Bir… ‘Oluşturulacak yeni kadro ile savaşan Bursaspor ruhu geri gelecek…’ Olabilir, bunu yapmak niyeti ve parası olanların elindedir.
İki…’Türk futbolunun 5.Büyüğü unvanını almış bu takımın taraftarları bundan sonra boynu bükük başı önde gezmeyecek…’
Bu da mümkündür, en azından güzel bir temenni ve hedeftir.
Ve üç… ‘Koşullar ne olursa olsun her türlü halde Bursaspor’u gerçek yuvası olan Süper Lig’e döndüreceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi ve de endişesi olmasın…’
Bizim ülkemizde bir tür savaş ilanıdır bu cümle. Sözü veren, sözünü tutmak için “her şeyi” yapacak şeklinde algılanır. Öküzün altında buzağı arayanlara “öküz cenneti” yaratmaktır.
Doğrudur, yanlıştır ama biz böyleyiz!
Bunu en iyi bilenlerin başında da geçmişten gelen birikimi/deneyimi ile Sayın Mesut Mestan gelir.
Mesela; geçmişte seçimden zaferle çıkan Remzi Cinoğlu gaza gelip kürsüden camiaya ‘Şampiyonluk’ sözü vermişti…
O sezon Bursaspor tarihinin en derecelerinden birini yaparak ligi ‘Beşinci’ olarak tamamlamıştı ama bu başarı ‘şampiyonluk sözü’ nedeniyle taraftarı tatmin etmemişti…
Bakın, bir halterci şampiyonluk sözü verebilir. Tartar antrenmanda kaldırdığı ağırlığı, bakar rakiplerinin derecelerine, kendisininki üç beş kilo fazlaysa “Söz” der;
“Kesin şampiyonum”...
Bir atlet kronometreyi görüp önceden söz verebilir. Ama bir futbol kulübü başkanının şampiyonluk ya da Süper Lig vaadi ne kadar gerçekçidir?
Bu sözün vadesi yaklaşık 9 aydır.
Şimdi sevgili başkanımız çıkıp da ‘Bu sezon olmadı ama gelecek yıl kesin başaracağım’ diye genel kuruldan bir şans daha istese ne kadar inandırıcı olur?
Ne güzel söylemiş Hz Mevlana:
Büyüklerin söz verişleri, yürüyüp duran bir definedir; ehil olmayanların söz verişleri ise akıp giden bir zahmettir, bir eziyettir…