NATO'nun 2010 yılında Lizbon zirvesinde, hava savunma sistemleri konusunda değişikliğe gittiğini, "Harekat Alanı Hava Savunma Sisteminden (Theater Missile Defence), "Karasal hava savunma sistemine" 'Territorial Missile Defence" geçtiğini anlatan Emekli General Er, şöyle konuştu:"O dönemde NATO'da hava savunma sistemlerine sekreterya görevi yapan şubede Fransız, İngiliz, Alman, Amerikalı ve Türk subaylar olmak üzere, beş subay görev yapıyordu. Orada görev yapan Türk subay da, Albay rütbesiyle bendim. Lizbon zirvesinde, 2010 yılında alınan kararla, NATO dışardan gelecek hava saldırılarına karşı, Almanya Ramstein'den kontrol edilen tek bir hava sahasına geçti. Dolayısıyla, Rus uçaklarının ihlal etmekte olduğu hava sahasını artık sadece Türk hava sahası olarak görmek mümkün değil. Rus uçakları, NATO hava sahasını ihlal etmiştir."
Suriye'den kalkan Rus uçaklarının, Türkiye sınırları içine girmesinin "hafifsenecek bir olay olmadığını" da vurgulayan Ali Er, "Rusya bu hareketle, NATO hava savunma sisteminin en zayıf halkasının Türkiye'de olduğunu ortaya koymuş, Ukrayna ve Kırım'da NATO ile yaşanan gerginliği de Türkiye sınırlarına taşımıştır. Böylece Avrupa ülkeleri rahatlarken, Türkiye gerginliğin ortasında kalmıştır" dedi.
"ANGAJMAN KURALLARI İLE AÇIKLANAMAZ..."
Türkiye hava sahasının da, barış zamanında bile NATO'nun aktif durumdaki tek sistemi olan, Ramstein'deki müttefik hava sahası izleme sisteminin bir parçası olduğuna dikkat çeken Ali Er, "bu durumda, Rus savaş uçaklarının ihlaline karşılık angajman kurallarından bahsetmek çok hafif kalır. Bu Türkiye'nin değil, NATO'nun hava sahasına ihlaldir. Dolayısıyla Türkiye'nin kendi angajman kuralları ile açıklanamaz" dedi.