Zayıflama umuduyla İstanbul Tuzla’da özel bir hastanede 'mide botoksu' yaptıran onlarca kişi, botoksun yarattığı ve ölümcül tehlikesi olan zehirlenme (botulizm) nedeniyle, işlemden birkaç gün sonra fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Hastalardan gelen şikayetler üzerine, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yayınlayarak İstanbul ve İzmir'de iki hastane ile ilgili yasal sürecin başlatıldığını ve konunun inceleme altında olduğunu kaydetti.Öte yandan ölümcül botoks zehirlenmesi nedeniyle obezite ve enfeksiyon dernekleri de alarma geçti. Mağdurlar ise İstanbul ve İzmir’de toplam 250’ye yakın hastanın bu durumdan etkilendiğini, kayıt dışı, bozuk botoks ürünleri kullanıldığını iddia ederek suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği (TOSS) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taşkın merdiven altı ürünler veya yüksek doz nedeniyle hastalarda ölümcül zehirlenmelerin yaşanmış olabileceğini kaydederken, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, bunun bir 'salgın' olarak nitelendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de mide botoksu işlemi yaptıktan sonra Almanya'da zehirlenme belirtileriyle doktora başvuran hastaların ardından ülkenin en büyük kurumlarından Robert Koch Enstitüsü ise, hastalara yönelik uyarı mesajı yayınladı.
“AÇGÖZLÜLÜK YAPIP YÜKSEK DOZLA HASTAYA EZİYET EDİYORLAR"
Sağlık Bakanlığı’nın denetlediği ve soğuk zinciri kırılmadan uygun şekilde muhafaza edilen markalar ile uygun dozlarda yapılan mide botoksunun aslında güvenli bir işlem olduğunu anlatan TOSS Başkanı Prof. Dr. Taşkın,“Botoksla belirli hastalar zayıflatılabilir. Ama bunun sertifikalı bir hekim tarafından iyi bir merkezde yapılması gerekiyor. Doktor olmayanlar yapamaz bunu. Endoskopi ve gastroskopi yapan, Bakanlıktan sertifikalı olan hekimlerin yapması gerekiyor. Biz İstanbul'da yaşadığımız için daha çok buradan haberdarız ama İzmir, Antalya, Elazığ, her yerde üyelerimiz var. Çok sayıda şikayet var. Yabancılar da var, yani işlemi Türkiye'de olmuş, ülkesine gitmiş, ülkesinde hasta olarak yatanlar var. Botoks sonucunun kötü olmasına neden olan durumlardan biri, açgözlülük yapıp ‘Çok yapayım, hastalar çok çabuk kusarak zayıflasınlar’ diye yaklaşanlar. Normal, iyi bir botoks kullanılsa da, dozunu çok yüksek yapıp hasta erken zayıflasın diye yapanlar var. Hastaya hem eziyet ediyorlar, hasta durmadan kusuyor; hem de elektrolit (vücuttaki vitamin mineral) dengeleri bozuluyor" dedi.
KOTA KISITINI KAÇAK ÜRÜNLE DELİYORLAR
Prof. Dr. Taşkın, botoks açısından güvenli ve takipli markalarda Sağlık Bakanlığı’nın hekimlere kota getirdiğini, bu kotayı aşanlarınsa kaçak, merdiven altı ya da soğuk zinciri bozulmuş 'çanta' ürünlere yöneldiğini anlatarak, “Çok iyi olan takipli botokslara Bakanlık kota koyuyor. Bazı klinikler ise çok sayıda hastaya yapabilmek için bu kotayı aşıyor. Günde 10 tane hastaya yapıyorum diyenler var. Başkasından almaya başlıyorlar bu sefer. Onların da büyük bir bölümü merdiven altı, kayıtsız ve ucuz ürünler. Onları kullandıkları zaman da büyük problemler ortaya çıkıyor. Çünkü dozajları da farklı. Örneğin Bulgaristan'da yapılmış ya da nerede yapıldığı belli olmayan bir malzeme var, bunu getirenler, satanlar var el altından. Onun için resmi kurumlardan, firmasından almak gerekiyor. Devletin denetiminden geçmeyen botokslar oluyor ve en çok da bunlarda büyük problemler yaşanıyor. Botoksu soğuk zincirini kırmadan kullanmak zorundasınız. Eğer soğuk zinciri bozarsanız ürün bozuluyor. En büyük tehlike de buradan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.
