TMMOB, iki gün sürecek 4’üncü Kadın Kurultayı’nı, Tepekule Kongre ve Sergi MerkeziAnadolu Salonu’nda topladı. Kadın üyelerin büyük ilgi gösterdiği kurultay, Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın, geçen yılların aksine tek gelmek yerine beraberinde, erkek yönetim kurulu üyelerini de getirmesiyle gergin başladı. Soğancı’nın yanında, geçen yıl yönetimdeki kadın üye Neriman Usta’ya fiziksel tacizde bulunduğu için mahkemelik olduğu Züber Akgöl’ü de getirmesi, tepkileri daha da artırdı. Kadınlar, tepkilerini hem dövizlere hem de sloganlarına yansıttı, hem de aktif protesto başlattı.
'BIYIKLI TMMOB’YE GEÇİT YOK'
Oturdukları yerde hazırladıkları dövizlere, ’TMMOB’de kadınlar var’, ’Söz bizim, karar bizim, Soğancı sus artık’, ’Atamayla değil gönüllülük temelinde kadın çalışması’ ve ’Bıyıklı TMMOB’ye geçit yok’ diye yazdı. Bu dövizleri, havaya kaldırıp yönetim kurulu üyelerine gösteren kadınlar slogan atıp ıslık çalarak da, kürsünün önüne geldi. Burada kadınlar, hem yönetim kurulu başkanı Mehmet Soğancı’ya, hem de Züber Akgöl’e, tepki gösterdi, salonu terk etmelerini istedi. Kadınlar ardından, kürsüyü serbest kürsü ilan edip, kendi düşüncelerini, katılımcılarla paylaştı. Mehmet Soğancı da bu sırada kadın üyeleri sakinleştirmeye çalıştı. Kürsüye de çıkan Soğancı, baskıların kendilerini susturamayacağını söyledi. Tepkilerin sürmesi üzerine, açılış programı planlanan gibi gerçekleştirilemedi. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve erkek yöneticiler salondan ayrıldı.
KADIN ÜYELER BASIN AÇIKLAMASI YAPIP KURULTAYLARINA DEVAM ETTİ
Erkek yöneticilerin salondan ayrılmasından sonra kadın üyeler, daha önceden de duyurusunu yaptıkları gibi içerideki tartışmalardan uzak olarak basın açıklamalarını okudu. Kadın üyeler adına basın açıklamasını Divan Başkanı Arzu Özdal İdem yaptı. AKP’nin yeni Türkiye’sini inşa ettiği sırada, kadınların da sosyo - ekonomik politikaların odağına konulduğunu söyleyen Özdal, "İktidar, kadınlara ilişkin ne zaman bir şey söylese arkasından kadın haklarına ilişkin bir geri adım ortaya çıktı. 13 yıldır kadınların toplum içindeki ekonomik, kültürel, sosyal etkinliği siyasi iktidarın bilinçli politikaları ile sürekli azaltılarak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, kadınların cinayete kurban gitmesine, işyerinde, sokakta, evde taciz, tecavüz ve saldırıya maruz kalmasına, bedeninin, emeğinin, kimliğinin sömürülmesine yol açan ataerkil politikalar gün geçtikçe derinleştirildi. Kadın cinayetlerinin de yüzde 1400 arttığı Türkiye, bu geri adımlarla, kadının sosyal statüsü, eğitim ve istihdamı açısından 3’üncü Dünya ülkeleri arasında yerini aldı" dedi. İçte ve dışta sıfır sorun politikası yalanlarıyla, ülkenin savaşla kuşatıldığını da ifade eden Arzu Özdal İdem şunları söyledi,
"Ağrı’da, Mersin - Adana’da, Bingöl’de, Diyarbakır’da arka arkaya şiddeti yaşadık. 7 Haziran seçimlerinin sonuçları, baskıya, şiddete, öfkeye karşı her şeye rağmen eşitlik, özgürlük, demokrasi barış isteyenlerin sesi oldu. 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP, yarattığı siyasi atmosfer içinde ülkeyi, Suruç katliamı ile birlikte sistemli bir şekilde savaş ve kaos ortamına sürükledi. Ardından 6 Eylül’de bu kez PKK tarafından Dağlıca’da gerçekleştirilen saldırı ile yüreklerimize bir kez daha ateş düştü. Bu yaşanan insanlık dışı süreç, nereye kadar? Daha kaç evladımızı toprağa vereceğiz? Neredeyse her gün asker, polis, genç, kadın, çocuk cenazelerinin sonu gelmiyor. Her gün ülkenin dört bir yanındaki cenazelerde akan gözyaşlarına tanıklık ediyoruz. Her ölümle, bu topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşadığımız halkların, gençlerimizin, çocuklarımızın yarınları çalınıyor. Artık yeter, hiç kimsenin hiçbir gerekçe ile öldürülmesini istemiyoruz. Barışın, insanlığın, yaşamın, dayanışmanın hedef alındığı 10 Ekim katliamı ile perçinlenmek istenilen nefret ve ayrıştırıcı söylemi reddediyoruz. Çünkü, hayatı yaratan, onu yürüten ve dönüştüren kadınlar olarak biliyoruz ki; savaş, en çok da kadınları ve çocukları mağdur etmektedir. Savaşın yakıcı etkisini yüreğimizde hissederken, kadına yönelik şiddetin her türlüsüne, gericiliğe ve emperyalist saldırganlığa karşı sesimizi ve mücadelemizi yükselteceğiz."