Sesini, şarkıları en çok da kalbini sevdik büyük ustanın… “Karıncayı bile incitme sakın evlat” demişti. Kalp kırmadı, zirvede olmasına rağmen mahçuptu hep… Hayat hikayesi dramlarla doluydu. ”Herkesin acısı sevgisi kadar” demişti. Sevmeyi de öğretti bize; bir tek kadın sevdi o; hem de ömrünün sonuna kadar…Usta sanatçı Müslüm Gürses, aramızdan ayrılalı 3 yıl oldu… 3 Mart 2013′te yaşama veda eden usta sanatçıyı, saygıyla anıyoruz… ‘Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi!’
Gürses, vefatının 3. yılında eşi Muhterem Nur, yapımcısı Yusuf Ziya Oran ve çok sayıda seveni ile Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında saat 12.00′de anılacak.
7 Mayıs 1953′de Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközü köyünde kerpiç bir evde dünyaya geldi Müslüm Gürses… Ya da ünlü olmadan önceki adıyla Müslüm Akbaş.
Annesi Emine tipik bir köylü kadınıydı. Babası Mehmet ise rençber. Müslüm Gürses henüz 3 yaşındayken ailesi maddi nedenlerle Adana’ya göç etti. Gürses daha küçücük yaşta türkü söylemeyi çok seviyordu. Bu yüzden bağlama çalmayı da öğrenmişti daha o zamanlar. Şarkıcılığı meslek olarak seçeceği daha 13 yaşındayken belli oldu Gürses’in. Adana’da bir çay bahçesinde şarkı söylemeye başladı. Hem sevdiği işi yapıyor hem de aile bütçesine katkıda bulunuyordu.
Usta sanatçının şarkıları gençleri, derinden sanatçıya bağladı. Gürses belki de müzik dünyasının en ilginç seyirci kitlesine de sahip. Bir dönem fanatik hayranları onun konserlerinde kendilerini jiletle kesip kan akıtırlardı. Sırf bu bile Gürses’in üniversitelerde tez konusu olmasına yol açtı. Bu nedenle 1990′ların sonunda entelektüel kesim de onu takip etmeye başladı. Ölmeden önceki son yıllarından usta sanatçı bazı pop ve rock şarkılarını seslendirerek, herkesin ilgisini yakaladı.