Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezinde yapılan MKYK toplantısı sonrası açıklama yapan Parti Sözcüsü Mahir Ünal, toplantıda ele alınan konulara ilişkin bilgi verdi, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap verdi. “Çocuk istismarına yönelik düzenlemenin imzaları tamamlandı, önümüzdeki hafta Meclise sevk edilmesi planlanmakta” açıklamasında bulunan Mahir Ünal, CHP’nin partilerine yönelik yaptığı eleştirilere cevap verdi.
“Kılıçdaroğlu, son derece bölücü ve çirkin bir dil kullanmıştır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanatçılarla birlikte sınır karakoluna yaptığı ziyarete ilişkin eleştirilere de cevap veren Ünal, “Ana muhalefet partisinin hem sanatçılara hem de siyaset kurumuna dönük son derece çirkin saldırıları oldu. Özellikle sanatçılarımıza dönük kullanılan ifadeler son derece çirkin ve terbiye dışı ifadelerdi. Sanatçılarımız oraya bu devletin Cumhurbaşkanı ile vatan, millet ve bayrak sevdalarından dolayı gittiler. Bir görevi ifa ettiler. Kendi vicdanlarında hissettikleri bir sorumluluğun sonucu olarak bunu yaptılar. Toplumu ‘halkın polisi, sarayın polisi’, ‘halkın 15 Temmuz’u, sarayın 15 Temmuz’u’, ’15 Temmuz şehidi, terör şehidi’ gibi ayıran Kılıçdaroğlu, şimdi de ‘halkın sanatçısı, sarayın sanatçısı’ gibi son derece bölücü ve çirkin bir dil kullanmıştır. Adeta terörü destekleyen, terör seviciliği yapan, açıklamaları ile bu ülkenin hukukuna, anayasasına, bütün ülkelerin hassas olduğu evrensel hukukun şiddete ve teröre dönük duyarlılığına rağmen terör sevicilere hamilik yapan, ‘bir gerillayı ya da annesini oynamak istiyorum’ diyerek PKK’yı ve terör seviciliğini adeta ifşa eden sanatçı benzerlerine sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, acaba bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ile birlikte sanatçıların, teröristlerle mücadele eden ve bölgeyi terörden temizleyen Mehmetçiğin ziyaret edilmesinden neden rahatsız olduğunu biz çok iyi biliyoruz” diye konuştu.
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin faşist ve darbeci anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır”
“Onlar 6-7-8 Ekim olaylarında 50 kişinin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine sebebiyet veren, Kandil’den talimat alan, şuanda hapiste bulunan bir partinin eş başkanını ziyarete gitmeyi sorun olarak görmezler, ama PKK ile mücadele eden Mehmetçik ile birlikte olmaya giden sanatçıyı sorun haline getirirler” açıklamasında bulunan Ünal, siyaset kurumunun milletin iradesini devlete taşıyan yapı olduğunu kaydederek, “Şimdi siz Zeytin Dalı’nı, Fırat Kalkanı’nı siyasetin başarısı olarak görmeyecekseniz bunu neyle açıklayacaksınız. Devletin kendi başına yaptığı bir şey olarak göreceksek o zaman siyaseti, demokrasiyi nereye koyacağız. CHP’nin darbeci, faşist aklı siyasetten nefret ettiği için, milletin temsilcisi olan siyasetçilerden nefret ettiği için, maalesef sanki TSK’mız, ordumuz bu işi kendi başına gitmiş yapmış gibi siyasi iradeyi yok saymaktadır. Zeytin Dalı’da, Fırat Kalkanı’da bu milletin yetkilendirdiği siyasi iradenin başarısıdır. Bunu kabul etmek zorundadır CHP. Ama CHP7nin aklı darbeci, faşist bir akıl olduğu için milletin yetkilendirdiği, milletin emrinde olan devlet aygıtının, kahraman ordumuzun milletimizle beraber siyasi iradenin emri ile hareket ettiğini kabul etmez. Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin ve siyasetimizin başarısıdır bu, diplomasideki, askeri alandaki başarıdır bu. Ordumuzla birlikte yürüttüğü başarıdır bu. Burada normal olan başarıyı taktir etmektir. Anormal olan ise bu başarıyı karalamaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin bu yaklaşımda da faşist ve darbeci anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sanatçılara dönük ifadelerinde öfke, kin nefret bir kez daha ortaya çıkmıştır” şeklinde konuştu.
