İstanbul
1855'te Bulgaristan Tırnova'da dünyaya gelen Ertuğrul, ilk öğrenimine Hacı Ahmet Amiş Efendi'nin nezaretindeki sübyan mektebinde başladı.
Medrese eğitiminin yanı sıra öğrenimine Tırnova Rüştiyesi'nde devam etti ve rüştiyeden mezun olduktan sonra Arapça, Farsça ve İslami ilim dersleri almayı sürdürdü.
El yazısının güzel olması dolayısıyla 16 yaşında muhasip olarak memurluğa atandı. Görevi sırasında muhasebenin yanı sıra Cudi Efendi'den musiki dersleri de aldı.
Rus işgalinden sonra Bulgaristan'dan İstanbul'a geçti
Osmanlı-Rus savaşı sırasında memleketinin Rus işgaline uğraması üzerine 20 yaşında İstanbul'a giden Ertuğrul, 1879'da Maliye Bakanlığında memur olarak göreve başladı.
Ertuğrul daha sonra Fransızca resmi yazışmaları yürütecek memurları yetiştirmek üzere devlet tarafından kurulan Dil Mektebi'ne giderek 1886'da Fransızca bölümünden mezun oldu.
Bu sırada 4 yıla yakın İngilizce dersi de alarak 1899'da Muhasebe Divanı üyesi oldu. Bir süre sonra ise saray bütçesini hazırlayan komisyona alındı.
İşinde dürüstlük ve titizliğiyle tanınan Ertuğrul, başarılı çalışmalarından dolayı dördüncü dereceden Mecidi ve üçüncü dereceden Osmanlı nişanlarına layık görüldü.
Felsefe ve tasavvuf üzerine araştırmalar yaptı
Ertuğrul, kişisel çalışmaları ve araştırmalarına daha çok vakit ayırmak için 1909'da görevinden istifa etti ve 1911'de emekli olduktan sonra, daha önce başladığı eserlerini devam ettirirken felsefe üzerine araştırmalar da yapmaya başladı.
İlk eseri ve aynı zamanda ilk felsefi terimler sözlüğü Lügatçe-i Felsefe'yi 1927'de yayımlayan Ertuğrul, daha sonra Maddiyyun Mezhebinin İzmihlali (1928), Vahdet-i Vücud ve Muhyiddin-i Arabi (1928) ve Küçük Kitapta Büyük Mevzular (1934) gibi önemli eserlere imza attı.
Ertuğrul, çok sayıda yayımlanmış tercüme eserinin yanı sıra şiire de ilgi duyarak gazeller yazdı.
Musiki alanında da eserler ortaya koyarak 200’den fazla şarkı, peşrev, semai ve saz semaileri besteledi. Bunun yanı sıra yürüyüş marşları da besteleyip bunlardan birkaçını 1924’te Cumhurbaşkanlığa takdim etti.
Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazdığı makalelerle Türk basınında emeği geçen en eski yazarlardan biri olarak da tanınan Ertuğrul'un eserlerinin bir kısmı vefatından sonra yayınlandı, bir kısmı ise halen basılmadı.
Gösterişsiz bir hayat yaşayan İsmail Fenni 29 Ocak 1946’da İstanbul’da vefat etti ve Eyüpsultan Mezarlığı'na defnedildi.
Ertuğrul'un vasiyeti üzerine, evindeki 9 bin 50 ciltlik kütüphanesi Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne, basılmamış eserleri ile bütün kitaplarının basım hakkı Dârüşşafaka'ya bağışlandı.
Materyalizme karşı maneviyatçılığın savunucusu
Yaşadığı dönemde Türk toplumunda Batı'nın etkisiyle materyalist ve maddeci fikirlerin yayılmasına tepki gösteren Ertuğrul, tasavvufun vahdet-i vücut düşüncesini benimseyerek maneviyatçı ve ruhçu bir çizgi izledi.
Ertuğrul, vahdet-i vücudun panteizm ile eşdeğer tutulmasına karşı çıkarak, bütün evren ve dünyadaki her şeyin değişken, geçici görünüşlerden ibaret olduğunu savundu.
Materyalizme karşı ruhun maddeden bağımsız varlığını savunan yazar, cisimlerin gözle görülmeyen ışınlar yayma özelliğine sahip olmasına dayanarak maddenin enerjiye dönüşebildiği ve maddenin aslında enerjinin ısı, ışık gibi şekillerden biri olduğunu belirtti.
Atomun parçalanabilmesini örnek vererek maddenin bağımsız bir varlığından söz etmenin mümkün olmadığı fikrini benimsedi.
Din anlayışı olarak da akılcılığı benimseyen Ertuğrul, dini sorumluluğun esasının akıl olduğu ve İslam'da akıldan mümkün olduğunca yararlanmaya engel olacak hiçbir şeyin bulunmadığını söyledi.
Akıl aracılığıyla her şeyin sebebini anlamaya çalışmak için yapılan filozofluğu bir şeref olarak görürken, akıldan başka araç kabul etmeyip ilahi emirleri inkar etmenin sapıklık olduğunu vurguladı.
Yazar Ertuğrul'un yayınlanmış eserleri şöyle:
"Lügatçe-i Felsefe" (Felsefe Terimleri Sözlüğü), "Maddiyyun Mezhebinin İzmihlali" (Materyalizmin İflası ve İslam), "Kitabı-ı İzale-i Şükuk" (Şüpheleri Giderme Kitabı), "Vahdet-i Vücud ve Muhiddin-i Arabi", "Küçük Kitapta Büyük Mevzular" (İman Suallere Cevaplar), "Enver-i Hakikat" (Hakikat Nurları)"