İzmir’in Urla ilçesinde yaşayan Ünal Vural, 55 yıldır kaktüs yetiştirip, koleksiyonunu yapıyor. “Kaktüs imparatoru”, "Kaktüs dede" gibi lakapları olan Ünal Vural, 2 bin 500’e yakın kaktüs çeşidini yetiştirdiğini ve topladığını söyledi. Vural, İzmir’deki seralarında ve depolarında sakladığı kaktüslerin sayısını ve miktarını bilmediğini ama en kıymetlisinin kendisi ile aynı yaşta olan ve 80 yaşındaki ’Echinocactus Grusonii’ (Altınop) çeşidi kaktüsünün olduğunu söyledi. Vural, 80 yaşındaki Echinocactus Grusonii kaktüsüne milyon dolarlar teklif edilse dahi satmadığını ifade etti. Urla’da 30 bin metrekarelik arazisinde uzun yıllardır kaktüs üretimi yaptığını anlatan Vural, kaktüs ile sukulent türlerinin üretimini ve satışı yaptığını söyledi. Türkiye’deki en büyük kaktüs işletmeciliğini elinde bulunduran Vural, milyonlarca kaktüsü serasında yetiştiriyor.
“İRANLILAR; IRAKLILAR VE KIBRISLILAR SATIN ALMAYA GELİYOR” Türkiye’de bu anlamda bir numara olduğunu dile getiren Ünal Vural, “Bir hayli seraya sahibim bir hayli de bitkiye sahibim. Türkiye’de bu hususta bir numarayım, mütevazi olamam. Türkiye’nin en büyük işletmesi bizde, tamamen yerli üretimdir. Baya da başarılıyız, belli oranda Türkiye’de dağıtımını yapıyoruz. Oldukça satışımız var. Yurt dışından gelen çok oluyor. İranlılar, Iraklılar, Kıbrıslılar oldukça meraklılar. Aslında bütün dünya şu anda kaktüs merakı var. Hatta bunun haricinde şu anda dünyada kaktüs noksanlığı var, bilhassa büyük bitkide çok büyük noksanlıklar var. Çünkü kolay kolay yetişmiyor. 40-50 senede meydana getirebiliyorsunuz, sattığınız anda bir daha onu aynı yerine koymak mümkün değil. Diğer yeşil bitkiler gibi değil, bir çınar ağacını bugün satarsınız, ertesi gün dikip iki gün sonra yine aynı boyda çınar ağacı koyarsınız. Ama bir kaktüsü 40-50 senede meydana getirirsiniz. Onun için bir kaktüsü yetiştirmek zor tabi ki” dedi. Doğada 10 bin çeşit kaktüsün bulunduğunu, hepsini edinmenin mümkün olmadığını ifade eden Vural, 2 bin 500 civarında kaktüs çeşidi olduğunu ve çeşitte oldukça ileri olduklarını söyledi.
EN ÇOK TALEP ‘ALTINTOP’A En çok talebin dayanıklılığı ile ön plana çıkan ‘Altıntop’ denilen Echinocactus Grusonii’ye olduğunu belirten Ünal Vural, “Zaten kaktüs dediğimizde aklımıza ilk gelen ‘altıntop’ cinsidir. Renginin güzelliği, dikenin bolluğu, dayanıklılığı, uzun ömürlü 300 sene bile yaşayabilir, bir sene boyunca su vermeyin bana mısın demez, o derece dayanıklıdır. Kaktüs denince altıntop akla gelir. Ama binlerce çeşit de diğer kaktüsler var. Ufacık bir kaktüse bakıyorsunuz, koskoca çiçek açıyor. Renkler çok çarpıcı, değişik ve güzel. Aslında şu anda daha çok kaktüsten ziyade skulentler dikensiz gurup satılıyor. Bunların yetişmesi kolay 2-3 senede yetişiyor” ifadelerini kullandı.
“İYİ TEKLİFLERDE BULUNANLAR OLDU AMA SATMADIM” Türkiye’nin en yaşlı kaktüslerini elinde bulunduran Vural, kendisine milyon dolarlar teklif edilse de kaktüslerini satmadığını dile getirdi. Her birinin ayrı bir manevi değeri olduğuna işaret eden Vural, “Hepsi bir değer. Onları kesinlikle satmıyoruz. Zaten onları satmak hata olur. Çünkü müşterinin çoğu onları görmeye geliyor. Burası bir müze gibi düşünün. Altıntop cinsi 45 senedir bende, 35 sene de eski arkadaşımdaydı. Tam 80 yaşında. Milyon dolar filan çok büyük para. Bize manevi değeri çok yüksek. Onun için de almak isteyen baya çok kişi oldu, iyi tekliflerde bulunanlar da oldu. Ama bir şeyi verirseniz bir daha yerine koyamazsınız. 1 milyon dolar lafı çıktı korkmaya başladım, çalmaya kalkarlarsa ne yapacağım” diye konuştu.
“ONLAR BENİM EVLADIM GİBİ ÜZERİNE TİTRİYORUM” Kaktüsleri evladı gibi gördüğünü anlatan Vural, “Ben sabahın 6 buçuğunda geliyorum. Oturuyorum onları seyrediyorum, bana mutluluk ve huzur geliyor. Hepsini sevesim geliyor. Kaktüsü pek sevemezsiniz çünkü her tarafı diken, gerçi bizim ellerimiz alışıktır. Evlatlarımız gibi, onların üzerine titriyoruz. Yeni çeşitler elde etmeye uğraşıyoruz” dedi.
5 BİNDEN 200 BİN TL’YE KADAR KAKTÜS VAR Serasında 5 binden 200 bine kadar çıkan fiyatlarda kaktüslerin bulunduğuna işaret eden Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların manevi değeri bulunuyor. Ayrıca her birinden tohum alıyoruz. Görsel olarak da gelen müşteriye onları gösteriyoruz. Onları görüp başka diğer kaktüsleri alıyorlar. Onun için onları satmak bizim için cazip değil, satmayı düşünmüyorum. Ama küçük kaktüsleri bol bol satıyoruz. Açıkçası bir sera kurup, içinde geniş yürüyüş yolları, kafeteryalar, kaya bahçeleri, kum tepeleri ve devasa kaktüslerin olduğu, ayrıca onun yanında maymunların, iguanaların, kuşların olduğu bir projem var.” (Mihrap Düzöz - Halil Karahan/İHA)