Son olarak İznik Kırıntı köyünde soyu tükenmekte olan ve koruma altına alındığı öğrenilen benekli su kaplumbağası ve boynuzlu engerek yılanı tespit edildi. Boynuzlu engerek yılanını ve benekli kaplumbağayı fotoğraflayan veteriner hekim Ahmet Bülent Üçok, “Kaplumbağayı geçen hafta evimin yakınında gördüm, renkleri ile dikkatimi çekti. Prof. Dr. İbrahim Baran’ın ‘Türkiye’nin amfibi ve sürüngenleri’ kitabından tür tayinini yaptım. Yine de fotoğraflarını Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden sürüngen bilimci zoolog Dr. Mert Gürkan ile paylaştım. O da bunun bir benekli kaplumbağa olduğunu teyit etti. Bu tür esasen Türkiye’nin her yerinde bulunabilmekle birlikte, kirlilik nedeniyle sayıları çok azalmış durumda ve hem ulusal hem de uluslararası ölçekte soyu tehlike altında olan ve korunması gereken tür olarak kabul ediliyor. Her türlü kirliliğe karşı çok duyarlı olan benekli kaplumbağa, temizlik indikatörü olarak değerlendiriliyor. Yani bu türün bulunduğu bölgeler; kimyasal, endüstriyel ve evsel atıklardan ari ve temiz olarak kabul ediliyor ve bu nedenle de bu bölgelerin mutlak korunması gerekiyor” dedi.
Bulduğu kaplumbağayı daha sonra yine aynı yere bırakan veteriner hekim Ahmet Bülent Üçok, yine Kırıntı köyünde erişkin bir burunlu (boynuzlu) engerek yılanı tespit edip fotoğrafladı. Bu dağların çok zengin bir bitki ve hayvan varlığına sahip olduğunu belirten Üçok, “18 yıldır burada yaşıyorum, dağlarda ormanlarda yürüyüş yapıyor, hayvanlarımı otlatıyorum. Bu esnada gördüğüm bitki ve hayvanları fotoğraflayarak kayıt altına alıyorum. Kurduğum fotokapanlara ayı, kurt ve yaban kedisi gibi yırtıcılar da dahil pek çok hayvan yakalanıyor. Benim kendi sınırlı imkanlarım ve bilgim ile yaptığım bu çalışmaların mutlaka akademik seviyede ele alınarak bölgenin ayrıntılı bir bitki ve hayvan varlığı envanterinin çıkartılması ve bulunacak sonuçlara göre bölgeye bir koruma statüsü kazandırılması gerekiyor. Aksi takdirde Bursa, Kocaeli, Yalova gibi sanayileşmiş kentlerin ortasında vaha gibi kalmış bu bölge de kaybedilecek. Başta yapılması planlanan RES projeleri olmak üzere doğayı tehdit eden her tür uygulama, bölgedeki yaban yaşamına telafi edilemeyecek zararlar verecektir” dedi.
İHA