Kekemeliğin, konuşma sırasında akıcılığının sekteye uğraması ile ses, hece ya da tek heceli sözcük tekrarı, seslerin uzaması ve hava akımındaki bloklar biçiminde görüldüğünü söyleyen Dil ve Konuşma Terapisti Seçil Aydın Oral, bu bozukluğun çocuk döneminde başlayıp yetişkin dönemine kadar kronikleşebileceğini vurguladı.
BEYİN KANAMASI KONUŞMA, DİNLEME VE OKUMA BOZUKLUKLARINA YOL AÇABİLİYOR
Beyin krizi (inme) sonrasında hastanın afazi olduğunu belirten Dil ve Konuşma Terapisti Seçil Aydın Oral, “Nörolojik rahatsızlıklarda beyin krizinin görülme oranı çok yüksek. Türkiye’de her yıl 125 bin beyin krizi yaşanıyor. Türkiye’de beyin krizi vakalarının yüzde 71’i beyin enfarktüsü, yüzde 29’u ise beyin kanamasından meydana geliyor. Afazinin beynin sol tarafında meydana gelen tümör, beyin kanaması sonucunda ortaya çıkan konuşma, dinleme, okuma ve yazma güçlüklerine neden oluyor. Afazisi olan hastaların sözel iletişim kopukluğunun olması nedeniyle, depresyonunda sıklıkla gözleniyor. Bu bozuklukta zeka etkilenmese de dizartri ve apraksi (konuşma bozuklukları) gibi eşlik eden başka sorunlar olabilir” açıklamasında bulundu.
KONUŞMA BOZUKLUĞUNUN FARKLI TİPLERİ VAR
2011 yılında yapılan araştırma sonuçlarına göre toplam nüfusun yüzde 6,6’sının en az bir engeli var. Konuşma bozukluğunun farklı tipleri de bu engel içinde yer alıyor. Apraksiyi, konuşmayı sağlayan dil-dudak, çene gibi organlara ait kasların zayıf olmamasına rağmen konuşma seslerini doğru bir şekilde söylemek için istemli hareketlerin yapılamaması olarak açıklayan Seçil Aydın Oral, hastaların sesleri taklit etme ve üretmede zorlandıklarını, tutarsız konuşma hataları gibi sorunların gözlenebileceğini belirtti. Dizartrinin ise apraksiden farklı olduğunu anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Dil ve Konuşma Terapisti Seçil Aydın Oral “Dizartri, konuşma üretimi için kullanılan organları kontrol eden kasların bozulan hareketinden kaynaklanabiliyor. Dizartri tipi ve şiddeti sinir sisteminin hangi alanından etkilendiğine bağlıdır. Dizartrisi olan kişilerde anlaşılması zor olabilecek ağızda gevelenen, dalgalı veya mırıldanmış, konuşma gözlenir” dedi.
TEDAVİDE HASTANIN MOTİVASYONU OLDUKÇA ÖNEMLİ
Afazili hastanın ilk 6 ayın içinde hızlı bir gelişimi olacağından vakit kaybedilmesi gerektiğine değinen Seçil Aydın Oral, afazi terapisinde hastanın ailesinin büyük önem taşıdığını, iş birliği içinde, hastanın sosyal yaşantıdan kopmadan, iletişim yollarını genişleterek hastayı mutlaka desteklemeleri konusunda beraber çalıştıklarını belirtti. Oral “Afazide kullanılan standardize edilmiş testler bize dil konuşma ve bilişsel becerilerinde hangi alanların korunduğunu, hangi alanlarda desteğe ihtiyacı olduğu konusunda yardımcı oluyor. Kişiye özel tedavi amaçları belirlendikten sonra kaybedilen becerilerin öğretimine ilmek örer gibi çalışıyoruz ve hastanın motivasyonu kaybetmemesi için çaba gösteriyoruz. Kekemelik terapisi öncesinde kişinin okuma ve konuşma örnekleri alınır. Bu örnekler bize kekemelik şiddetinin belirlenmesinde ve sınıflandırma yapmada ışık tutar” dedi.
SES KISIKLIĞI 2 HAFTADAN FAZLA SÜREDİR VAR İSE MUTLAKA MUAYENE EDİLMELİ
Yetişkinlerde görülen diğer bir konuşma sorunun ses bozukluğu ifade eden Seçil Aydın Oral, ses kısıklıklarının ihmal edilmesinin ciddi rahatsızlıklara neden olduğunu vurgulayarak “Ses teli nodül ve polipleri, ses teli ödemi, ses telinin yapısal bozuklukları, ses teli enfeksiyonları ve sesin yanlış kullanımı, ses kısıklığına yol açan nedenler içinde yer alıyor. 2 haftadan uzun süren ses kısıklıkları ve bu tip durumlarda erken teşhis edilir ve doğru zamanda ses terapisine başlanırsa ortalama 8 seans ile ses eski sağlığına kavuşabilir” dedi. Ses terapisinde ne yapıldığı hakkında bilgi veren Oral, “Ses terapisi kişiye özeldir. Sesin güçlenmesi için hastaya bazı teknikler öğreterek egzersizler yapılır. Hastanın bu teknikleri evde tekrar etmesinin ve düzenli olarak terapilerine devam etmesinin, sesini doğru kullanmasında doğrudan ilişkili” açıklamasında bulundu.