“Türkiye’yi yalan, kin, nefret, iftira temelinde siyaset yapanlar kutuplaştırmaktadır”
İktidar olarak sorumlu davrandıklarının altını çizen Ünal, “Bizim testimiz süt dolu, onların testisi boş olabilir. Testimiz çarpışırsa bu milletin kazanımları kaybolur diye düşünüyoruz ve sorumlu davranıyoruz. Ama bizim bu sorumlu davranmamış şu anlama gelmiyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nun her grup toplantısında istediği rahatlıkta bize hakaret etmesi, tehdit etmesi, militan olarak tanımladığı küçük bir azınlıkla bu milletin yetki verdiği hükümeti gayri meşru ilan etme hakkını Kemal Koılıçdaroğlu’na vermiyor. Birileri bize diyor ki, ‘siz iktidar olarak toplumu kucaklayın.’ Bize hakaret eden, küfreden, her türlü yalanı, iftirayı söyleyenlerle biz nasıl kucaklaşacağız. Bunu kendisinde bir hak olarak gören, Cumhurbaşkanımızın şahsına, ailesine, AK Parti siyasetine hakareti, aşağılamayı kendisine yöntem haline getirenlerle biz nasıl anlaşacağız. Türkiye’yi kim kutuplaştırmaktadır, Türkiye’yi yalan, kin, nefret, iftira temelinde bu söylemle siyaset yapanlar kutuplaştırmaktadır. Şunu da bilmeleri gerekir, biz 15 Temmuz cehenneminden çıktık, 17-25 Aralık yargı darbesini bertaraf ettik. Tehdit ettikleri bu milleti temsil eden siyasi irade 15 Temmuz cehenneminden çıkmıştır. Biz kendilerinden korkacak, tuhaf tiyatral tehditlerinden çekinecek, ettikleri hakaretlerden geri duracak değiliz. Biz onlara aynı şekilde cevap vermesini biliriz. Eğer CHP’nin simetrisinde biz onlara cevap verirsek bu seviyesizlik bu topluma da zarar verir. Bizi onların seviyesine inmiyorsak, onların dili ve üslubu ile konuşmuyorsak bu onlardan çekindiğimiz ya da söylediklerini onayladığımız anlamına gelmiyor. Bir ülke düşünün ki, bu ülkede bir siyasi parti terör ve teröristlerle işbirliği yapacak, teröristlerini dilini ve söylemini kullanacak, bu ülkenin Afrin’de mücadele ettiği terör örgütü ile açık, fiili, sözlü işbirliğinde bulunacak, PKK’nın cenazelerine katılacak, FETÖ‘nün sözcülüğüne soyunacak, AK Parti karşıtı bütün uluslararası lobilerin, türkiye düşmanı bütün yapılan dili ve söylemi ile konuyacak, sonra kalkacak sözcüleri, Genel Başkanı bu milletin seçtiği Cumhurbaşkanına, hükümete hakaret edecek ve bunu kendisinde bir hak olarak görecek, öyle bir ülke ve dünya yok. Buna müsaade etmeyiz. Bu kadar seviyesizliğe, pespayeliğe müsaade etmeyiz” ifadelerini kullandı.
“Biz burada evcilik oynamıyoruz”
Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıkıp ağzına geleni saydığını belirten Ünal, “Adeta antideprasan kullanmış, sakinleştirici almış bir ruh hali ile gülerek her türlü ağır hakareti, çirkin ifadeyi kullanıyor, sanatçılara hakaret ediyor, işine gelmediği zaman hukuka hakaret ediyor, her türlü hukuksuzluğu yapma hakkını kendisinde görüyor, o hukuksuzluğu yaptığı zaman ‘ben bu hukuku tanımıyorum’ deme hakkını kendinde görüyor, bu kadar konfor, bu kadar rahatlık siyasette olmaz. Hadi muhalefet olarak sorumluluk almıyor olabilirsiniz, biz burada evcilik oynamıyoruz. Biz burada bir taraftan 4 tane terör örgütü ile mücadele edeceğiz, bir taraftan 15 Temmuz işgal girişiminin yaralarını sarmaya çalışacağız, bir taraftan da sözde siyaset yapıyormuş gibi görünün terör sevici Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesi ile uğraşacağız. Eğer bu ülkede siyaset yapıyorlarsa siyaseti adabını, edebine uygun dil ve üslup ile yapmak durumundalar. Kimse bize hakaret etme, bizimle ilgili tekrar yalanları ve iftiraları kamuoyunun önünde parmağını sallayarak söyleme hakkına sahip değildir. Kendilerinin adeta hakaret etme hedefine oturmuş bir iktidar yok. Biz bu güne kadar verdiğimiz siyasi mücadeleyi, hukuk zemininde vereceğiz, ama müsaade etsinler insanında bir sabrı var, sabır taşı olsa çatlar. Her gün aynı hakaretler, yalanlar, siyaseti, Türkiye’nin gündemini rehin alıyorsunuz, yalanlarınızla iftiralarınızla, tehditlerinizle bunu yapıyorsunuz ve bunun da bir hak olduğunu söylüyorsunuz. Böyle bir hak yok. Bizler de artık CHP’nin yalanlarına cevap vermekten, hakaretleri ile ilgili dava açmaktan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hezeyanlarında, histeri krizlerinden bıkmış usanmış durumdayız. Türkiye böyle bir muhalefeti hak etmiyor. Türkiye FETÖ ağzı ile konuşan bir muhalefeti hak etmiyor. Türkiye terör sevici hak etmiyor. Atatürk’ün partisi böyle bir siyaseti hak etmiyor. Ben buradan gerçek CHP’lilere sesleniyorum, lütfen bu duruma artık el koysunlar, bu durum patolojiyi de geçti, mitomaniyi de geçti, bu artık Türkiye’yi geren, siyaseti rehin alan, Türkiye’nin gerçek gündemini rehin alan bir hale geldi. Lütfen bu ifadelerimi yadırgamayın. Çünkü biz gerçekten büyük bir sabır ile iktidar olmanın getirdiği sorumlulukla hareket etmeye çalıştıkça karşımızdaki ana muhalefet adı altında güya sözde siyaset yapan terör sevici Kılıçdaroğlu ve arkadaşları her gün bir hukuksuzluk, tehdit, Türkiye aleyhine yeni bir kumpasın, kulaklarına sufle edilen talimatın eylemcisi gibi davranıyorlar. Bunun da tahammül edilebilir bir hali kalmamıştır” açıklamasında bulundu.
