Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2018 yılının ilk Finansal İstikrar Raporu’nu yayımladı. 31 Mayıs tarihli 26’ncı Finansal İstikrar Raporu’ndan şu mesajlar öne çıktı: “Artan korumacılık eğilimleri ve jeopolitik risklere rağmen küresel büyüme olumlu seyrini devam ettirmektedir. Dış talep gücünü korurken iç talep daha ılımlı bir eğilim sergilemektedir. Kredi büyümesinin tarihsel ortalamalarına dönmesiyle ekonomide dengelenme eğilimi başlamıştır. Bir önceki Rapor dönemine göre yurt içi finansal koşullarda sıkılaşma gözlenmektedir.
Bankacılık sektörünün aktif kalitesi ile güçlü likidite ve sermaye rasyoları finansal sistemin dayanıklılığını desteklemektedir. Reel sektörün kur riskinin yönetilmesi amacıyla uygulanan makroihtiyati politika çerçevesi ekonominin şoklara direncini artıracaktır.
TCMB sahip olduğu politika araçlarını fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyici biçimde kullanmaya devam edecektir.” Finansal İstikrar Raporu’nun son sayısından bu yana ekonomide dengelenme sürecinin devam ettiğinin bildirildiği raporda, “Finansal kesim istikrarlı sermaye yapısı ve güçlü aktif kalitesiyle finansal istikrara katkı sağlamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası elindeki bütün politika araçlarını fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyici biçimde kullanmaya devam etmektedir” denildi.
MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM
Rapora göre küresel ticaret hacmindeki olumlu seyir, gelişmiş ülkelerde yatırım kaynaklı büyüme, Rusya ve Brezilya gibi emtia ihracatçısı bazı ülkelerdeki toparlanma, başta gelişmekte olan Asya ülkeleri olmak üzere GOÜ’lerden gelen destekle küresel iktisadi faaliyet 2011 yılından bu yana en güçlü büyüme oranına ulaştı. Diğer taraftan, yurt içi iktisadi faaliyetin ana eğilimine yönelerek kademeli olarak potansiyel düzeyine yakınsayacağı öngörüldü. Turizmdeki toparlanma ve küresel büyümenin güçlenmesiyle birlikte mal ve hizmet ihracatının büyümeye güçlü desteğini sürdürmesi ve cari dengeyi olumlu etkilemesi bekleniyor.
FİNANS DIŞI KESİM
Yayımlanan rapora göre hanehalkı finansal kaldıraç oranı (yükümlülük/varlık) yüzde 47 seviyesinde yatay seyretmek. 2017 yıl sonu itibarıyla yüzde 18 olan Türkiye hanehalkı borçluluğu, seçilmiş GOÜ’lerin yüzde 30 olan ortalamasının oldukça altında yer alıyor. Diğer taraftan, 2016 yılına kadar uzun süredir artış eğiliminde olan firmaların toplam finansal borç kaldıracı, 2017 yılı başından itibaren yüzde 60 seviyesinde yatay seyretmekte.
FİNANSAL KESİM
Raporda finansal kesim ile ilgili şu ifadeler yer aldı: “Kredi büyüme oranları tarihsel ortalamasına yakınsamıştır. TGA bakiyesi sınırlı bir artış sergilemiş, bankacılık sektörü güçlü aktif kalitesini korumaya devam etmiştir. Bankaların kısa ve uzun vadeli likidite pozisyonlarındaki güvenli seyir, dış borç vade kompozisyonunda yaşanan olumlu görünüm ve borç temin edilen ülke/banka sayısında yaşanan çeşitlilik, bankacılık sektörünün uluslararası piyasalarda yaşanabilecek olası oynaklıklara karşı direncini artırmaktadır. Yükselen libor faiz oranları nedeniyle toplam maliyetlerde görülen artışa rağmen bankaların dış borç yenileme oranları yüzde 100’ün üzerinde seyretmektedir. Bankacılık sektörünün karlılık ve sermaye yeterliliğindeki olumlu görünüm devam etmektedir.”
(İHA)