyle tatil olan dönemde, böylesi kritik bir maça elindeki en acemi hakemi ve ekibini görevlendirmesinin ise bir açıklaması yoktur. Ortamdan etkilenen ve talimatları yerine getirme cesareti gösteremeyen hakem heyeti de bizim adımıza hayal kırıklığıdır.
Daha sahaya ayak basar basmaz polis kordonuna alınmak zorunda bırakılan takımımız, her türlü yabancı maddenin, hakaretin ve küfrün bulunduğu ortamda müsabakayı bitirmeye alenen zorlanmıştır.
Maç öncesi ve maç sırasında, futbol talimatlarına göre bir maçın oynanmaması adına her türlü olay gerçekleşmişken, TFF gözlemcileri ve temsilcilerinin, sahadaki hakem heyetinin, yönetimimizin tüm ısrarlarına rağmen maçı devam ettirmesi Türk futbolu adına büyük bir skandaldır.
Sahaya atılan kesici, yaralayıcı maddelerin hakemlere isabet etmemesi midir maça devam edilme sebebi? “Kan yok, maça devam.” mıdır bunun adı?
Diyarbakır’daki maçın o şartlar altında oynatılmaya devam edilmesi TFF’nin büyük bir aciziyet içerisinde olduğunun kanıtıdır.
Ama bu tip olaylara göz yumuldukça daha beter, bizleri de daha çok üzecek olaylara yol verildiğinin bilinmesini istiyoruz. Sahasında daha önce de belli şiddet eylemleri gerçekleşen bu tip bir takıma karşı alınmayan duruş ve verilmeyen cezalar, ilerleyen zamanda ülkece üzüleceğimiz vahim olaylara sebebiyet verebilir.
Tribünlerinde başka bir ülkenin topraklarındaki bir bölgenin bayrağı olduğu için yasal olduğu savunulan ama aslında terör örgütünün sözde hayallerini temsil eden paçavraların varlığı bile bizleri rahatsız etmiştir.
TRT’nin yayınlamadığı ya da yayınlayamadığı maçımızda kim bilir bizlerin gözünden daha neler kaçmıştır?
Böylesi bir ortama giden takımımızı ve yönetimimizi yalnız bırakan Bursalı siyasileri de parti gözetmeksizin kınıyoruz.
Milletvekillerimiz, il başkanlarımız topluca orada bulunsaydı, o saha olaylarında maçı iptal ettirebilir ve oyuncularımızı 90 dakika boyunca o işkenceye maruz bırakmayabilirlerdi.
O ortamda yalnız bırakılan yönetimimizin, tüm çabaları, yalnız bırakıldığımızı gören yetkililer tarafından önemsenmemiştir.
Biz İnegöl Bursaspor Taraftarları Derneği olarak, yaşanan futbol dışı tüm olayları, bu olayları körükleyenleri, bu olayların görülmesi ve duyulmasını engelleyenleri, ulusal basında sahaya atlayan bir futbolcuyu günlerce konuşan ama bu yaşadıklarımıza bir saniye bile yer vermeyen ulusal basınımızı da kınıyoruz.
Öfkemizi, kızgınlığımızı hiç soğumayacak şekilde saklayacağımızın ve günü geldiğinde yaşananların hesabının sorulması adına hukuki tüm süreçleri takip edeceğimizin, sportif ve milli değerlerimizle bu soruna karşı gereken mukavemeti göstermekten asla geri durmayacağımızın bilinmesini isteriz.
Saygılarımızla… İnegöl Bursaspor Taraftarları Derneği