Rahmetli Doğan Cüceloğlu ne güzel söylemiş; 'Bir insana ismiyle hitap etmenin ne kadar önemli olduğunu bilmek gerekir, kişiye değerli olduğunu hissettirir'...
(Sayın Cüceoğlu bir süre bursa.com'da yazılarıyla bizlerle olmuştu. Kendisiyle de söyleşi yapmıştım. Çok bilge bir insandı. Rahmetle anıyorum.)
Ama, günümüzde o kadar cahil, Türk dili edebiyatını, dilbilgisini bilmeyen insan var ki, çevremizde...
Türkçeyi doğru kullanmayı geçtim, o konuya girersek zaten çıkamayız...
Usül, adap, görgü yoksunluğu...
Konuşurken çok itici gelen bir hitap şekli var; o, şu bu...
Kişiye hani işaret zamiri kullananlardan, bahsediyorum...
Evet, saygısızlıkta sınır tanımayanlardan...
Ayrıca birisine onu önemsemediğini göstermenin en etkili yolu...
Güzel bir söz vardır; 'Gölgeler uzayınca, güneş batıyor demektir'...
Ülkemize özel bir sözdür aslında...
Küçük insanların, yüksek makamlara çıktıkça aldıkları tavırlar gibi...
İçi ne kadar boşsa, aklı ve bilgisi ne kadar kıtsa, sertliği artar, gaddarlaşır; terbiyesizliği görev kabul eder...
Çünkü o makamı kimliği ve kişiliğiyle dolduramaz...
Kimler mi?
Hemen etrafınıza bakın, isimlerini bilmelerine rağmen, sırf tepeden bakmak, aşağılamak ve kendi düşüklüğünü örtmek için, çevresindekilerden, "bu, şu" gibi bahsedenler var ya, işte onlar...
Her biri ayrı küçüklükte...
Makamları ve yetkileri büyük ama, ne yapsan boş ...
Kendisi boyuna bakmaksızın, küçük, çok küçük hem de...
Makamındaki gücünden başka hiçbir ağırlığı yok...
Cüssesini, soyunu sopunu vermiş kendisinden daha karaktersizlerin ellerine...
Aşağılanıyor, aşağılandıkça aşağılıyor...
Küçük görülüyor, küçük görüyor, yani yaşadığını yaşatmaya çalışıyor...
Ego tavan, ama içi boş insanlar...
Kimse, kimseye "o, bu, şu" diye hitap edemez, etmemeli...
Herkesin kendine göre bir kimliği var...
Hitabet sanatı, etkili iletişim...
Şu günümüzde çoğu kişide olmayan, konuşma sanatı...
Ayrıca sen ve siz var...
Yeni tanıştığınız bir kişiye 'Sen' diye hitap etmek de ayrı bir saygısızlıktır...
Her insan yerini ve değerini kendi belirler. Sözleriyle, davranışlarıyla, yaptıkları ve yapmadıklarıyla...