“YANLIŞ YERE YAPILIRSA KALP RİTMİNİ BİLE BOZABİLİR"
Midede botoksun uygulanabileceği anatomik alanların da belli noktalar olduğuna işaret eden ve buralar dışında bir yere enjekte edildiğinde sızıntılar olacağını kaydeden Prof. Dr. Taşkın, sözlerini şöyle noktaladı: “Belli, uygun yerlere yapmazsanız çok büyük verim de alamazsınız, ya da çok ince olan yerlere yapıldığında kaçaklar olabiliyor. Bu kaçaklar mesela fundus’ta (midenin en üst kısmı) olursa, kalp ritmini bozabilir, batın (karın boşluğu) içine dağıldığı için hastalar karın ağrıları, bulantı, kusma, ileti bozuklukları ya da halüsinasyonlar görerek kötüleşebilir. Daha çok tıp merkezleri ya da endoskopi işleminin yapıldığı küçük klinikler var, oralarda yapılıyor. Bu merkezlerde hasta sayısını kestirmek zor. Çünkü bazıları kayıt dışı oluyor. Aslında mutlaka ameliyathanede steril bir ortamda ve soğuk zinciri bozulmadan saklanan ürünlerle, iyi kayıt tutan merkezlerde, büyük hastanelerde yapılması gerekiyor."
“BU BİR SALGIN OLARAK NİTELENDİRİLMELİ"
KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ise bu türden zehirlenmelerin aslında çok nadir görüldüğünü ama çok ölümcül olduğunu vurgulayarak, “Aslında şu anda bize gelen şikayetlerden vaka sayılarına baktığımızda, Türkiye için geçtiğimiz haftalarda gördüğümüz sayı, bir yılda gördüğümüz vaka sayısını kat kat aşmış durumda. Biz en az 10 vaka duyduk ama çok daha fazla olduğu söyleniyor. Bunun aslında bir salgın olarak değerlendirilmesi gerekiyor, (tek bir) ortak kaynaktan mı, bunun da araştırılması gerekiyor. Ben bütün meslek hayatım boyunca iki botulizm zehirlenmesi olgusu görmüşümdür. O da gıda ile ilişkili olanlardı. Bu tip bir uygulama ile ilişkili daha önce hiç görmedim. Bizim normalde botulizm hastalığını görme nedenimiz genellikle uygun hazırlanmaya gıdaların içinde bu sporların çoğalarak üremesidir. Bunu da genellikle evde yapılan konservelerden sonra görürüz" ifadelerini kullandı.
“BEKLENENİN ÜSTÜNDE VAKA VAR, ANTİTOKSİN STOKLARI ARTIRILMALI"
Botoks zehirlenmesi yaşayan hastalarda erken tedavinin bir an önce başlanmasının hayati önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Yavuz, bunun için de antitoksin stoğunun yeterli olması gerektiğini söyledi. Botoks maddesinin kasları felç ederek hastada nefes alamamaya bağlı ölümlere dahi yol açabildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, “Öncelikle görme bulanıklığı gibi bir belirti ile başlıyor. Ondan sonra yukarıdan aşağıya doğru bütün kaslarda gevşemeye neden oluyor bu toksin. Yutma güçlüğü , solunum kasları etkilendiği için nefes darlığı başlayabiliyor. Zaten ölüm de bu nedenle oluyor, hava alamıyor kaslar paralize olduğu için" dedi.
“KASLARIMIZ FELÇ OLDU MAHVOLDUK"
Tuzla’daki özel hastanede 23 Şubat'ta mide botoksu işlemi yaptırdığını ve ondan sonra hayatının kabusa döndüğünü anlatan bir çocuk annesi Nihan Terzioğlu (41), bozuk fason ürün kullanıldığını iddia ederek yaşadıklarını şöyle anlattı: “Clinic Obezite adı altında bir yere başvurdum ve Tuzla’daki hastanede işlem yapıldı. 2 gün sonra görme bulanıklığı başladı. Ayın 26'sında FSM Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurdum, 4 gün yatarak tedavi gördüm. Oradan çıktıktan sonra yine kötüleştim, sonra işlemin yapıldığı hastaneye getirildim. Bizim servisimizde 46 kişi bu işten dolayı yatıyormuş. Vurulan ürün kalitesiz olduğu için mideye yapılan botoks vücuda dağılmış. Yatay ve dikey kaslarımızın hepsi felç durumda şu anda. Bir arkadaşımızda mesela diyafram felci oldu. Konuşamıyoruz, yutamıyoruz. Denge kaybı var. Şikayetçi olduk, adli soruşturmalar da başladı zaten. Buradaki hastalar haricinde tamamının 250 kişiyi bulduğu söyleniyor. İzmir'de de yapılan hastalar var. Fason ürün; çantayla alınan yani faturalı olmayan ürünler olduğu söylendi."
