CHP’li vekil, AKP’nin iktidarda kaldığı 13 yıl içerisinde, özellikle 2004 yılından itibaren ve 2006-2007 ve 2008 yıllarında son derece artan miktarda özelleştirme yapıldığını vurguladı. Konuyla ilgili yayımladığı basın açıklamasında Lale Karabıyık, “Tablo incelendiğinde sadece son 10 yılda içinde çok sayıda limanın, Türk Telekom, Petkim, Tüpraş, Sümer Holding, Tekel vb. şirketlere ait çok sayıda işletme ve taşınmaz ile birlikte, otoyollar, enerji ve alt yapı kuruluşları gibi küçükler hariç sadece 125 büyük şirket satılmıştır.” dedi.
Aslında özelleştirmenin bir takım ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılan araçlardan biri olduğunun altını çizen Karabıyık, “Eğer özelleştirme bir araç yerine amaç olarak kullanılırsa asla başarılı olma ve ekonomiye fayda sağlama işlevini sağlayamaz. Özelleştirme, amaca ulaşmanın araçlarından bir tanesidir.” açıklamasında bulundu. Özelleştirme uygulamalarında nihai amacın ulusal ekonominin bir bütün olarak etkinliğini ve verimliliğini arttırmak, dış rekabet gücünü yükseltmek ve toplumsal refahı çoğaltmak olduğunu ifade eden Karabıyık; ancak sadece kaynak yaratmak amacıyla anlamsız kullanıldığında günü kurtaran ancak geleceği kaybeden bir uygulama özelliği arz eder açıklamasında bulundu.
YÜKSEK POTANSİYELE SAHİP BİR YERİN TEPSİDE SUNULMASI YANLIŞTIR
Konuyu derinlemesine değerlendiren CHP’li vekil, “Eğer verimsiz ve karsız olup da özelleştiği zaman verimliliği artacak, istihdam ve gelir artışı sağlayacak, toplumsal fayda yaratacaksa ne ala. Ama gelecekteki karlarıyla birlikte, ucuza ve ülke için stratejik önemi olduğu halde elden çıkarılmış ve kontrol dışı kalması bile göz ardı edilerek zaten yüksek kazanç potansiyeli olan bir yerin satışı yapılarak tepside sunulmuşsa bu yanlıştır. Burada kamu yararından değil ancak kamu zararından söz edebilirsiniz” dedi.
VERİMLİLİK GETİREREK TOPLUMSAL FAYDA SAĞLAMIYOR, VATANDAŞA YÜK GETİRİYOR
Lale Karabıyık, “Özelleştirmenin amaçlarından birisi rekabet yaratmak dense de örneğin otoyolları satma konusunda nasıl bir rekabet faydası olabilir? Sonuçta otoyol kamu tekelidir. Köprü ve otoyolların özelleştirilmesi, enerji i haberleşme ve ulaşım şirketlerinin özelleşmesi aksine daha maliyetli olmuş ve vatandaşa yansıyan fiyatlara daha fazla yük bindirmiştir” açıklamasını yaptı.
Konuyla ilgili önemli bilgilendirmelerde bulunan ve 13 yıllık iktidarın özelleştirmelerini eleştiren Karabıyık, “Bir devletin temel görevlerindendir yol, geçit köprü vb yapmak. Keşke yol, köprü, geçit yaptık diyen AKP iktidarı bunları 13 yılda varlıkları elden çıkararak değil de değer yaratarak yapsaydı” dedi.
TÜRKİYE’DE TASARRUF AÇIĞI VE KIRILGANLIK HER GÜN ARTIYOR
Bir ülke ekonomisinin yatırım yapabilmesi için gereken kaynağın öncelikle iç tasarruflarından olması gerektiğini söyleyen Karabıyık, Türkiye’de ise Milli Tasarruf Düzeyi’nin yetersizliği sebebiyle yatırım yapmak için yabancı sermayeye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. CHP’nin ekonomistlerinden Lale Karabıyık, “AKP iktidarında sizi İMF ye muhtaç etmedik deniyor; ancak zaten ülkelerin çoğu artık İMF ye muhtaç değil, çünkü küresel sermayenin ülkeden ülkeye kazanmak için gezindiği ortamda İMF yerine doğrudan ya da dolaylı yabancı sermayeden açıklarını finanse ediyor. Kaldı ki AKP iktidarında yabancı sermayeye daha da muhtaç hale getirilmiştir; çünkü 2000 yılı öncesi yüzde 20lerde olan Yurt İçi Tasarruflar düzeyi özellikle 10 yıldır oldukça geriledi ve yüzde 12,4 seviyelerine geriledi. Tabi bu da Türkiye’nin kırılganlığını arttırıyor.” dedi.
Ekonomi yönetimine ise güven azaldığı için Güven Endeksi’nin 100 ün altına düşerek 70 – 80ler seviyelerinde gezindiğinin altını çizen Karabıyık, özellikle 13 Ağustostan itibaren koalisyonun kurulamamasının ardından eylül ayında hızla düştüğünü, ekim ayında da yeterli toparlanma sağlanamadığını ifade etti.
BARIŞ VE HUZUR ÜLKESİ YARATMAK TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ
Ekonominin iç dinamiklerini yeniden harekete geçirmek için yeni ve farklı anlayış içinde olan bir hükümetin gerekli olduğunu belirten Karabıyık, “Yeni ve ihtiyaçlara uygun bir teşvik sistemiyle desteklenmiş ekonomi programı, tarım ve eğitim politikaları, istihdam modeli, hukukun üstünlüğü ilkesiyle ve güven ortamıyla sağlanmış yatırım yapılabilir ülke görünümü, rekabet edebilirliği artmış kırılgan olmayan, barış ve huzur ülkesini yaratmak, insan için önemli, birlik için önemli yani Türkiye için önemli.” dedi.