Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, İYİ Parti ile yaptıkları ittifaka değinerek, "Birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Siyasi görüşlerimizi farklı ama beraber demokrasiyi savunuyoruz. Çünkü demokrasi olduğu zaman siyasi partilerin bir anlamı var. Demokrasi yoksa siyasi partilerin bir anlamı olmaz ki. Saadet Partisi ile de dirsek temasımızı sürdürüyoruz. Niçin? Onların da demokrasi talepleri var. Hep birlikte demokrasi ise olmak zorundayız. Demokrasiyi savunuruz demokrasi güçlendiririz. Ondan sonra siyaset olarak da kendi görüşlerimizi gider millete anlatırız. Millet takdir ederse başımızın üstünde yeri var" dedi. Amik Ovası’nın 58 gündür sular altında kaldığını öğrendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "58 gündür bakanlardan biri geliyor biri gidiyor ne yapıyorlar? Bu bakanlar ne yapıyorlar? Bakanın gelmesiyle sorun çözülse 58 gündür belki 58 sefer bakanlar geldi. Sorun çözülmüyor sorun gelmekle çözülmez. Sorun akılla çözülür akılla. Akıllı çözümleri şu Tahta Köprü Barajı yapıyorlar, yapan müteahhidin alacağı var ödemiyorlar, müteahhitte bırakmış gitmiş. Yağmur yağıyor, baraj kapaklarını açıyorlar bütün köylünün çiftçinin ürünleri suyun altında kalıyor. ‘Felaket bölgesi ilan etmeyiz’ diyorlar. İyi de çiftçinin uğradığı zararı kim ödeyecek" dedi. Hatay’ın dini kültürleri bütün dünyaya ve Türkiye’ye örnek olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz bir arada özgürce düşüncelerimizi ifade edebileceğimiz bir kentte yaşamak isteriz. CHP’li belediyeleri olduğu yerlerde bu çok bariz bir şekilde ortaya çıkar. İstanbul’da insanlar hafta sonları nereye giderler Sarıyer’e giderler, Beşiktaş’a gider, Bakırköy’e giderler, Kadıköy’e giderler. Yani CHP’li belediyelerin olduğu yerlere giderler. Neden? Yeşillik var, Neden? Deniz var, Neden? İnsanlar farklı düşünceler de olsa bile birbirlerine sarılabiliyorlar. Birbirlerine ‘merhaba’ diyebiliyorlar. Kimse kimseyi ötekileştirmeyen, sen buraya niye geldin denmiyor. Tam tersine herkese hoşgörü ile davranıyorlar. Allah’ın izniyle İstanbul’u alacağız. Hiç kimseyi ötekileştirmeden sen gecekondu bölgesinde yaşıyorsun, sen varlıklı bölgede yaşıyorsun, ayrımı yapmadan ve belediye başkan arkadaşlarıma çok açık ve net çok açık ve net ifade ettiğim görüşüdür. Belediye başkanlığı koltuğuna oturduğunuz andan itibaren A Partisi, B Partisi’ni bırakacaksınız. Bütün beldeyi kucaklayacaksınız. Herkesi kucaklayacaksınız. Çünkü siz sadece bir partinin ve o partililerin değil artık bütün beldenin belediye başkanısınız. Hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklayacak senin tam tersine. Eğer bir bölge yoksulsa bir bölgede gelirler düşükse oraya pozitif ayrım yapacaksınız, o bölgede yaşayan insanların hayat standardını da yükselteceksiniz. Orada yaşayan insanlar da, kentte yaşamının güzelliğini görmeli, öğrenmeli, bilmeli. Onların da parka ihtiyacı var. Onların da çocuklarının güzel okullarda okumaya ihtiyacı var" dedi. (Adem Karagöz - Mehmet Bayrak/İHA)
Vizyonda bu hafta
2019-02-28 21:15 - Sinemalar