ŞİKAYETLERE RAĞMEN İŞLEMLERE DEVAM ETMİŞLER
Terzioğlu’nun Avukatı Seray Erdek, tüm mağdurların ifadelerinin tek bir dosyada toplanarak yasal sürecin ilerleyeceğini kaydetti. Erdek, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusu ile hukuki sürecin başlatıldığını ve bunlara ek olarak müvekkili için maddi ve manevi tazminat talebiyle ihtarname yolladıklarını açıkladı. İhtarnamede yakın tarihlerde yapılan aynı işlem sonucu 157 kişide daha aynı şikayetlerin geliştiği, pek çok hastada ilk günlerden itibaren komplikasyon gelişmesine rağmen sonraki günlerde klinikte işlem yapılmaya devam edildiği de belirtilerek ihmallere dikkat çekildi.
ALMANYA’DAN GELDİ SAĞLIĞINDAN OLDU
Mağdurlardan Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan 32 yaşındaki Suzan Akgül ise kilo verme hayalleriyle geldiği Türkiye’den sağlığı bozulmuş şekilde döndüğünü hatırlatarak, “Türkiye’ye gittim buradan mide botoksu olmak için. 25 Şubat’ta işleme girdim; ertesi gün geri döndüm bir sıkıntım yoktu. İşlemden 3 gün sonra görme kaybım başladı. Botoksu sıcak çay içerek bozmamızı söylediler. Akşamına diyeti de bozmamızı söylediler çünkü botoks midede kalmayıp bütün vücuda dağılmış. Nefes darlığım, yutkunma sorunum var, yemeği su içerek yutabiliyorum. Yoksa boğazımda kalıyor ve çok aşırı bir halsizlik yaşıyorum. Güçten düştüm. 32 yaşındayım ama kendimi 82 yaşındaymış gibi hissediyorum. Herkes suçu birbirine atıyor. Burada aile hekimine gittim, beni hastaneye sevk ettiler. Botulizm diye bir hastalık var, ona bağlı olabilir dediler ama bize tam olarak ne yapıldığını, hangi botoksun kullanıldığını, midenin neresine enjekte edildiğini bilmedikleri için; tedavi de uygulamakta zorlanıyorlar. O beyefendi (C.T.) bana 28'i akşam saatlerinde bu olayı söyledi. Botoksun vücuda dağıldığını söyledi ama 1 Mart'ta hala mide botoksu yapmaya devam etmişler. 14 gün oldu hala şikayetlerim devam ediyor. Bunun peşini bırakmayacağım. Sağlıklı bir insandım, büyük hayallerle gittim Türkiye'ye zayıflamak istiyordum, daha sağlıklı olalım diye, ama şu anda tamamen sağlığımızdan olduk" dedi.
ROBERT KOCH ENSTİTÜSÜ'NDEN HASTALARA UYARI
Türkiye'de mide botoksu işlemi yaptıktan sonra Almanya'da zehirlenme belirtileriyle doktora başvuran hastaların ardından ülkenin en büyük kurumlarından Robert Koch Enstitüsü ise, hastalara yönelik uyarı mesajı yayınladı. RKI resmi hesaplarından "önemli" başlığı ile yapılan açıklamada, "Almanya'da botulismus vakaları, hepsinin ortak noktası Şubat ayı sonunda İstanbul'da mide duvarına botulinum toksini enjekte edilen tedaviler görmüş olmaları. İstanbul'da böyle bir tedavi görmüş ve görme, konuşma bozukluğu, ekstremitelerde güçsüzlük (yürümede güçlük) gibi semptomları olan kişiler tıbbi yardım almalı ve botulinum toksin tedavisi sonucunda meydana gelebilen botulismus olasılığını belirtmeli" ifadeleri dikkat çekti. (DHA)