Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Japonya’da temaslarına devam ediyor. Bakan Çavuşoğlu, başkent Tokyo’da Orta Doğu Enstitüsü tarafından düzenlenen Türk Dış Politikası ve Orta Doğu’daki Güncel Gelişmeler adlı seminerde konuşma gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı olarak Japonya’yı ikinci kez ziyaret ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, “1890 yılında Ertuğrul Firkateyninin batmasıyla başlayan yakınlaşmamız o günden bu yana iyi günde kötü günde dayanışmamız, bir çok konuda iş birliğimizle ilişkilerimiz çok daha güçlendi. Bugün bölgesel konulardan yatırım ve önemli projelerin hayata geçirilmesi kadar bir çok alanda Japon firmaları ile hükümeti ve özel sektörü yakın işbirliğimiz var” ifadelerini kullandı. Milletvekili seçilir seçilmez kendini Japonya’daki Türkiye Yılı’nın hazırlıkları içinde bulduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “2010 yılında da Türkiye’de Japonya Yılı kutlandı. 2019 yılında Japonya’da Türk Kültür Yılı olarak birlikte kutlayacağız” dedi.
“BUGÜN TAM BİR İKİLEM, DİLEMMA YAŞIYORUZ” Dünyanın bir değişim sürecinden geçtiğine dikkat çeken Çavuşoğlu, “Buna bir geçiş süreci de diyebiliriz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra iki kutuplu bir dünya vardı. Taraflar arasında keskin bir çizgi vardı. Daha sonra çok kutuplu bir dünya için çaba sarf edenler oldu. Bugün ise tam bir ikilem, dilemma yaşıyoruz. Bir taraftan etkin çok taraflılığı savunan ülkeler ve örgütler var. Diğer taraftan da ben merkezli tek bir güç olmaya çalışan, tek başına karar alarak dünyaya yön vermeye çalışan bir ABD ve bir anlayış var. Bu mücadele ekonomik savaşlara, ticaret savaşlarına yaptırımlarına ve bir çok olumsuz akımlara neden oluyor. Bir taraftan dünya Kuzey Kore problemine çözüm ararken diğer tarafta bizim bölgemizde ve ötesinde çok farklı sınamalarla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Yönetilemeyen ülkeler, iç. savaşlar bunların yansıması olarak terör, terörle mücadele. Bugün İkinci Dünya Savaşı yok ama İkinci Dünya Savaşı’ndan bile daha fazla insanın evini terk etmek zorunda kalması, yaklaşık 70 milyon insan bugün değişik sebeplerden dolayı evini terk etmiş. Diğer taraftan insani krizler, yoksulluk, siber savaşları gibi, radikalleşme gibi birçok sınama ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. Yaşanan bu gelişmelerin Asya kıtasına da etkisi olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu yaşanan olumsuzluklara rağmen Asya’nın yükselmeye devam ettiğini dile getirdi. “Böyle bir dönemde Doğu’nun, Asya’nın, Asya’daki önemli aktörlerin Japonya’nın, Güney Kore’nin, Çin’in küresel konulara bakışı nasıl olacak, oynayacağı rol nasıl olacak” diyen Çavuşoğlu, yaşanan sorunları, sınamaları tek bir ülkenin ya da kıtanın tek başına çözemeyeceğini ve bu konuda küresel işbirliğinin şart olduğunu dile getirdi.
