İstanbul’da yaşayanların şehrin yönetimine ilişkin kararlardaki etkisi günden güne azalıyor. Örneğin 2006 yılında yeni vapur tasarımlarının danışıldığı Yeditepeliler 2013’te bizzat İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından söylenen “Bundan sonra bütün projeler halka anlatılacak ve görüşleri alınacak. Bir otobüs durağının yeri bile değişse halka sorulacak. Yol ve güzergah değişikliğiyle ilgili bilgi verilecek” ifadesiyle karar mercii olma hakkına kavuşmuştu. Fakat buna rağmen tarihi şehirde yaşayanlar yönetimde söz sahibi olamıyor.
5 Şubat’ta İstanbul Şehir Hatları’na 10 yeni vapur katacaklarını açıklayan Topbaş, bunların modelinin hazır olduğunu belirtirken, vapurların hangi renk olacağının halk oylamasıyla kararlaştırılacağını ifade etmişti. Vapur modeli seçmekten, renk seçmeye tenzili rütbe olan İstanbul halkına bu konuda da fikri sorulmadı. 28 Mayıs günü Sarıyer’de gerçekleştirilen tören ile İstanbul’a yeni 3 vapur tanıtıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi açıklamasından aktaralım: “İstanbul ulaşımını daha modern ve konforlu hale getirmek için gece gündüz çalışan İstanbul Büyükşehir Belediyesi bugün de Başkan Kadir Topbaş’ın katıldığı törenle 3 tane yeni gemiyi boğaz sularıyla buluşturdu.”Göksu, Durusu ve Küçüksu isimli vapurlar bu törenin ardından Eminönü-Kadıköy hattında hizmet vermeye başladı. Yalova’daki Özata Tersanesi’nde imal edilen, Türk mühendislerin tasarladığı ve tanesi 3 milyon 373 bin 500 euro’ya malolan gemilerin eski vapurlara nazaran estetik kaygıyı ve İstanbul’un keyfini çıkarma önceliğini karşıladığı söylenemez.
Gelelim izlenime. İstanbul’un yeni vapurları alışılagelmişin dışında iskeleye yan yanaşıp yolcuları o şekilde almıyor. Geminin burun kısmından biniyor ve kıç kısmından iniyorsunuz. Bu haliyle feribota benzeyen vapur, İstanbul’un kalabalık oluşunun da etkisiyle günden güne ‘bir yere tıkıştırılarak seyahat ettirilme’ haline gelen toplu taşımaya da uygun düşüyor: Büyük bir kapıdan, içerisinin nasıl olduğunu merak ederek geçip gidiyorsunuz. Tek gördüğünüz kalabalık.
İç mekan da eski vapurların estetiğinden uzak. Burada da ‘feribot soğukluğu’ hakim. Büyük camları olan yeni vapurlar, havalandırma konusunda klima yardımı alıyor. Sağlı sollu televizyonlar henüz hizmet vermiyor. Ama bir müjde var, vapurda kafa dinleme amacı olanlar varsa haberleri olsun: İçerideki ses sistemi vasıtasıyla vapurun her köşesinde siyasetçilerin beyanlarını duymak mümkün!
Yeni tasarımın en vurucu yanı ise yan balkonların olmaması. İstanbul gibi iklimi ezici çoğunlukla yaz kış açık havada seyahat etmeye müsait bir şehirde balkonsuz vapur yolcuyu İstanbul havasından mahrum bırakıyor. Tabii bundan vapurların en iyi arkadaşı martıların da olumsuz etkileneceğini söylemekte bir beis yok. Üst güverte ise yolcu gemilerini andıran bir teras olarak hizmet veriyor.
İstanbul’un yeni vapurları için ‘yüzer plaza’ dersek abartmış olmayız. Şu an 3 tanesi hizmete giren vapurlardan, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından toplam 10 tane olacağı açıklanmıştı. Günden güne İstanbul’daki yolculuk geleneklerinden uzaklaşan şehir halkının kalan 7 vapurda ne gibi sürprizlerle karşılaşacağı ise merak konusu.