Mersin
Büyüklükleri 7,7 ve 7,6 olan 6 Şubat'taki depremlerde yakınlarından 20 kişiyi kaybeden Cahit (70) ve Nurhan Sağlam (67) çifti ile oğulları Haluk Sağlam (41), ağır hasar gören evlerini terk ederek Mersin'e geldi.
Kızlarının yüksek katlı apartmanda bulunan dairesinde bir süre yaşayan aile, artçı sarsıntılar nedeniyle, yakınlarının aracılığıyla İstanbul'dan karavan aldı.
Mersin'in Yenişehir ilçesinde karavanda kalmaya başlayan Sağlam ailesi, Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremde yaşadıklarını unutamıyor.
Cahit Sağlam, AA muhabirine, oğlunun "Deprem oluyor." diye seslenmesiyle eşiyle uyandıklarını söyledi.
Birçok kez depremi yaşadığını ancak böylesini görmediğini belirten Sağlam, "Bir taraftan binayı sağa sola çevirdi, bir taraftan da alttan yukarıya doğru zıplama şeklinde şiddetli olarak geldi. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir yere tutunmak zorundaydık. Ayakta duracak şansımız yoktu. Deprem bizi sağa sola çeviriyordu. Mahşeri gördük geldik açıkçası." dedi.
Sağlam, kızının Mersin'de 16 katlı apartmandaki evinde de tedirgin olduklarını, bu nedenle karavan temin ettiklerini dile getirdi.
Karavanda psikolojik bakımdan rahat olduklarını aktaran Sağlam, "İyiyiz hamdolsun bir sıkıntımız yok. Nurdağı'ndaki evimiz, iş yerimiz göçük altında kaldı. Bundan sonra nasip olursa uygun bir yerde arsa alıp prefabrik ev yaptırmayı düşünüyorum. Kalan ömrümü bu şekilde sürdürmek istiyorum. Asla yüksek katlı binaları düşünmüyorum." ifadesini kullandı.
Kedisi Pamuk'u özlüyor
Nurhan Sağlam da depremde çevredeki binaların yıkılmasında çıkan sesleri duyduklarını, bu süreçten çok kötü etkilendiklerini vurguladı.
Geçmişini, anılarını Nurdağı'nda bıraktığını anlatan Sağlam, şöyle devam etti:
"Ara koridor kapısı deprem nedeniyle kapandı. Oğlum kapıyı açarak bizi kurtardı. Merdiven diye bir şey kalmamıştı zaten. Merdiven moloz yığınına dönmüştü. Yalın ayak, yağmur altında karşıda güvenli yere geçtik. Bir baktım her taraf iniyor. Kedim vardı, adı Pamuk. Benimle birlikte yatardı. Gece 02.00 gibi uyandım, sevdim, öptüm ve bir daha da göremedim, bulamadık. Kedimin çipi vardı ama her yere bildirdik yok. Hiç dönüş olmadı. Bensiz uyumazdı, o beni severdi, ben onu severdim. Çok sayıda akrabam da göçük altında kaldı. Hiçbiri kurtulamadı."
Haluk Sağlam ise deprem gecesi içinde huzursuzluk hissettiğini ve sarsıntı öncesinde uyku ile uyanıklık arasında olduğunu belirtti.
Depremin uzun sürdüğünü dile getiren Sağlam, şunları kaydetti:
"Normal sallantı değil. Zemini ağır iş makinesiyle kırarlar ya aynı o şekilde ses ve gürültü. Hem yatay hem dikey. 'Anne, baba deprem oluyor.' diye bağırdım. Ayağa bile kalkamadım. Vitrin devrildi. O sıra 'Hayat buraya kadarmış, bitti.' dedim. O an cep telefonuma uzandım, enkaz altında kalacağım, en azından belki birisiyle iletişim kurarım maksadıyla. Elektrikler de kesildi. Koridorun kapısı kapanmıştı, annemi babamı o kapıyı açarak kurtardım. Dışarıya nasıl çıktığımızı bilmiyoruz. 'Anne düşmemeye çalış, kalkamazsak burada kalırız, dayan kurtulacağız.' dedim. Çok şükür kurtulduk."