Dt. Zafer Kazak, "Kontrol altında olan ve tansiyonları regüle olan hastalarda adrenalinsiz lokal anestezik maddeler kullanılarak diş çekimi ve diğer tedaviler yapılmaktadır. Eğer hasta antikoagülan ilaç kullanmıyorsa pıhtılaşma zamanı normaldir. Ancak yine de diş çekimi veya cerrahi müdahaleleri takiben uzun süren kanamalar görülebilmektedir. Genel anestezi uygulayabilmek için ise yine tansiyon kontrol altında ve regüle olmalıdır. Anestezi öncesinde, anestezi altında ve anestezi sonrasında tansiyon sürekli kontrol altında tutulmalıdır. Orta şiddetteki bir hipertansiyonda genel aneztesi çok fazla komplikasyona neden olmaz. Anestezik maddeler tansiyon ilaçlarının etkilerini arttırabilir, böyle durumlarda hastanın tansiyonu normale gelinceye kadar sırt üstü uzanmalıdır. Antihipertansif ilaçların en önemli etkilerinden biri de postural hipotansitondur,yani yatar pozisyondan aniden kalkılması tansiyonun ani düşmesine ve bilinç kaybına neden olabilmektedir" dedi.
Diş tedavisi korkusunun kan basıncını artırabildiğini ifade eden Dr. Kazak, "Bu bakımdan hastaların tedavisi öncesi hazırlanması gerekir. Bu amaçla güven telkin edilmelidir. Ağrılı müdahalelerden kaçınılmalıdır. Çok gerekli olduğu durumlarda sedatiflerden (sakinleştirici ilaçlar) faydalanılabilir. Hastaların randevuları sabah saatlerinde verilmeli ve çok uzun tutulmamalıdır. Özetle diş hekimleri hipertansiyon hastalarına gereken tüm önlemleri alarak hassasiyetle yaklaşmalı, hastalar ise diş tedavilerini geciktirmeden yaptırarak daha büyük sorunlardan kendilerini uzak tutmalıdır" şeklinde konuştu.
(İHA)