Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan İbrahim Kalın, gazetecilerin sorularına cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde yapılan Türkiye-Rusya-İran liderleri üçlü zirvesine ilişkin açıklamalarda bulunan Kalın, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füzelerine ilişkin yapılan eleştirilere cevap vererek, “S-400 ile ilgili süreç hızlı bir şekilde ilerliyor. 2019 yılı Temmuz ayında S-400 bataryalarının Türkiye’ye teslimi ile ilgili çalışmalar tamamlanmış durumda. S-400 sisteminin bizim NATO üyesi olmamızla herhangi bir ihtilaf teşkil etmesi söz konusu değil. Biz bu sistemin Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak amacıyla aldığımızı ifade etmiştik. S-400 meselesi ile ilgili Avrupa’da, Amerika’da çeşitli yorumcuların itirazlarının olduğunu görüyoruz. Teknik açıdan da askeri açıdan da bu itirazların bir geçerliliği olmadığını ifade etmeliyiz. S-400’ler Türkiye’nin savunma ihtiyacını karşılamak amacıyla alının bir sistemdir. Burada başka bir ülkeye tehdit oluşturması söz konusu değil” dedi.
Üçlü zirvenin tüm dünya tarafından takip edilen bir zirve olduğunu belirten Kalın, “Astana süreci Suriye krizine çözüm bulunmak için bulunmuş sahadaki en önemli mekanizma. Biz bunu hiçbir zaman Cenevre’de devam eden sürece bir alternatif olarak değerlendirmedik. Fakat geçtiğimiz 8 aylık süreçte Cenevre süreci adeta nefesini tüketti. Cenevre sürecinde yaşanan tıkanıklıklar Astana sürecini daha önemli hale getirdi. Biz Astana sürecinin Cenevre süreci ile bir bütünlük içinde devam etmesi yönündeki kararlılığımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Öncelikli amacın Suriye’deki savaşın sona erdirilmek olduğunun altını çizen Kalın, “İnsani yardımların ulaştırılması konusunda Türkiye üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiren bir ülke. Şuana kadar Türkiye’nin yaptığı insani yardımlar çerçevesinde Suriye genelinde Türk ve uluslararası STK’lara ait insani yardımlar, Kızılay üzerinden ulaştırılan yardımların toplam yekünü 30 bini aşkın tır ile 630 milyon ABD doları değerinde olmuştur. Bu Türkiye’nin kendi inisiyatifi ile gerçekleştirdiği insani yardımlar” şeklinde konuştu. “Biz hem uluslararası koalisyonla hem de Astana’daki diğer garantör ülkelerle her türlü işbirliğine hazırız” diyen Kalın, Türkiye’nin Suriye genelinde yaptığı yardımlara iliştin bilgi verdi.
Türkiye’nin PYD-YPG ile yaptığı mücadelenin DEAŞ ile yapılan mücadeleye engel olmadığını, tam tersine katkı sağladığını belirten kalın, “Bizim batılı müttefiklerden ve diğer aktörlerden beklentimiz Türkiye’nin Suriye sahasında PYD-YPG ile yaptığı terörle mücadeleye tam destek vermesidir” ifadelerini kullandı. Amerika’nın PYD-YPG ile işbirliği yaparken bir taraftan da Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerine vurgu yapmasının bir çelişki olduğunu kaydeden Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvede Doğu Guta’da yaşananları tekrar gündeme getirdiğini de belirtti. Kalın, “Rejimin ateşkesin ihlallerine yönelik hareketlerini durdurma noktasında İran ve Rusya’dan beklentimiz rejim üzerinde baskı kurması” şeklinde konuştu. (Derya Yetim/İHA)