Ankara
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar üretim mühendisi Zafer Sarı, asit dinamit üretim takım lideri Oktay Armağan ve patlayıcı üretim takım lideri Ahmet Atasoy, tutuksuz sanıklar fabrika müdürü Durdu Uğur Şık, müdür vekili Kuntay Karabacak ve iş güvenliği uzmanı Aynur Karabaş ile taraf avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından sanıklara savunma için söz verildi.
Sanıklardan Aynur Karabaş, 2015'ten beri iş güvenliği uzmanı olarak fabrikada görev yaptığını, 30 Ağustos 2023'te işten ayrıldığını belirtti. Daha önce herhangi bir barut fabrikasında çalışmadığını aktaran Karabaş, "Fabrikada çalıştığım süreçte tüm yükümlülükleri yerine getirdiğimi düşünüyorum. İş güvenliğiyle ilgili yönetmelikteki tüm eğitimleri verdim. Orada güvenliği sağlamak sadece iş güvenliği uzmanının görevi değil. Her seferinde temizlik yapılması gerektiğini belirttim. Atölyede otomasyon sistemi mevcut. Söz konusu eğitimleri fiili olarak verdik. Her atölye için hangi vananın ne zaman açılacağını bilmiyorum." dedi.
Bunun üzerine kıdemli hakim, sanığa, "Bilmediğiniz bir şeyin eğitimini nasıl veriyorsunuz?" sorusunu yöneltti. Teknik eğitimden işverenin sorumlu olduğunu iddia eden Karabaş, "Yılda 16 saat yasal zorunluluk olarak eğitim var. Vefat eden şahıslara eğitim verildi." ifadelerini kullandı.
Yeni başlayan işçilere de uyum eğitimi verildiğini belirten Karabaş, "Bilirkişi raporunda tarafıma isnat edilen 'gerekli bilinç oluşturamamıştır' ifadesi çok soyut. Bilirkişinin taraflı olduğunu düşünüyorum. Kazada bana isnat edilen suçu kabul etmiyorum. Tüm çalışanların antistatik elbise ile çalışması zorunludur. Hepsinin de üstünde bu elbise vardı." diye konuştu.
Patlamanın olduğu gün izinli olduğunu anlatan Karabaş, gerekli kontrolleri Ahmet Atasoy, Zafer Sarı ve Oktay Armağan'ın yapması gerektiğini, kendisinin eğitim verdikten sonra denetim yaptığını savundu.
Atölyeyi en son ne zaman ziyaret ettiğini hatırlamadığını dile getiren Aynur Karabaş, "Risk değerlendirme raporu benden önceki çalışanlar tarafından hazırlanmış. Patlamanın gerçekleştiği atölyede bir sızıntının tespit edilip edilmemesine yönelik bir altyapının olup olmadığını bilmiyorum." beyanında bulundu.
"Bana vardiya listesi gönderilmedi"
Tutuksuz sanık fabrika müdür vekili Kuntay Karabacak ise 1998 yılından beri patlamanın gerçekleştiği fabrikada çalıştığını aktardı.
Patlamanın işçilerin hafta sonu mesaisinde meydana geldiğini söyleyen Karabacak, şunları kaydetti:
"İşçilerin söz konusu bölümde çalışacaklarına dair haberim olsaydı ve hafta içi bana bir sorun olduğu bildirilseydi buna engel olurdum. Bana herhangi bir vardiya listesi gönderilmedi. Cumartesi günü çalışmanın olduğunu biliyordum ancak patlayıcı üretim müdürlüğündeki atölyede vardiyanın olup olmadığını bilmiyorum. Bu vardiya listesi bana ulaştırılmadı, dolayısıyla bilgim yoktu. Patlama olduktan sonra bana vardiya bilgisi geldi."
Suçlamaları kesinlikle kabul etmediğini söyleyen Karabacak, beraat talebinde bulundu.
"Patlama vananın yanlış açılması sonucu gerçekleşti"
Tutuklu sanık Zafer Sarı da MKE Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda 1 yıldır üretim mühendisi olarak çalıştığını kaydetti.
Patlama olduktan sonra fabrikaya gittiğin söyleyen Sarı, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Olay sonrası görüntüleri izlediğimizde vananın yanlış açılması sonucu patlamanın gerçekleştiğini gördük. Benim sorumluluğumda 25 atölye var. Normalde temizlik ustabaşının sorumluluğundadır. Gerekli temizliğin yapıldığına dair ustabaşı bize bir rapor sunar. Kağıt üzerinden ustabaşının temizliği yapıp yapmadığı denetleniyor. Üretim temiz başlayıp temizlenerek bitirilmelidir."
Patlamanın gerçekleştiği alanda 5 kişinin görevli olduğunu, işe yeni başlayan işçilerin de burada bulunduklarını ifade eden Sarı, bu işçilerin hangi sıfatla orada olduklarını bilmediğini öne sürdü.
Nitrogliserin (NGL) tankının olduğu yerin beton duvarlarla ayrıldığı ve tek kapısının bulunduğu bilgisini veren Sarı, şöyle devam etti:
"Bu kapı manuel olarak açılıp görevlendirilen kişi içeri girebilir. NGL tahliye görevi patlamada hayatını kaybedenlerden Mehmet Kutlu'ya aittir. Bu bölgeye yönetmelikte belirtilen özel kıyafetlerle girilmesi gerekiyor. Üretim yerlerindeki sorumluluğum, bana arıza bildirildiğinde başlar. Onun dışında günlük rutin denetimlerimi gerçekleştiriyorum. Temizlik yapılıp yapılmadığı tanktan belli olmadığı için ustabaşının sözlerine ve imzaladığı kağıda riayet etmek durumundayız. Sıfırzone denilen patlamanın gerçekleştiği alana fabrika müdürü dahil teknik olarak kimsenin girmesi mümkün değil. Yani tankın olduğu yere sadece orada çalışanlar girebilir. Hayatını kaybedenlerden İbrahim Özdemir, orada bulunan sorumlu ikinci kişi olarak da belirtilebilir."
Beyanların ardından mahkeme, duruşmaya öğleden sonra devam etmek üzere ara verdi.
Olayın geçmişi
Elmadağ ilçesindeki MKE Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda 10 Haziran'da meydana gelen patlamada, işçiler Ahmet Ünal, Fırat Elverir, İbrahim Özdemir, İhsan Küçükerdem ve Mehmet Kutlu hayatını kaybetmişti.
Patlamayla ilgili Elmadağ Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Durdu Uğur Şık, Kuntay Karabacak, Aynur Karabaş, Zafer Sarı, Oktay Armağan ve Ahmet Atasoy hakkında "taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istenmiş, iddianame Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.
Olaydan bir gün önce üretilen 4 kilo 800 gram jelatinit dinamitin, paketleme tezgahındaki şanzıman arızası nedeniyle işlenip paketlenemediği ve depoya kaldırıldığı, olay günü fazla mesaiye gelen personelin bulunduğu sırada patlamanın yaşandığı belirtilmişti.