Manisa'nın Alaşehir İlçesi'nde 8 gündür kayıp olan 4 yaşındaki Irmak Kupal'ın cesedi, bugün saat 16.35'te, Himmet A.'nın gömdüğünü söylediği bölgede yürütülen çalışmalarda bulundu. Toprağın 1.5 metre altında bulunan ve üstünde son giydiği elbisesi olduğu görülen Kupal'ın cesedinin bulunduğu yerin çevresi, güvenlik şeridiyle çevrildi. Savcının olay yerine gelerek inceleme yapması, ardından minik çocuğu cesedinin otopsiye gönderileceği öğrenildi. Ailesi ve vatandaşlar izse acı haber karşısında gözyaşlarına boğuldu.
ANNENİN İSYANI
14 Ekim günü kaybolan kızının cesedenin bulunmasından önce açıklama yapan Irmak'ın annesi Suriye Kupal, “Nasıl gezebildi bu adam aramızda nasıl, nasıl atabildi yavrumu o çöplere. Getirsinler götürüp yavrumu oraya gömdüğü gibi yavrumu çıkartıp geri getirsin. Yavrum daha dün kucağımdaydı, yavruma ben doyamadım, doyamadım. O adamı yanıma getirsinler, konuşamıyordum, konuşacağım o adamla” ifadelerini kullandı. Ailelere de seslenen anne Kupal, çocuklarına bakmalarını, kimseye güvenmemelerini dile getirdi.
“Üzülüyorum, keşke gidip o adamın evine baksaydım”
Irmak’ın 10 yaşındaki ablası Ayşe Kupal da o gün yaşadıklarını anlatarak, “Evin önünde oynarken, Irmak’ın sesi kesilmişti, 5-6 dakika geçince babam ‘Irmak'a bak’ dedi. Baktım yoktu. O arada katil Hikmet’in kapısı açıktı ve dışarıda evin önünde oturuyordu. Ben sordum, ‘Irmak'ı gördün mü’ dedim, ‘Hayır şuralarda oynuyordu’ dedi. Sonra aradık adamı da bulamadık. Üzülüyorum, kardeşimin bulunmasını istiyorum. O adamın da hapse girmesini istiyorum. Keşke baksaydım o gün, o adamın evine baksaydım. En azından gizlice yapsaydım, içimden öyle bir his de geçiyordu. Keşke baksaydım” dedi.
“Gelin eve size bilgisayar açayım diyordu”
Katil Hikmet A.’nın sürekli kendilerini eve davet ettiğini anlatan Ayşe Kupal, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bizi evine katmaya çalışıyordu. Irmak'la bana şeker, çikolata veriyordu. Bizi evine katmaya çalışıyordu. Gelin size bilgisayar, televizyon açayım derdi. Sonra ben de bir gün onu test ettim. Mahallede çocuklar vardı, ‘hadi bilgisayar açacaktın, aç’ dedim. ‘Olmaz, çocuklar var’ dedi. Öpüyor, ceketimi çekiyor, sarılıyor. 'Fıstığım, canım, aşkım' diyor. Şüphelenmiştim, endişelenmiştim. İçimde ‘bir gün bize bir bela açacak bu adam’ diye bir histi. ‘Sen ya da Irmak benim kızım olsaydınız size top alırdım, bilgisayar, çikolata her şey alırdım’ diyordu."
(HÜRRİYET)