Geçici görme bozukluğu, konuşmada zorluk, elinde bir şey tutamama ve güç kaybı gibi rahatsızlıkların basite alınmaması gerektiğini söyleyen uzmanlar, inmenin dünya genelinde ilk sakatlık nedeni arasında yer aldığını belirtiyor. Yaş ilerledikçe artan inme riskinde yaşam tarzının da önemli rol oynadığı ifade ediliyor. Mersin’de inme tedavisinde sertifikası bulunan tek kurum olan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi doktorları, hastalığın belirtileri ve tedavi yöntemleriyle ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Nöroloji Anabilim Dalı üyesi Dr. Nevra Öksüz, inmenin beyin damarlarının pıhtıyla tıkanması sonucu oluşan bazı bulgular olduğunu söyledi. İnmede hastanın bazı bölgelerinde hissedilir şekilde bulgular ortaya çıktığını kaydeden Öksüz, "Hastanın bir tarafından güçsüzlük olması, konuşma bozukluğu, anlamaması, yürüme dengesizliği ve görmeyle ilgili bulgular ortaya çıkabilir. Bunların hepsine biz inme diyoruz. Aynı kalp krizinde olduğu gibi kalp damarlarının tıkanmasına benzer beyin damarının tıkanması sonucu oluşan bulgular. Bazı hastalar inme geçirdiğini anlayarak bize geliyor. Bir tarafımda güçsüzlük var ya da bir tarafımda uyuşma var diyerek gelen hastalar var. Bazı hastalarımız ise hasta yakınları tarafından ’yere düştü kalkamadı, hastanın konuşması, anlaması bozuk’ gibi şikayetler üzerine hastaneye getiriliyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında en yakındaki acil servise hastanın götürülmesi gerekiyor. Hasta kendindeyse kendisi bizzat hemen acile başvurması gerekiyor" diye konuştu.
"İLK 4,5 SAAT ÖNEMLİ"
Nöroloji Anabilim Dalı üyesi Prof. Dr. Arda Yılmaz ise inmenin dünyada iş gücü kaybına neden olan hastalıklar arasında birinci sırada yer aldığını vurguladı. İnmenin tedavisinin ilk 4,5 saatte yapılabildiğinin altını çizen Yılmaz, "Bazı pıhtı eritici ilaçlarla pıhtıyı eritip, hastanın şikayetlerini tamamen ortadan kalkmasını sağlayabiliyoruz. Bu sayede hasta topluma tekrar kazandırılabiliyor, kendi işine, gücüne dönebiliyor. Bu pıhtıyı acillerde damardan verebildiğimiz gibi anjiyo ünitelerinde girişimsel radyoloji aracılığıyla tıkanan damara gidip direk pıhtı eritici ilaçla o bölgedeki pıhtıyı eritme şansımız olmakta. Felç geçirip getirilen hasta yakınlarının söylediği şey, hastamız felç geçirdiği sırada başından aşağı soğuk su dökdük gibi şeyler söylüyorlar. Bunların hiçbiri tedavi edici değildir. Burada en önemli yapılması gereken şey, felç bulguları ortaya çıktıktan sonra ilk 4,5 saat içinde hastayı acile getirmektir. Eğer getirilirse tedavi edilmesi açısından hastaya bir şans verilebilir" şeklinde konuştu.
"TEDAVİ NE KADAR ERKEN OLURSA O KADAR ETKİLİ OLUR"
İnme tedavisini 10 yıldır MEÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde yaptıklarını belirten Yılmaz, "Fakat son 2 aydır 112 acil servisle işbirliği yaparak sertifika aldık. Bu yolla Mersin bölgesinde bu tedavinin daha etkin uygulanmasını sağladık. Son 2 aydır tedavi ettiğimiz hastalarda belirgin artış oldu. İnme hastaları genelde acile kollarda güçsüzlük, görme kaybı, konuşma bozukluğu, anlamama gibi şikayetlerle gelebilir. Bu şikayetler tedavi edilmezse bir miktar düzelmekle beraber kalıcı olabilir ve hastanın hayatında uzun dönemde çok ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir. İlk 4,5 saatte acile başvuran hastalarda biz tıkalı damarı açarak, hastanın oluşan şikayetlerini tamamen ortadan kaldırabiliyoruz. Burada hasta yakınlarının yapması gereken en önemli şey, bilinçli olup, bu gibi bulgular ortaya çıktığında en erken vakitte hastalarını hastaneye ulaştırmalılar. Tabi 4,5 saat diyoruz ama hasta ne kadar erken tedavi edilirse tedavinin etkinliği o kadar etkili olur. Onun için 4,5 saatin dolmasına çok var denilerek yavaş davranılmamalı, tedavi ne kadar erken verilirse o kadar etkili olduğu akıllarda tutulmalıdır" ifadelerini kullandı.
"EN ÖNEMLİ NOKTA HASTANIN ÇABUK HASTANEYE ULAŞTIRILMASI"
Radyoloji Anabilim Dalı üyesi Prof. Dr. Altan Yıldız da inme tedavisinin ciddi bir ekip işi olduğunu ve çok iyi organize olarak tedavinin yapılması gerektiğini dile getirdi. Her şey tam yapılmasa sonuçlarının iyi olmadığına dikkat çeken Yıldız, "Beyni ön ve arka kısım olarak ayırmam mümkün. Ön taraftakiler halk arasında şah damarı olarak bilinen karotis damarının tıkanıklığı. Arka kısımda ise özellikle beyincik ve beyin sapı dediğimiz kısmı besleyen 2 tane damarın tıkanıklığı söz konusu olabiliyor. Ön sisteme ait tıkanıklıklarda 4-6 saat içerisinde müdahale etmek gerekir. Arka sisteme ait tıkanıklıklarda bu 24 saate kadar çıkartılabilir. Burada en önemli nokta hastanın çabuk ulaştırılması ve doğru teşhis. Hastanın çabuk ulaştırılmasında 112 ekiplerinin çok önemli rolü var. Hastanın doğru yönlendirilmesi çok önemli. Ayrıca ilk başvurduğu ünite de pencere dediğimiz tedavinin başlatılması da çok önemli. Pıhtı çözücü tedavinin erken başlatılması hem bizim hemde hastanın klinik sonuçlarını önemli şekilde pozitif olarak etkiliyor. Biz bu tedavileri 10-15 yıldır yapan bir üniteyiz. İnme tedavisi konusundaki sertifikasyonumuz daha yeni oldu. Özellikle Mersin ve çevresi yerleşim alanları için biz hizmet vermeye hazırız" dedi.
(Koray Ünlü/İHA)