Frankfurt'tan özel uçakla dönerken, BTSO Başkanı İbrahim Burkay'la business class'ta başbaşa özel bir sohbet yaptık. 1. sınıf söyleşiydi yani…
Biraz Avrupa, biraz Türkiye, biraz yarın üzerine…
İşte analizim; yorum sizlerin...
Frankfurt'ta şunu çok net gördüm.
Neredeyse tüm yayın organlarında bir Trump haberi var.
İçerikse malum. Trump'un gerek 'modası geçen Nato', gerekse 'AB sadece Almanya'nın çıkarlarına hizmet ediyor' sözleri Avrupa'da hep akılda.
Oluşturduğu sürekli tehdit ve tüm AB liderlerini kendisiyle masada pazarlığa mecbur etme stratejisi çok tutmayacak gibi. Yani aynen gayrimenkul ticaretini yaptığı gibi ülke yönetiyor.
Oysa bu yaklaşım yani 'first America ' görüşü, Almanya karşıtıcı cephe çabası AB ülkelerini daha da yakınlaştırdı. Hem de Türkiye politikalarını etkileyip yenileyecek şekilde.
Türkiye'nin yüksek sesle dile getirdiği ABD ve Trump eleştirisi Almanya, Fransa, İspanya, İtalya gibi ülkelerde karşılık buluyor.
Çoğu AB ülkesi Türkiye kadar net tavır almış değil.
Ancak bu tavırda önemli olan da istikrarlı duruştur.
Türkiye'nin de atacağı siyasi stratejik hamleler Trump'u AB'de sıkıştırır, AB ile farklı bir yol açılabilir. Bunlar görüp duyup dinleyip algıladıklarım...
Heimtextil fuarında tanık olduklarım da aklın bir köşesine not edilmeli.
Her şeye rağmen ciddi çaba koyan iş insanları var. Dış pazar kolay değil.
Karşınıza her daim Türkiye siyaseti çıkıyor.
Kimse kalkıp ülkesini kötülemiyor elbette.
Ancak siyasetin mutlaka bu yolu açacak aklıselim hamleleri şart.
Güven ve istikrarın çıkış noktası malum siyasettir. Bunu ekonomi tetikler.
BUSINESS CLASS'TA 1. SINIF SÖYLEŞİ
Bu düşüncemi Almanya dönüşü BTSO Başkanı İbrahim Burkay'a da uçakta aktardım.
100'ün üzerindeki iş insanıyla ikili iş görüşmeleri ve fuar için Almanya'ya götürülmüş özel uçakla dönüyorduk. Ciddi bağlantılar, diyaloglar kuruldu.
Başkanın Avrupa yakınlaşması üzerine görüşleri net:
"ABD yalnızlaşıyor. Fransa da, Almanya da Amerika ile bizim Cumhurbaşkanımız gibi mertçe mücadele etmiyorlar. Ama resmen AB ile ABD arasında ciddi bir güç mücadelesi yaşanıyor."
Aynen böyle diyor İbrahim Başkan ve ekliyor:
“Bu coğrafyanın olmazsa olmazı Türkiye’dir. Avrupa bunu çok iyi biliyor. Ama Türkiye için de Avrupa çok önemlidir. Burada bizim istediğimiz tek şey saygı. Bizim tehdit olarak algılanmamızı sorgulamamız lazım. Çünkü bizim potansiyelimizi görüyorlar. Dünyada hak, hukuk ve eşit paylaşımı bulamıyorsunuz. Doğal kaynakların büyük bölümü müslümanların elinde ama İslam coğrafyasının durumu ortada. Bunu kırabilecek tek bir ülke var, o da Türkiye… Cumhurbaşkanımız dünyayı iyi okuyor.”
Aslında Trump da bunu çok iyi biliyor da; adamda kafa, emlakçı kafası..
Tam satırları karalarken ABD'nin YPG'lilerden kurmaya çalıştığı yeni ordu haberi geldi.
Anlayan beri gelsin…
İbrahim Başkan’ın konuya dair "bu coğrafyada Türkiye’nin alternatifi yok" sözlerine aynen katılıyorum... Yaşananlar Hessen MÜSİAD toplantısında da gündeme geldi:
“Bu coğrafyanın olmazsa olmazı Türkiye’dir. Avrupa bunu çok iyi biliyor. Ama Türkiye için de Avrupa çok önemlidir. Burada bizim istediğimiz tek şey saygı” dedi Burkay orada da Avrupa'daki iş adamlarına..
Dünyada çalışmadığımız ülke yok.
İyilikler de dostluklar da karşılıklı menfaatlere dayanır.
Menfaatler bitince kimse kimseyi tanımıyor.
Kendi hakkını savunamayan hiçbir birey veya ülke, başka milletlerin de hakkını koruyamaz. Türkiye uzun zamandan beri ilk defa hakkını koruyup savunur pozisyon aldığı için bu rahatsızlık uyandırdı. Normaldir bunlar, pozisyon alıyorsunuz.
Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almak istiyorsunuz.
Bunun anlamı, geçeceğiniz 7 ekonomi bundan rahatsızlık duyacak.
İşte bu noktadaki kilit söz:
'SAYGI...'
Karşılıklı saygı ve ortak payda uzlaşısı için tüm taraflar bence benzeri adımlar atmalı…
Velhasıl yazıya noktayı böyle koyuyorum...
Yeter ki siyasetimiz virgüllerle yola devam edip takılmasın.
Hele ki iş insanları çok şeyi yapmaya hazırken...