“BALKANLAR HER ZAMAN KIRILGANDIR” Gelişmelerin küresel sistemin sorgulanmasına neden olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Birleşmiş Milletler (BM) dahil uluslararası ve bölgesel örgütler bu yaşadığımız, karşı karşıya kaldığımız sorunların üstesinden gelmesi konusunda başarılı olamamıştır. Biz Türkiye olarak bir taraftan küresel sistemin BM dahil reforma tutulması gerektiğini savunurken diğer taraftan kendi bölgemizdeki ve ötesindeki sorunların çözümü için yapıcı katkılar sunmaya çalışıyoruz. Orta Asya; Pakistan, Afganistan ve Kafkasya bölgesi; Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Kazakistan, İran ve bu bölgelerdeki ülkelerle kurduğumuz mekanizmalarla hem bu bölgelerin istikrarına katkı sağlıyoruz hem de TANAP boru hattı gibi, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projeleri gibi bu bölgelerde önemli projeleri hayata geçiriyoruz. Balkanlar her zaman kırılgandır. Balkanların da istikrarı ve kalkınması için güven arttırıcı adımlar ve diğer ekonomik kaldırma konusundaki adımlarımızla bu bölgeye destek olmaya çalışıyoruz” dedi. Türkiye’nin zorlu bir coğrafyada olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, “Tüm zorluklara rağmen ülkemizin istikrarının yine ekonomik olarak büyümesi için ve ülkemizin güçlenmesi için her türlü tedbiri alıyoruz almaya devam edeceğiz. Bugün bizim etrafımızda bildiğimiz çatışmaların dışında, çok sayıda dondurulmuş itilaflar da var. Karabağ problemi, Gürcistan’ın toprakları olan Osetya ve Abhazya var. Kıbrıs meselesi Bunların hepsi çözüm bulunanmış itilaflardır. Türkiye bu sorunların da barışçıl yollarla çözülmesi için yoğun çaba sarf etmektedir. Orta Doğu tarih boyunca kaynayan bir kazan olmuştur. Ama yer yer bu kazanın altına ateşe odunu daha fazla atan ülkeler de olmuştur, kazanın taştığı dönemleri de sık sık yaşamızdır” dedi.
“HENÜZ SURİYE’DE SİYASİ SÜREÇ GEREKTİĞİ GİBİ İLERLEMİYOR” Orta Doğu’da yaşanan dört sınamadan bahseden Bakan Çavuşoğlu, “Bunlardan bir tanesi Filistin meselesi. Filistin Orta Doğu meselesinde ABD’nin tek başına aldığı kararlar, İsrail’in saldırganlığının devam etmesi ve illegal yerleşimlerin devam etmesi Orta Doğu sorununun daha karmaşık hale getirmiştir. Bir de ABD’nin UNRA dediğimiz BM’nin Yakındoğu Filistin mültecilerine yardımı için kurulan örgüte maddi desteği kesmesi ve zor durumda yaşayan insanların daha da yaşam şartlarının zorlaştırılması Japonya dahil hepimizi ilgilendiren bir konu. Diğer bir sınama ise Suriye’deki durum. Henüz Suriye’de siyasi süreç gerektiği gibi ilerlemiyor. Krizin neden olduğu sorunlar bölge ve ötesi için birçok riski barındırmaya devam ediyor. Irak’ta seçimler sonrası daha kapsayıcı bir hükümetin kurulmaya başlamasından sonra Irak’ın geleceğine yönelik umutlarımız artmıştır. Irak’ın sınır ve toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve yeniden inşası için hep birlikte çaba sarf etmemiz lazım. Bir taraftan nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilmesi ve diğer taraftan ABD’nin İran’a yönelik yeni yaptırım kararı alması Japonya dahil tüm dünyayı etkileyen ve yakından ilgilendiren bir konu haline gelmiştir” açıklamasını yaptı.
“GÜVENLİ BÖLGELER HALİNE GELEN SURİYE TOPRAKLARINA MÜLTECİLERİN GÖNÜLLÜ DÖNMESİ İÇİN DE ÇABA SARF EDİYORUZ” Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Suriye’de krize kalıcı bir çözüm için ve siyasi bir çözüm sahada attığımız adımların yanında Anayasa Komisyonunun kurulması için diğer aktörlerle birlikte yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Soçi’de imzaladığımız İdlib muhtırası yine İstanbul’da Türkiye-Rusya-Fransa-Almanya Zirvesi bu çabalarımıza örnektir. Güvenli bölgeler haline gelen Suriye topraklarına mültecilerin gönüllü dönmesi için de çaba sarf ediyoruz. İnsani boyutunu da ihmal etmiyoruz ve 3.5 milyon Türkiye’ye sığınan mültecilere ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar ülkemizde bulunan sadece Suriyeliler için 33 milyar dolar harcama yaptık. Tüm dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve tüm dünyanın her yerinde aktif olabilmek için ayrıca biraz önce verdiğim örnekler, yani bölgemizdeki sorunlarla mücadele edebilmek için biz Türkiye olarak girişimci ve insani dış politika izlemeye çalışıyoruz.” (İHA)