“Hakim ve savcıların onuru ve haysiyetiyle oynayanlar neyin hesaplaşmasını yapacaklar”
Kılıçdaroğlu’na açılan dava ile ilgili CHP’lilerin hukuk davası olması yönündeki taleplerinin sorulması üzerine Ünal, “Davaın nasıl açılacağına hukukçularımız karar verir. ‘Bu ülkede mahkeme yok, hukuk yok, adalet yok, can ve mal güvenliği yok’ diyerek Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürenler, ‘hukuku kabul etmiyoruz’ diyenler, ‘hakim ve savcılar iktidardan talimat almaktadır’ diyenler, hakim ve savcıların onuru ve haysiyetiyle oynayanlar neyin hesaplaşmasını yapacaklar” dedi. “CHP’nin derdi şeker değil, şeker fabrikalarında çalışan işçilerin hakkını korumak değil”
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili soruya cevap veren Ünal, “2000 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2008’de programa alınmış, 2012’de özelleştirmek için harekete geçilmiş ve ertelenmiş, şimdi ise özelleştirmek için alınan karar ve yapılan düzenleme etrafında bugünde ihalesi yapıldı ve KİK’in şeffaf bir şekilde kameraların önünde gerçekleşen ihaleyi CHP’li milletvekilleri hukuksuz bir şekilde maalesef bastılar. İhaleyi basmayı ve şeffaf bir şekilde gerçekleştiren bir ihaleye fesat karıştırmak olarak değerlendirebiliriz. Her türlü hukuksuzluğu, anayasaya aykırı davranışı kendileri için hak gören bu sözde milletvekilleri, çünkü milletin vekaletini almak demek, gidip anayasaya, hukuka aykırı bir şekilde, bir ihaleyi basmak değildir. Bizden önceki özelleştirmelere bir bakın, özelleştirmeler yapıldığında özelleştirilen devlet işletmelerindeki personel kapının önüne konulurdu, biz iktidara geldikten sonra özelleştirmeye bir düzen getirdik. Kamu yararını, milletin menfaatini, çalışan insanların haklarını korumak için düzenlemeler yaptık. Son özelleştirme ile birlikte şeker fabrikalarında çalışan bütün işçilerin haklarını güvence altına aldık, parçan üreticisinin kotasından üretimine kadar güvence altına aldık. Gıda güvenliği açısında nişasta bazlı şekerler üzerinden ciddi bir kara propaganda yürüttüler, yüzde 10 olan kotayı yüzde 5’e çektik, şeker üretimini teşvik ettik. Devletin alması gereken bütün tedbirleri ve önlemleri aldık. CHP’nin her konuda olduğu gibi bu konuda da derdi şeker değil, derdi şeker fabrikalarında çalışan işçilerin hakkını korumak değil, muhalefet yapmak da değil, CHP’nin derdi yaptığı düşmanlığa yeni bir gerekçe ve sebep oluşturmaya çalışmak” diye konuştu.
“Aynı terör örgütüne sempati duymaları açısından aralarında ciddi bir ortaklık söz konusu”
Muhalefetin ittifak formülüne ilişkin konuşan Ünal, “Muhalefetin ittifak formülünü n ne olduğuna dair bir şey söylemediler. CHP ile HDP arasında zaten geçmişten gelen fikri ve düşünsel işbirliği var. Her ikisi de ruh ikizi gibi hareket etmekte ve davranmakta, tepkileri ve refleksleri aynı, sempatileri de aynı. Aynı terör örgütüne sempati duymaları açısından aralarında ciddi bir ortaklık söz konusu. HDP’nin şuanda hapiste olan eş başkanı ile görüşmeleri de yaptılar. Bu görüşmenin siyasi bir görüşme olduğunu deklare ettiler. Önümüzdeki süreçte kendilerinin deklare ettiği ve anlattığı bir ittifak üzerinden biz de değerlendirmelerimizi yapacağız” şeklinde konuştu.
(İHA)