Bursa’da TÜRSAB’a bağlı Bölge Seyahat Acentaları ile bir araya gelen Başaran Ulusoy, gazetecilerin sorularını cevapladı. Geçen yıl Türkiye'ye 42 milyon 156 bin turistin geldiğini belirten Ulusoy, bu yıl yüzde 3-4 olan artış hedefini tutturamayacaklarını kaydetti. Bu sene yüzde 1,5-2 artış sağlamalarının bile başarı olacağını dile getiren Ulusoy, ülkenin bir ateş çemberinde bulunduğuna dikkat çekti.
“SURİYE’DEKİ SAVAŞ BİZİ ETKİLİYOR”
“IŞİD’le bir alakamız yok” diyen Ulusoy, şöyle konuştu: “Suriye hududuna Urfa yakın ama neredeyse İstanbul’u savaşın içinde gösteriyorlar. Bunlar rakiplerin yaptığı uygulamalar. Suriye’deki savaş bizi oradan gelecek olanlar yönüyle etkiliyor. Ürdün’den gelecek olanları, Lübnan’dan gelecek olanları etkiliyor. Sağda İran, solunda Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, yukarda Kırım ve Ukrayna ile uğraşan Rusya, aşağıda Suriye, Irak, Lübnan ve bunların içinde Türkiye bir ateş çemberinin içinde 42 milyonu yakalamaya çalışıyor. Meslektaşlarımızın yine de başarılı olduklarına inanıyorum. Bu sene 43,5 milyon turist rakamını yakalayabiliriz.”
“LASTİĞİ BİZ PATLATMADIK, LASTİĞİ PATLATAN RUSYA”
Rus turist sayısındaki azalmanın altını çizen Ulusoy, şöyle devam etti: “İngilizlerde, Amerikalılarda artış var. Bir tek Ruslarda düşüş var. Bu arabanın lastik patlatmasına benzer. Lastiği de biz patlatmadık. Lastiği patlatan başkası, yani Rusya’dır. Ekonomik krizin getirdiği nedenlerden dolayı maalesef Rusya pazarında yüzde 20’lik kaybımız var. Ama Alman pazarında yüzde 13 artışımız var. Ortadoğu pazarında artışımız var. Ben geçen seneki rakamı tutturacağımıza inanıyorum. Erken rezervasyonla kendi vatandaşlarımıza tatil yapma imkanı sunduk. Gayet başarılı şekilde devam ediyor. İnanıyorum ki bu sene de yine geçen seneki rakamları yakalayarak belki biraz daha artış göstererek elde etmiş olacağız.”
Antalya ve İstanbul gibi turizm bölgelerinde 50 bin yatağın devreye girdiğini hatırlatan Ulusoy, bunun da artışta düşüşler sağladığını savundu. Ulusoy, Arapların Türkiye’ye olan ilgisinin, Türkiye’nin Müslüman ve laik olmasının yanı sıra iklimsel özelliklerinden kaynaklandığını ve artarak devam ettiğini sözlerine ekledi.